Ülkemizde hazır gıdalara yönelimin artması ve bu ürünlerin yetersiz denetimi, sağlığımızı ciddi şekilde tehdit etmektedir. Sosyal medyada karşıma çıkan bir video, bu konuda derinlemesine düşünmeme neden oldu. ‘Köydeki Mutlu Hayat – İcat Etmek’ adlı belgeselden bir klip, Rize’nin Dağsu Mahallesi’nde yaşayan emekli öğretmen Recep Kaya’nın eczanelerin artık lokantaya dönüştüğüne dair açıklamalarını içeriyor. Kaya, “Ne kadar paranız olursa olsun, yarın tüm servetiniz sağlık harcamalarınıza yetmeyecek. Hızla bu duruma doğru gidiyoruz. Düşünebiliyor musunuz, eczaneler lokanta oldu,” diyerek sağlık sistemindeki derin sorunlara dikkat çekiyor.
Recep öğretmenin sözleri, hazır gıdaların artan tüketiminin ve bu gıdaların içerdiği katkı maddelerinin sağlık üzerindeki etkilerini gözler önüne seriyor. Sağlıksız ve denetimsiz beslenme, obezite, diyabet ve kalp hastalıkları gibi kronik rahatsızlıkların artmasına neden oluyor. Bu durum, hastanelerin dolup taşmasına ve eczanelerin adeta ilaç dolu lokantalar gibi işlev görmesine yol açıyor. Artan sağlık sorunları, ilaç tüketimini de doğrudan etkiliyor.
Kötü beslenme alışkanlıkları, stres ve kontrolsüz ilaç kullanımı, doğum oranlarında gözle görülür bir düşüşe yol açmakta. Bu düşüşün altında yatan nedenlerden biri sağlıksız beslenme ve artan sağlık problemleridir. Yetersiz beslenme ve obezite, üreme sağlığını olumsuz etkileyerek doğurganlık oranlarını düşürebilmektedir. Bu bağlamda, genç nüfusun korunması ve ülke ekonomisinin sürdürülebilirliği için sağlıklı beslenme büyük önem taşır.
Recep öğretmenin vurguladığı gibi, gelecekte eczaneler yalnızca ilaç değil, aynı zamanda gelişmiş gıda takviyeleri sunan yerler haline gelebilir. Kahvaltılıklar, öğün tabletleri ve beslenme destekleri eczane raflarında yer alabilir. Bu düşünce, şu anda ütopik gibi görünse de, gelecekte bu yönde bir evrimin yaşanabileceğini gösteriyor. Şu anda bile, öğün tozları ve protein barlar sayesinde günümüzü yemeksiz geçirebiliyoruz.
Doğal yaşam ve beslenme, sağlığımızı korumanın en etkili yollarından biridir. Recep öğretmen gibi bireylerin çabaları, sağlıklı yaşam konusunda farkındalık yaratmada büyük bir öneme sahiptir. Köy hayatına geri dönmek ve besinleri doğal yollarla üretmek, bireysel sağlığımızı ve ülke ekonomisini olumlu yönde etkileyebilir.

Tarım ve hayvancılığa yönelmek, ülkemiz ekonomisi için büyük bir potansiyel sunmaktadır. Endüstriyel gıdalardan uzaklaşarak, doğal ve yerel ürünlerle beslenmek hem sağlığımızı hem de ülke ekonomisini olumlu yönde etkileyecektir. Şu anda, gıda ve ilaç endüstrisinin büyük bir kısmı yurt dışından gelen etkenler ve yardımcı malzemeler kullanmaktadır. Çin, Hindistan ve Avrupa gibi bölgelerden gelen bu ürünler, ülke ekonomimize bağımlılığımızı artırmaktadır. Bu nedenle, ülkemizde gıda takviyeleri ve ilaç üretiminde kullanılacak ürünlerin yerli olarak üretilebilmesi için sürdürülebilir tarıma önem vermeliyiz.
