“Sevmek ve çalışmak, çalışmak ve sevmek… Hayat bundan ibaret.”
Freud
Peki nasıl olacak? İnsanın severek çalışması ve çalışarak sevmesi için, kendi içinde bir
yerde ikna olması gerek. Kendiyle, hayatıyla, işiyle gurur duymalı. Hevesi ve iştahı olmalı . Bir
eczane sahibi olmanın türlü türlü zorluklarını sayabilirim (önceki yazılarımda olduğu gibi), ancak
şimdi çözümleri konuşma zamanı. Zorluk varsa kolaylık da vardır, çözüm de vardır. Öncelik ve
önem sırası olmaksızın aklıma gelen çözümleri sıralıyorum…
Çözüm 1- Sistem kurmak : Bir sisteminiz olduğunu nereden anlayabiliriz ? Eğer siz yokken de iş
yürüyorsa, sürdürülebiliyorsa sistem vardır. Elbette bir eczane, eczacı varlığına ihtiyaç duyar,
eczacı her konuda nihai karar vericidir. Ancak, bir sistem kurmak buna engel değildir.
Eczanelerimiz daha kurumsal, daha donanımlı ve daha kolay kontrol edilebilir olur o zaman.
Kontrol gereklidir, tüm eczane çalışanlarına ve kendimize ne kadar güvensek de kontrol her zaman
gereklidir. Belki de bizim işimiz, neyi nasıl kontrol edeceğimizi bilmek ve bunu düzenli olarak
uygulamaktır . Kontrol günlük, haftalık, aylık olabilir, daha geniş aralıklar da olabilir. Önemli olan
neyi ne zaman kontrol edeceğimizi bildiğimiz ve uyguladığımız bir düzenimizin olması .
Ajanda kullanmak, yılı, ayı, haftayı planlamak…
Sistem kurmak için iyi bir eczane yazılımı çok yardımcı olur. İyi bir yazılım tüm veriye hakim olmanın da yolu, kontrol etmenin de. Önce eczanemizin yapısına uyumlu, kaliteli bir yazılım alacağız, sonra da ona hakim olmayı öğreneceğiz.

Çözüm 2-İyi Personel ile çalışmak: Personelimiz bizim elimiz, ayağımız, dert ortağımız ve can
yoldaşımız. Eskiden hep kolayca işe alır sonra zor çalıştırırdım. Çok soru sormadan, çok
tanımadan, hele bir de tecrübesi varsa hemen bugün başla diyerek üst düzey performans
beklerdim (Ah Sinem Ah). Sonra asıl zorluğun işe alırken olması gerektiğini anladım. İşe alırken çok
ince eleyip sık dokumak, çok tanımak, çok soru sormak, incelikli bir mülakat yapmak gerekiyordu.
Gerçekten enerjimiz tutuyorsa ve benim derdimi anlıyorsa kendisi çalışıyordu zaten. İşe kolay alıp
zor çalıştıracağıma, işe zor alıp kolay çalıştırmam gerekiyordu. Sizin için bu işte en önemli
unsurlar neler? Sizin doğrularınız neler ? Bunların bir listesi olmalı ve sizinle çalışanlar da aynı
değerlere sahip çıkmalı (sahip olmalı demiyorum, o çok zor, sahip çıkmalı diyorum). Mesela
eczaneye giren her insan benim misafirimdir. Misafiri saygı ile ağırlamak bir yaşam bilgisidir, bu
konuda benimle aynı hassasiyete sahip mi ya da olabilecek mi? Ben yokken beni aynı şekilde
temsil edebilecek mi? Sizin için önemli olan da başka bir şeydir .Çalışanınız orada sizinle aynı
çizgide durabilir mi? İyi bir çalışan eczanenizin şansıdır. Size inanmış iyi bir çalışan hayatınızın
şansıdır.
Çözüm 3- Mutlu çalışma ortamı: İzin kullanamayan, dinlenemeyen, kafasını boşaltamayan bir
insan bir süre sonra çalışamaz hale gelir. Eczanede mutluluğu sağlamanın yollarından biri, bir
çalışanın oradan düzenli olarak maaşını alabileceğini ve izin kullanabileceğini bilmesi, bundan emin
olması. Bu temel yapı sağlandıktan sonra da, paslanmamak ve çürümemek için sürekli bir
öğrenme & gelişme olmalı. Gelişme ve öğrenme olmadan, daha doğrusu bir hedef olmadan başı
boş kalan insanlar, hangi sektörde olursa olsun şikayet etmeye, dedikoduya, birbirlerine sarmaya
yani korkuya teslim oluyor. Bir hedef, bir öğrenme planı, bir gelişim yolu olursa herkesin kafası
rahat, kendi işine bakabilir, sürdürülebilir hizmet verebilir. Çalışanların haklarını tam vermek,
ulaşabilecekleri bir hedef ve öğrenme planı vermek, size inanmalarını sağlayacak güveni vermek.
