Merhabalar sevgili Eczacı dergisi okuyucuları,
Geçtiğimiz ay sizlerle nadir hastalıkların genellikle göz ardı edilen gerçeklerinden bahsetmiştim. Bu ay ise genel olarak Türkiye’deki sağlık sektöründen ve bu sektörde büyüyen rolünden konuşmak istedim.
Dünya Sağlık Örgütü ve Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) gibi uluslararası kuruluşlar toplumların sağlık durumunu izlemek, sağlık politikalarını geliştirmek ve kaynakları etkin bir şekilde kullanabilmek amacıyla bu göstergelerin takibini sağlıyor.
Türkiye, son yıllarda sağlık sektöründe kaydettiği önemli ilerlemelerle global ölçekte dikkat çeken bir ülke haline geldi. Gelişmiş sağlık altyapısı, tanı ve tedavilerdeki teknolojik yenilikler, artan sağlık bilinci ve hızla büyüyen nüfus gibi unsurlar, Türkiye’yi ilaç sektörü için büyüyen ve gelişen bir pazar haline getiriyor. Bu da, dünya genelinde etkili olan büyük ilaç firmalarının Türkiye’deki varlıklarını ısrarla neden koruduklarını hatta bazen güçlendirdiklerini açıklıyor. 2022 yılında Türkiye’nin ilaç pazarının büyüklüğü 7,7 milyar dolara ulaşarak Yunanistan ve Portekiz gibi ülkeleri geride bırakırken, Almanya ve Fransa gibi büyük nüfusa sahip ülkelerin takip ediyor.
Türkiye’nin sağlık sektöründeki başarısının temelinde kapsamlı bir sağlık politikası yatıyor. Özellikle kamu destekli sağlık sistemleri, global ilaç firmalarının bu pazara olan ilgisini artırıyor.
Sağlık sektörüne rehber olması amacıyla, Araştırmacı İlaç Firmaları Derneği (AIFD) ve Avrupa İlaç Sanayi ve Dernekleri Federasyonu (EFPIA) desteğiyle IQVIA tarafından hazırlanan “Türkiye İlaç Sektörü Raporu”, ülkelerin sağlık harcamalarına dair önemli veriler sunuyor.
OECD ülkelerinde kişi başına düşen cari sağlık harcamalarına baktığımızda, 12.555 dolar ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ilk sırada yer alıyor. ABD’yi sırasıyla İsviçre, Almanya, Norveç ve Hollanda takip ediyor. Türkiye ise 1.827 dolar ile kişi başı cari sağlık harcaması en düşük olan ülkelerden biri olarak dikkat çekiyor.
Bir diğer önemli gösterge olan sağlık harcamalarının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) içindeki payına bakıldığında, ABD %16,6 ile en yüksek orana sahip. Almanya ve Fransa gibi ülkelerde bu oran %12’nin üzerindeyken, Türkiye %4,3 ile sağlık harcamalarına GSYH’den en düşük payı ayıran ülkelerden biri olarak karşımıza çıkıyor ve %9,3 olan OECD ortalamasının oldukça altında kalıyor.
Çünkü Türkiye’de sağlık harcamalarının %76,3’ü kamu tarafından karşılanıyor ve bu, hastaların tedavi masraflarının büyük oranda devlet tarafından üstlenildiği bir sistemi işaret ediyor. 2000 yılında bu oran %61,7 iken, 2022’de %76,3’e yükselmesi, Türkiye’nin sağlık alanındaki kamu desteğinin sürekli arttığını gösteriyor. Böyle bir ortamda, ilaç firmaları için pazar riskleri minimize edilmiş oluyor, çünkü ödeme garantisi yüksek. Bu durum, ilaç sektöründeki global oyuncuların Türkiye’ye olan ilgisini daha da çekici hale getiriyor.
Kısaca özetlemek gerekirse; artan sağlık bilinci ve hızlı nüfus artışı gibi faktörler Türkiye’de sağlık sektörünün hızla gelişmesine olanak tanıyor. 2022 yılındaki veriler, Türkiye’nin her yıl sağlık sektöründe önemli ilerlemeler kaydettiğini ortaya koyuyor.
Sevgi ve sağlıkla kalın.