Sürdürülebilir tarım uygulamaları, hem çevresel hem de ekonomik açıdan fayda sağlayabilir. Tarımsal üretim kapasitemizi artırarak, yerli kaynaklarla gıda ve sağlık ürünleri üretebiliriz. Bu, hem ekonomimizin güçlenmesine hem de dışa bağımlılığımızın azalmasına katkıda bulunacaktır. Ayrıca, tarımsal üretimin artırılması, köylerdeki ekonomik canlılığı destekleyerek kırsal alanların yeniden canlanmasına yardımcı olabilir.
2023 yılı itibarıyla doğum oranı binde 13.1 olarak ölçülmüştür. Toplam doğum sayısı ise 1 milyonun altında kalmıştır. 2000 yılında Türkiye’nin yaş ortalaması 28 yaş iken, 2023 yılında 33 yaş olarak hesaplanmıştır. Bu veriler, ülkemiz nüfusunun yaşlandığını ve doğum oranlarının azaldığını göstermektedir. Ekonomik durumlardan kaynaklı aileler çocuk sahibi olmayı ertelemekte veya sağlık sorunları nedeniyle çocuk sahibi olamamaktadır. Bu durumlar, ülke ekonomimizi tehdit altına almaktadır. Sağlıklı bir yaşam sürerek nüfusumuzu artırmalı ve koruyucu sağlık hizmetleri ile doğru ve organik beslenmeye yönelmeliyiz. İlaçsız sağlıklı yaşamın en güzel örneğini Recep öğretmen göstermektedir. Şehirlerde yaşayanlar da organik ve sağlıklı gıdalarla birlikte takviye edici gıdaları da hayatlarına eklemelidirler.
Koruyucu sağlık hizmetleri ve gıda takviyelerinin önemi her geçen gün artıyor. Vücudumuzun ihtiyaç duyduğu vitamin ve mineralleri karşılamak için gıda takviyeleri kullanmak, sağlıklı bir yaşam sürdürmemize yardımcı olur. Bu takviyeler bağışıklık sistemimizi güçlendirir, enerji seviyemizi artırır ve genel sağlığımızı destekler.
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek ve hastalıkların önüne geçmek için doğal beslenmeye ve koruyucu sağlık hizmetlerine önem vermeliyiz. Gıda takviyeleri, bu süreçte önemli bir yardımcıdır. Sağlığımızı korumak ve daha kaliteli bir yaşam sürmek için bilinçli ve dengeli bir beslenme alışkanlığı geliştirmeliyiz.
Unutmayalım ki, doğal yaşam ve beslenme sağlığımızın teminatıdır. Recep öğretmen gibi insanların çabaları, sağlıklı bir geleceğin inşasında bize ilham kaynağı olabilir. Sağlığımızı korumak ve daha iyi bir gelecek için doğal beslenmeye ve koruyucu sağlık hizmetlerine yönelmeliyiz.
Gelecekte, eczaneler geleneksel rollerinin ötesine geçerek halk sağlığına yönelik daha geniş bir hizmet yelpazesi sunacaklardır. Yaşlanan nüfus, kronik hastalıkların artışı ve önleyici sağlık hizmetlerine olan talebin artmasıyla, eczacılar daha proaktif bir sağlık danışmanı rolü üstleneceklerdir. Bu küresel eğilim, eczacıların sadece ilaç sağlayıcı değil, aynı zamanda hastaların genel sağlık durumunu iyileştirmeye yönelik hizmetler sunan sağlık profesyonelleri olarak görülmesini sağlayacaktır. Toplumun bilinçlenmesi ve pandeminin etkisiyle, sağlıklı yaşam ve koruyucu sağlık hizmetleri giderek daha fazla önem kazanmıştır. Bu gelişmeler, eczanelerin gelecekte sağlığımızın korunmasında ve geliştirilmesinde daha aktif bir rol üstleneceğini göstermektedir.
“İnsanlar, sağlığa önem vermeyen gıda endüstrisi tarafından beslenir, gıdaya önem vermeyen sağlık endüstrisi tarafından tedavi edilirler.” – Wendell Berry