İşte bütün mesele bu.
Çözüm 4-Eczane için stratejik plan: Eczaneniz nasıl bir işyeri ? Bir günü nasıl geçer? Neye
hizmet eder? Varılacak son nokta nedir ? Bu yolculukta eczanenin hedefi nedir ? Bu hedefe
giderken izlenecek yollar nelerdir? Bir reçete eczanesi mi, yoksa elden satışın ağırlıkta olduğu bir
eczane mi ? Olmak istediğiniz yere nasıl ulaşabilirsiniz ? Lokasyonunuz ne olmalı ? Cironuz ne
olmalı ? Nasıl insanlarla çalışmalısınız? Sizin iyi olduğunuz ve göstermek istediğiniz alanlar neler?
Zayıf olduğunuz ve girmeyeceğiniz alanlar neler? Strateji üretmek bunlarla ilgilidir. Asıl gidilecek
yerler , varılacak noktalar tanımlı ise, detayları daha kolay ve akışta belirleyebiliriz artık.
Çözüm 5- Eczane için bir çalışma kılavuzu, görev tanımlarının belli olması: Eczanenizin
günlük işleyişi belli mi? Çalışanların görev tanımları belli mi? Gün içinde yapılacaklar, sırası ile
tanımlı mı? İnsanlar birbirine iş buyuruyor mu yoksa herkes kendi işinden mi sorumlu?
Gerektiğinde eczane sahibine hesap veriliyor mu? İşyerinize ait bir kurallar bütünü var mı? O
kurallara uyuluyor mu? Kural varsa sınır var, sınır varsa huzur var.
Çözüm 6- Eczacının kendi yolunu bilmesi: İyi olduğunuz ve sevdiğiniz şeye odaklanmak. Konu
bu. Odak varsa zaman da, para da, kaynak da yetiyor. Odak yoksa hiçbiri yetmiyor . Kendimizi
tanımak, güçlü ve zayıf yönlerimizi bilmek ve yönetmek, varılacak yeri bilmek, onu istemek, kutup
yıldızı gibi bize yol göstermesi : bizi yolda tutuyor. Gerçek kimliğimizi bulmak ve ona yatırım
yapmak. Hatta ve hatta gerçek yolumuzu ARAMAK. Ararken yolda öğrendiklerimizin bizi biz
yapması. Bu hayatta gerçekten ne istiyoruz? Biz kimiz? Bu dünyaya ne verebiliriz ? Şimdi oturup
bunun peşine mi düşeceğiz? Düşelim.
Çözüm7- Eczacılardan oluşan bir sosyal çevre: Eczacıların birbiri ile sosyalleşmesi şu iki açıdan
önemli: 1-Sorunlarımızda yalnız değiliz ve bunu bilmek iyi geliyor. 2-Çözümlerimizde de yalnız
değiliz ve birlik halde, tek başına olduğumuzdan çok daha iyi çözümler üretebiliriz. Birlik olmak,
gücü arttırmanın yanında mutluluğu da arttırmanın yolu. Yani bir insan için yeterli ve değerli
olmak , ikisi birden ne kadar gerekliyse, güçlü ve mutlu olmak, onların da ikisi birden gerekli.
Eczacılardan oluşan bir çevre, düzenli olarak görüşmek, toplantılara katılmak, eğitimlerde bir araya
gelmek, altın günü yapmak, yemeklerde ve partilerde buluşmak, beraber kutlama yapmak; hepsi
de çok çok değerli. Her buluşmada birbirimizden öğrendiğimiz deneyimlerden, ders alınacak
hikayelerden bahsetmiyorum bile.
Çözüm 8- Eczacılık dışında bir sosyal çevre: Bir süre sonra kendi kör noktalarımızı göremez
oluyoruz, işte bunun için hayatın her alanından beslenmek gerek . Bir hobi edinmek, bir spor
etkinliğine katılmak, farklı insanlar tanımak ve hayatlarına tanıklık etmek, başka hayatlarda da var
olmak bizi daha alçakgönüllü, daha iyi biri yapar. Sosyal olmakla mutlu olmak arasında pozitif
korelasyon var. Farklı çevreler bize çok şey katabilir ve daha da güzeli, biz de onlara çok şey
katabiliriz.
Çözüm 9-Eczane dışında gelir kaynakları: Tek bir gelir kaynağımız olması stres kaynağı.
