Afyonkarahisar Eczacı Odası Başkanı Uzm. Ecz. Hakan Demir dergimizin sorularını yanıtladı. Demir ile eczacılığın temel sorunlarını ve çözüm yollarını konuştuk.
Bölgenizde eczacıların yaşadığı temel sorunlar nelerdir? Bunlar için çözüm önerileriniz nelerdir?
Aslında temel sorun ekonomik olarak değerlendirilebilir. Çünkü sorunların temel kaynağı ekonomik olarak sektörün geriye gitmesi ve önünü görememesidir.
Özellikle dönemsel avro kuru üzerinden ilaç fiyatlandırılmasının yapılması ve baz alınan avro kurunun gerçek kurun çok altında kalması sebebiyle meydana gelen ilaç yoklukları eczacıları zor durumda bırakıyor. Bu mesela büyük bir sorundur. En pahalı ilaç bulunamayan ilaçtır çünkü insan sağlığı söz konusudur.
Ayrıca ilaç fiyat kararnamesinin güncellenmemesi sebebiyle 2023 yılında yapılan son zamların basamaklı karlılık sistemine yansıtılmamış olması eczacıların zamdan sonra karlılıklarının düşmesine ve zamla beklenen gelir artışına kavuşamamalarına sebep oldu. Kısacası zam eczacıya yaramadı. Ayrıca biz eczacılar olarak avro kuru sabit kalsa bile en büyük giderlerimiz olan iş yeri kiralarının artışı, çalışan ücretlerine gelen zam, temel tüketim ve sarf malzemelerine gelen zamlar nedeniyle giderlerimizin arttığını daha önce de defalarca paylaştık. Yani ilaca zam gelmesinin tek dayanağı olarak avro kurunun artmasını beklemek ilacın bulunurluğunu ve verdiğimiz hizmetin sürekliliğini kısacası imkanlarımızı zorlamaktan öteye gitmeyecektir. Son 3 yılda avro kuru yerine resmi enflasyon değerleri üzerinden bile ilaç fiyatları zamlansaydı şu ankinden çok daha fazla çeşitte ilacı hastalarımıza zamanında ulaştıracağımız bir gerçektir.
Ayrıca bütün Türkiye’deki meslektaşlarımın sorunu olan entegrasyon meselesi bölge olarak bizim de sorunumuz. Piyasada bulunan ödeme kaydedici cihazların ve eczane otomasyon programlarının tamamı birbirleri ile tam anlamda uyumlu değilken, yani teknik olarak istesek de bu entegrasyonu yapamıyorken onbinlerce liralık cezalara muhatap olduk. Bu durum bizlere ek maliyetler çıkararak yeni ödeme kaydedici cihaz alma zorunluluğu olarak geri döndü. Bu sistemin işleyişinin; veresiye, emanet gibi durumların sağlıklı bir şekilde çözüldükten sonra ve sistemin yukarıdan aşağıya tam anlamıyla kurgulandıktan sonra zorunlu hale getirilmesini bekliyoruz.
Ülkemizde eczacıların birçok sorunu var bunların başında gelenlerden biri de eczacılık fakültesi enflasyonu bu konuda sizce ne gibi çalışmalar yapılmalı?
Eczacılık fakültelerinin kontrolsüz bir şekilde çoğalması, mezun eczacı sayısının ihtiyacın çok üzerinde olmasına yol açıyor. Bu durum işsizlik sorununu beraberinde getiriyor. Fakülte sayısının kontrol altına alınması ve eczacılık eğitiminde kalite standartlarının artırılması gerekiyor. Mevcut fakültelerin büyük çoğunluğunun AR-GE veya ilaç üretim merkezlerine çevrilmesi, kontenjanların azaltılarak ihtiyaca göre mezun verilmesi şu aşamada yapılabilecek en gerçekçi çözüm olarak gözükmektedir.
İlaç yokluğu her sene görülen bir sorundu ancak son dönemdeki kadar uzun ve derin olmamıştı. Sizce bu durumun çözümü için yeni yılda nasıl bir yol izlenmeli?
Biz eczacılar ilacın her zaman ucuz ve ulaşılabilir olmasını savunmaktayız. Ancak biraz önce de söylediğim gibi en pahalı ilaç bulunamayan ilaçtır.
İlaç yokluğunun çözümü için ilaç fiyatlandırma politikalarının yeniden gözden geçirilmesi gerekiyor. Özellikle döviz kuru dalgalanmalarının ilaç tedarikine olumsuz etkisi büyük.

