Evet, hayat bir deneyimler bütünüdür; fakat asıl önemli olan bu deneyimlerin irdelenmesi ve değerlendirilmesidir.
Bugünlerde eczanede çalışan meslektaşlarımız, yine maliye ile karşı karşıya geldiler ve ülkenin belki de bu konuda en doğru çalışan kurumlarından biri olarak büyük tepki gördüler. Zaten nüfusun %90′ ının SGK aracılığıyla ilaç temin ettiği bir ülkede, devlet her an eczanelerimizin içinde demektir. Sonuç olarak, meslektaşlarımızın deyişiyle, “esnaf isen bu olaylara çok şaşırmayacaksın.” Siyasi otorite eczaneleri birer ilaç satış noktası, eczacıları ise sadece ilaç satıcısı olarak gördüğüne göre, her an bu tür denetimlerle karşılaşmak kaçınılmazdır.
Daha önce birçok yazımda bu konuları ele almıştım. Ancak bugün yine değinmem gereken bir çalışmadan bahsedeceğim. Yaklaşık 20 yıl önce, TEKB olarak Sayın İbrahim Kavrakoğlu ile bir çalışma başlatmıştık. Bu çalışma, eczanelerin geleceği ve kooperatiflerin bu gelecekteki olası rolleri üzerineydi. Hayatımda beni en çok etkileyen ve faydalandığım çalışma bu olmuştur.
Sayın Kavrakoğlu, genelde kooperatiflerimizin bulunduğu şehirlerde, iyi eczacılık yaptığına inanılan ve teknolojiyi iyi kullanan bazı meslektaşlarımızla toplantılar yaptı ve bu konuda TEKB’ye bir rapor sundu. (Aslında bu tür çalışmalara en fazla ihtiyaç duyan kurumlarımız TEB ve eczacı odalarımızdır.)
Sonuç olarak şunları dile getirdi: “Sizlerin sorunları maalesef eczacılıkla ilgili değil; siz bana sorun olarak kutuyu tarif ediyorsunuz. Kusura bakmayın, ticaret sizin işiniz olamaz. Bu, büyük perakendecilerin işi. Eğer eczacılık mesleğini ön planda tutan çalışmalar yapmazsanız, bu işi sürdüremezsiniz.”
Bu sebeple, eczacı odalarımızın veya TEB’in kongrelerinde hep “zorluklar içinde geçen bir yıl” diye başlangıç yapılır. Çünkü bu zorluklar, hep ekonomik problemlerdir ve esasen mesleğimizle doğrudan ilgili değildir.
Dünya, eczane eczacılığı modelini değiştirdi ve toplum eczacılığına dönüştü; yani artık eczacılar, sağlık sisteminin vazgeçilmez bir parçası oldular. Eczanelerde klinik hizmetler ön plana çıkmaya başladı. Birinci basamak sağlık hizmetinde yer almak, bize bu fırsatları sunuyor. Yapılması gereken, Amerika’yı yeniden keşfetmek değil; fakültelerden başlamak üzere yeni bir akademik seviyede eczane eczacısı yetiştirmektir. Bu arada meslek örgütlerimiz, klinik hizmetleri ön plana çıkaran çalışmalar yapmalı ve bu hizmetleri sağlık otoritelerine tanıtmalıdır. Serbest eczanelerin sağlık sistemi içinde verdiği hizmetleri tanımlayan birinci basamak meslek uygulama standartları oluşturulmalıdır. Artık odalarımız da eczanelerdeki mesleki hizmetleri denetleyecek yeni bir yapılanma geliştirmelidir.