Yatırımcılık öğrenmek, girişimciliği öğrenmek, eczanenin ödeme dengesini bozmayan başka bir
gelir kaynağı (belki bir hobi, belki içerik üretmek, belki yeni bir ürün / hizmet üretmek) bizi hem
mental hem de maddi olarak iyi hissettirir. Zaten tek başınayken de mutlu olan birinin bir ilişki için
daha çekici biri olması gibi. Zaten parası olan birinin daha kolay kredi çekmesi gibi. Bir şeye
muhtaç değilsek, onun için daha çekici oluyoruz. Kıtlığa değil bolluğa odaklanalım. Tehditlere değil
fırsatlara odaklanalım. Yeniliğe açık olalım. Her zaman yeni bir yol vardır çünkü.
Çözüm 10- Eczanede kendimize ait özel bir alan: Ege Üniversitesi Eczacılık Fakültesi ikinci
sınıftayken, organik kimya hocamız ilk dersinde söylemişti, “kaçınız eczane açarsınız bilmiyorum
ama, eczane açıyorsanız kendinize ait bir alanınız olsun”. Ne demek istediğini elbette o zamanlar
değil, gerçekten eczanem olunca anladım. Bir mola için, gerçek bir mola için kendimi atacak yer
ararken, hiçbiryere sığamazken, kendi halime kalmaya bu kadar ihtiyacım olduğunu bilmezken,
(belki içe dönük biriyimdir) değerli Semih hocamı tekrar tekrar hatırlayıp saygıyla andım. Bir ofis
olursa bize ait, çok güzel olur nefis olur. Ofis olamıyorsa bir masa, masa olamıyorsa tek kişilik bir
koltuk işimizi görür, sadece, bize ait olsun yeter.
Çözüm 11-Acil durumlar için bir liste: Bu listede belki bir emlakçı, bir kuaför, bir kuyumcu, bir
hekim, bir avukat olabilir; bilmiyorum. Hayatın binbir türlü hali var. Aniden oluşabilecek bir
yolculuk, bir davet, bir hastalık, bir iş fırsatı için gecenin bir yarısı arayabileceğiniz kaç kişi var?Can
ciğer kuzu sarması olmamız gerekmiyor, iyi iş ilişkisi kurduğumuz, güvenle birbirimize
danışabildiğimiz insanlar da olabilir. Bir acil durum listeniz var mı? Kaç kişi var ? Önemli belgelerin
yedekleri alındı mı? Hazır duruyor mu bir yerde?Böyle şeyler güvende ve huzurlu hissettirir.
Çözüm12-Bedensel sağlık için egzersiz ve sağlıklı beslenme: Mustafa ,Kemal Atatürk’e
atfedilen bir söz vardır, hepimiz biliriz “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” . Sağlık sektöründe
olup da kendi sağlığımıza yatırım yapmamak çok da hoş olmaz. Bizler sağlıklı yaşamın temsilcileri
olarak, sağlıklı yaşama kendimizi adamış örnek insanlar olmalıyız. Osman Müftüoğlu, 2015 yılı
Pharmasea Gemide Eczacılık kongresindeki konuşmasında şöyle demişti : sağlıklı yaşamın beş
unsuru var: sağlıklı beslenme, iyi uyku, egzersiz, stres yönetimini öğrenmiş olmak, sigara ve
alkolden uzak bir hayat. İşte böyle. Robin Sharma’nın çok sevdiğim bir sözü “zor alanda ne kadar
çok zaman geçirirseniz, hayatınız o kadar kolaylaşır” Sabah 5te kalkıp koşuya çıkarsanız mesela, o
gün herhangi bir şeyin sizi yıkması biraz zordur. Kendine söz geçiren, hayatına da söz geçirir. Belki
de o yüzden bütün CEO’ların falan hep sağlıklı beslenme, egzersiz rutinleri ve sağlıklı alışkanlıkları
var. Yani daha doğrusu, sağlıklı alışkanlıkları olduğu için, kendilerine bu kadar söz geçirebildikleri
için, CEO olabiliyorlar. Sağlıklı beslenme ve uyku, belki de en çok kariyerimiz için gerekli.
Çözüm 13- Psikolojik sağlık için her türlü destek: Büyülü bir kural: biz kendimize nasıl
davranırsak başkaları da bize öyle davranıyor. Biz kendimize ne hissedersek başkaları da bize onu
hissediyor. Kontrolümüzde olan yer (iyi ki de böyle) kendimizle ilişkimiz. Ne diyebilirim,
terapistlerle, koçlarla, psikolojik danışmanlarla çalışabilir, terapi gruplarına devam edebilir, yazabilir,
anlatabilirsiniz. Birkaç yıl üst üste psiko drama gruplarına devam etmiş bir olarak rahatlıkla
söyleyebilirim, oraya harcadığınız emek ve para, yol-su-elektrik olarak geri dönüyor. Psikolojimizle
fizyolojimiz birbirini etkilediği için, birini bir yerden iyileştirmek diğerini de iyileştiriyor.