Çözüm olarak:
Yeni yılda ilaç fiyatlarının kurdaki değişimlere daha hızlı adapte olabileceği bir mekanizma veya enflasyon artışına bağlı bir artışı baz alan bir mekanizma oluşturulmalı.
İlaç fiyatlarının belirlenmesinde alternatif yöntemler göz ardı edilmemeli, ilaç fiyatları daha sık güncellenmeli ve güncellenirken eğer zam söz konusu ise yayımlanma tarihi ile uygulama tarihi arasındaki zaman farkı az olmalıdır.
Ülkemizde eczacıların sürekli problemleri tartışılıyor ve sorunlar hakkında çözümler üretiliyor. Ancak en temel sorunu ve ilk çözülmesi gerek problem sizce nedir?
Bence en temel sorun eczacıların ekonomik olarak sürdürülebilir bir yapıya sahip olmamaları. Kârlılık oranlarının düşüklüğü ve maliyetlerin artması birçok eczacıyı zorluyor. Öncelikle bu ekonomik dengesizlik çözülmeli ki diğer sorunlar daha rahat ele alınabilsin.
Ancak yine de farklı bir şeyler eklemek gerekirse; yapay zekanın da hayatımıza girmeye başlamasıyla birlikte daha da ivme kazanacak olan ve pandemiden alıştığımız ayağa kadar hizmet getiren firmaların dünya çapında ilaç dağıtım işine girmeye çalışmalarıdır. Bu halk sağlığını basite indirgeyen, suistimale çok açık bir olgudur. Bunun yanı sıra mezun olan eczacıların işsizlik sorunları ve bir yandan da kontrolsüzce büyüyen vitamin ve gıda takviyesi sektörüne paralel gelişen sahte ürünlerin takibi gibi birçok sorun da kapıda beklemektedir diyebilirim.

Son dönemde kaçak ilaç ve internet üzerinden satışı yapılan sahte ilaç ve gıda takviyeleri ile ilgili çok haber görür olduk. Bu gibi olumsuz durumların önüne geçmek için neler yapılabilir? Eczacıların rolü burada sizce ne olmalı?
Öncelikle ilaç ve farmasötik formda olan gıda takviyeleri sadece eczacı danışmanlığında eczanede satılmalıdır. Kaçak ilaç ve sahte ürünlerin önüne geçmek için daha sıkı denetim mekanizmaları devreye girmeli ve yasal cezalar caydırıcı olmalıdır. Eczacılar olarak bizlerin de bu konuda farkındalığı artırıcı rolümüz var. Hastalarımıza güvenilir ürünleri sunmanın yanında, onları bilinçlendirmeli ve sahte ürünlere karşı dikkatli olmalarını sağlamalı, eczanenin güven olduğunu sık sık hatırlatmalıyız.

Son olarak okurlarımıza neler söylemek istersiniz?
Eczacılık, sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası. Eczacılar olarak, toplum sağlığını koruma sorumluluğumuz büyük. Meslektaşlarımın bu yolda kararlı ve özverili çalışmalarına devam edeceklerinden eminim. Tüm okurlarımıza eczacılarının en yakın sağlık danışmanları olduklarını bir kez daha hatırlatıyor; Bireysel olarak her eczacının mesleğini korumak için elinden geleni yapacağına inancımın tam olduğunu belirterek sizlere ve okuyucularımıza sağlıklı günler diliyorum.

Uzm. Ecz. Hakan Demir kimdir?
Teşekkür ederim. Eczacılık mesleğine 2000 yılından itibaren gönül ve hizmet veren biriyim; Eczacılık mesleğinin son çeyrek asırdaki değişimine hem öğrenci, hem eczane sahibi, hem oda yöneticisi olarak şahit oldum. 2000 yılında Ege Üniversitesi Eczacılık fakültesinden mezun olduktan sonra Afyonkarahisar Sinanpaşa ilçesinde eczanemi işletmeye başladım. 2011 yılında yönetim kurulu üyesi olarak başladığım oda yöneticiliği macerama, sayman, genel sekreter ve en son olarak da başkan olarak devam ediyorum. Eczacılar arasında dayanışmayı artırmak ve sorunlara çözüm üretmek amacıyla bu göreve geldim. Ben ve ekip arkadaşlarım şu anda bölgedeki eczacılara en iyi şekilde destek olabilmek ve gelecek nesillere daha güzel bir eczacılık mesleği bırakabilmek için çalışıyoruz.