Eczacı hayat kurtarır;
Bir iki hafta önce nöbette; üzerindeki kıyafetlerden inşaat işçisi oldukları belli olan 3 kişi geldi. Bir tanesinin başı sarılı. Tabi o halde görünce tahmin ettim de yine de yanlarına giderek , geçmiş olsun , ne oldu diye sordum. Başı sarılan değil de bir tanesi çok konuşuyor; hep o cevap veriyor, dedi kafasına tuğla düştü, hastaneye gittik her şeyine bakıldı bir şeysi yokmuş. Ucuz atlatmışsın diyerek reçeteyi istedim. Reçete yok dedi çok konuşan, bunun şimdi sabaha karşı falan ağrısı olur, o saatte hastane, eczane aramayalım, sen bize en iyisinden bir ağrı kesici ilaç bir de baş ağrısı oldu mu ben hep enseme sürerim, bir tane de krem alalım dedi.
Ben hem kalfalarımın, hem de hastanın üzerinde daha çok etki bırakmak için, masama oturdum.
Teknikerlerim bir NSAİD tablet bir de krem çıkardılar, tarif ettiler, poşetlediler ve verdiler. Teşekkürü de çok konuşan yaptı, sonra bana dönüp, sağolun ilginize dedi.
Görevimiz ama o ilaçlar arkadaşını öldürür dedim. Şu an yapılan tetkilerde, her hangi bir şey görülmemiş olabilir ancak bir damarda deformasyon varsa ve gece kanama yaparsa o da sizde şiddetli ağrıya neden olur. 2 tane içersiniz ağrım kesilsin diye sabaha ölünüzü bulurlar dedim. Korksun istedim benden almazsa bile gider bir başka eczaneden alabilir diye.
Bir başka hastam her defasında 2 kutu PPI reçetesi ile geliyordu ve ben istiyorum, aile hekimim de yazıyor diyordu. 3. Veya 4. Reçetede dedim ki bak bu böyle olmaz, her midesi yanan bunu kullanamaz. Mide kanserinde belirtileri giderir ve teşhisin geç evrede konulmasına neden olur, bir gastroentoroloğa gitmelisin mutlaka diye uyardım. Dediğimi yaptı, endoskopi falan yapılmış, çok şükür sadece gastrit varmış. O hastam Karadeniz’de bir ile taşındı ve aradan yıllar geçmesine rağmen hala konuşuruz Dursun Abi ile. Aradaki bağa bakar mısınız?
Amcanın ismini hatırlamıyorum, habire diklofenak tablet alıyor. Ben de ya Göğüs ya Kardiyoloji uzmanına git dedikçe, benim bir şeyim yok bu ilaç geçiriyor sırt ağrımı diyordu. Bizden başka eczaneden, ücretsiz verseler almayacak birisi, ata dostumuz. Bankaya gittim bir gün; banka çıkışı bir baktım o amca, elindeki poşette yine aynı ilaçlar, sen kızıyorsun diye başka eczaneden aldım dedi mahçup bir şekilde. Gel dedim bir oturup konuşalım. Oturduk çay ocağına kendisini rahat hissetsin diye, başladım anlatmaya ve sonunda ikna oldu Hastaneye gitmeye.İkna oldu da iş işten geçmiş,4. Evre Akciğer CA. Birkaç ay sonra da vefat etti zaten.
Değerli Hocamız Prof.Dr. Levent Üstünes’in Eczacılık Disiplini’ne katkılarını saymakla bitiremeyiz. Kendisinin ve diğer Hocalarımızın; Sürekli Mesleki Gelişim için dersler verdiği eczacilikakademisi.net internet sitesindeki bir eğitimde görmüştüm. Mutlaka bu siteyi takip etmenizi tavsiye ederim.
Orda izlemiştim Kanada Eczacılar Birliği’nin bir videosunu. Bir hasta , Dr. Google’dan araştırmış ve D vitamini istiyor eczacıdan. Eczacı neden istiyorsunuz diye soruyor, bakın burası gerçekten çok ama çok önemli ‘’NEDEN D VİTAMİNİ İSTİYORSUNUZ?’’
Hasta halsiz olduğunu, zaman zaman burun kanaması geçirdiğini, vücudunun belli noktalarında morarmalar olduğunu söylüyor. Hastalık semptomlarına çok hakim olan eczacının yüz ifadesinden bir şeylerin ters gittiğini anlıyor. Eczacı derhal acil servise gitmesi gerektiğini, önemli bir hastalık belirtisi olabileceğini söylüyor ve hastaya aynı gün Lösemi teşhisi konulup aynı gün tedaviye başlanıyor. Doktorlar eğer D vitaminini alıp eve gitseydin, o gece ölebilirdin diyor. Hasta iyileşiyor, eczacı sosyal medyadan hastanın isminden onu buluyor, nasıl oldunuz diye soruyor ve hem hasta hem de eczacı ile yapılan röportajda, ikiside göz yaşlarına hakim olamıyor. Ve orda hasta diyor ki , eczacılık ne kadar da önemli bir meslek, ben şu an hayatta isem o eczacı sayesinde.
İşte biz eczacılar, insan hayatını kurtarabilecek kadar önemli ama bir o kadarda bilgili olmamızı gerektiren bir mesleğe sahibiz.
Hele ki sağlık okur yazarlığının ilkokul seviyesinde olduğu bir ülkede, işimiz gerçekten zor.
Muhammed Ali’nin çok sevdiğim bir sözü var: ‘’Başkalarına hizmet etmek bu dünyada ödediğimiz ‘oda’ kirasıdır’’ diye.
Bir de tabi ‘’ Bir insanın hayatını kurtaran, tüm insanlığın hayatını kurtarmış gibi olur’’
Bir de ECZACILIK YEMİNİ’miz var ki, namusumuz üzerine and içmişiz hepimiz.
Ne demişiz: ’’İnsanlığa daha iyi hizmet edebilmek için, mesleki bilgilerimi sürekli güncelleyeceğime’’
Tüm bunlar için Eczanemde; naçizane yaptıklarımı ama bu yaptıklarımın doğru olduğunun tescillendiği, sektörümüzün oskarı olarak anılan ve akademisyen değilde serbest bir eczacının ilk defa aldığı; Klinik Eczacılık Dalında ALTIN HAVAN ödülü ve aynı proje ile, Sağlık Bakanlığı AİK Proje yarışması 1.’lik ödülünü ne yaptım da aldığımı, 2 farklı birbirinden değerli jürinin takdirini nasıl kazandığımı önümüzdeki sayılarda anlatacağız.
Sevgi ve umutla.