Çözüm 13-Kültür&Sanat ile ruhumuzu beslemek: Tarih derslerinden hatırlar mısınız bilmem,
şöyle bir şey vardı, önce rönesans oluyordu, ondan sonra reform geliyordu. Sanat, köklü
değişikliklerin yolunu açıyordu. Sanatın, felsefenin, bilimin, mimarinin doğuşu ve yükselişiyle hayat
başka bir noktaya gelmiş, seviye atlamış orta çağ Avrupasında. Hayatımıza sanatla renk katalım;
müzik, resim, heykel, edebiyat, dans, tiyatro, sinema ile. Çocuklarımızla müzeleri gezelim, sergileri
gezelim, kurslara gidelim. Sanatla günlerimiz şenlenir, kulaklarımızın pası silinir, gözümüz
gönlümüz açılır, hayatımızın da yolu açılır belki.
Çözüm 14- Muhasebecinizin iyi değil çok iyi olması: 2008 yılında bulunduğum ilçede vergi
rekortmeni oldum. Yakın bir arkadaşım bana şu espriyi yaptı: sen mi benim iki katım para
kazanıyorsun yoksa benim muhasebecim seninkinin iki katını mı biliyor? Muhasebe ince bir iş,
muhasebeyi en azından neden bahsettiklerini anlayacak kadar bilmek gerek. İyi ve işine hakim bir
muhasebeci ile çalışmak hayat kurtarır.(Bu arada yirmi iki yıldır aynı muhasebeci ile çalışıyorum,
çok memnunum)
Çözüm 15-İşleri delege etmek: Belki de eczane mesaisinin en önemli unsurlarından biri,
delegasyonu öğrenmek. Her şeye yetişemeyiz. Her işi biz yapamayız. Delegasyonu doğru düzgün
yaptığımızda hem biz rahatlayacağız, hem de çalışanlarımız sorumluluk almayı ve işe sahip
çıkmayı daha iyi öğrenecek.
Çözüm-16: Seyahat etmek: Seyahat etmek kadar bana iyi gelen çok az şey var. Uçağa ya da
trene bindiğim anda zihnimin açıldığını, hafiflediğimi, zor gelen her şeyin geride kaldığını
hissederim. Yolda olmak bir yaşam biçimi. Yolculuk da hayata çok benzeyen bir metafor. Farklı
ülkeler görmek, yeni insanlar tanımak bizi geliştirir ve ufkumuzu açar. Yeni yemekler tatmak, farklı
manzaralar görmek, yeni sesler duymak duyularımızı açar. Bir bilet alın ve daha önce hiç
gitmediğiniz bir yere gidin, mümkünse tek başınıza gidin, işte hayatın güzelliklerinden biri.
Çözüm17-Doğru yatırımlar: Sağlığa, emekliliğe, eğitime yatırım yapın. Lüks giyim, pahalı
arabalar, pahalı telefonlar; bunlar orta sınıf tüketimi . Gerçek bir refah ve zenginlik için daha büyük
şeylere ; uzun, sağlıklı, mutlu ve üretken yaşamaya odaklanmak, çok daha büyük bir tatmin
sağlıyor. Hayat sigortamızın olması, birden fazla emeklilik planımızın olması, düzenli olarak sağlık
kontrollerimizin yapılması, sağlıklı yaş alma planımızın olması, yeni şeyler öğrenmek ve çağa ayak
uydurmak, bilgi ve donanım olarak güncel olmak; tüm bunlar bizi her şeyden önce “zinde”
hissettirir ve zinde hissetmek büyük bir lüks. Ivır zıvır satın almak yerine sağlığa ve geleceğe
yatırım yapalım.
Çözüm 18-Büyük düşünmek: Büyük düşünmek sadece hayatımızı ve işi büyütmek için değil,
kendi kafamızın içinden çıkmak için gerekli. Büyük düşününce, günlük meseleler gözümüzde
(göreceli olarak) küçülüyor. Önemli olan bizim gözümüzde küçülmesi zaten, kafamızın içinde
küçülmesi. Kafamızın içinde küçükse, gerçekten de küçük bir sorundur. Algımız gerçeğimiz oluyor
çünkü. Algımız kendimizle ilgili fikrimizi belirliyor. Kendimizi ve hayatımızı büyütmenin you,
büyük düşünmek. Biliyorum, ha deyince olmuyor, tonlarca zihinsel kısayol var. Ancak düşünme
biçimi bizim kontrolümüzde ve onu öğrenebiliriz.
Tüm bu anlattıklarımla kimlik değişimine doğru ilerlemeyi hedefliyorum. Davranış değişikliğine değil, kimlik değişikliği.. Gerçek benliğimizle ve değerlerimizle uyumlu yaşamak, asıl kimliğimize ulaşmak. İstediğimiz değişimin kendisi olmak… Bundan bahsediyorum. Davranış değişikliği bir yere kadar taşıyabilir insanı, kimlik değişimi her yere.
Çalışarak ve üreterek.
Çalışarak ve severek