Christophe Columb 1492 yılında Uzakdoğu’ya yeni ticaret rotaları bulmak için, İspanya sponsorluğunda, batıya doğru çıktığı keşif gezisinde, Amerika Kıtası’nı keşfetmiştir. 1512 yılında İspanyollar Orta Amerika’ya ayak basmış ve Aztek İmparatorluğunu kanlı bir şekilde fethetmiştir. Yerli halka hırıstiyanlığı kabul ettirmeye çalışan İspanyol istilacılar yerlilerin bazı mantarlar toplayarak ayinler yaptığını görmüşlerdir.

16.yüzyıl İspanyol yazarları, Azteklerin “teonanacatl” yani “tanrının eti” adını verdikleri bazı mantarları dini törenlerde kullandıklarını anlatmışlardır. Yerli halk bu sihirli mantarların sırrını 4 yüzyıl boyunca Avrupalılardan korumuştur. 20.yüzyılda bazı etnomikologlar bu konuyu araştırmaya başlamıştır. Bu gizemi çözen Amerikalı etnomikolog Gordon Wasson ve hekim olan eşi rus asıllı Valentina Wasson olmuştur. 1953 yılında Wasson çifti bir mantar törenine katılmak ve örnek toplamak amacıyla Meksika’ya gitmişlerdir. Bir şaman olan Maria Sabina ile bir mantar seansına katılmışlar ve Gordon Wasson mantar yiyerek ilk deneyimini yapmıştır.
Gordon ve Valentina Wasson Maria Sabina ve Gordon Wasson
Daha sonra topladıkları örnekleri Paris’te mikolog Roger Heim’e göndermişlerdir. Roger Heim bu örnekleri Psilocybe mexicana olarak tayin etmiş ve saksıda spordan üretmeyi başarmıştır.
Roger Heim Psilocybe mexicana
Arkeolojik bulgular kutsal mantar kullanımının MS 1.yüzyıla kadar uzandığını göstermektedir. Meksika ve Guatemala’da bulunmuş olan mantar heykelcikleri bunun kanıtıdır.
Azteklerin ve Mayaların dini törenlerde mantar yedikten sonra bu taşların etrafında şarkı söyleyip dans ettikleri anlatılmaktadır. İspanyollar renkli hayaller görülmesine yol açan bu mantarların kullanımını yasaklamışlardır. Ancak yasaklar ve baskılar bu geleneği ortadan kaldıramamış ve yerliler mantarla keyif bulma toplantılarını gizli olarak yapmaya devam etmişlerdir.
Mantarlar sadece dini törenlerde keyif verici olarak değil, aynı zamanda “curandero” denilen şamanlar tarafından hastaları tedaviş etmek veya gelecekten haber vermek, bir sorunu olanlara çözüm bulmak amacıyla da kullanılmıştır.
Gordon Wasson Meksika’da yaptığı bu keşfi 13 Mayıs 1957’de Life dergisinde yayınlamasıyla bu mantarlar tüm dünyada tanınmıştır.
Life dergisindeki makale
Bu mantarlar halüsinojen bileşiğinin araştırılması için İsviçre’de Sandoz fabrikasında Albert Hofmann’a gönderilmiştir. 1957 yılında Hofmann ve ekibi Psilocybe mexicana mantarının aktif maddelerini elde ederek psilosibin ve psilosin olarak adlandırmıştır. Psilosibin doğada bulunan ilk fosforlu indol bileşiğidir. Sandoz psilosibin hapları hazırlayarak araştırma laboratuvarlarına ücretsiz göndermiştir. Yasadışı ticarette bu haplara hiçbir zaman rastlanmamıştır.
Psilosibin (1) ve Psilosin (2)
Albert Hofmann (1906-2008) ve Gordon Wasson (1898-1986)
Psilocybe mantarlarının halüsinojen etkisi kısa sürede Meksika dışında duyulmasıyla başta Amerika olmak üzere bir çok ülkede meraklılar tarafından kullanılmaya başlamıştır.
Mantar zehirlenmeleri içinde yer alan Psilosibin Sendromu yanlışlıkla meydana gelen bir zehirlenme vakasından çok bilinçli kullanımı sonucu oluşan bir rahatsızlıktır.
Psilosibin Sendromu belirtileri:
- Mantarı yedikten 30-60 dakika sonra etkiler görülmeye başlar.
- İlk belirtiler gözün fokus yapmakta güçlük çekmesidir.
- Renkli hayaller, parlak renkler görülür, zaman kavramı yok olur.
- Başağrısı, konfüzyon, baş dönmesi, denge bozukluğu, kaslarda güçsüzlük, nabızda yavaşlama, kan basıncında düşme, karıncalanma, uyuşukluk, mutluluk veya anksiyete ve depresyon, gülme, öfke krizleri, erotik duygular, halüsinasyonlar.
Tedavisi: Etkiler 2-4 saat sürer. Etkili psilosibin dozu: 4-8 mg olup 2-4 g kuru mantara eşdeğerdir. Etki süresi kısa olduğu için özel bir tedavi gerekmez. Hasta halüsinasyonlar sırasında genellikle konuşabilir. Panik reaksiyonu meydana gelirse klorpromazin gibi bir tankilizan verilebilir.
Mantar sporları internet üzerinde sipariş edilerek evde saksıda yetiştirilip de kullanmak mümkündü.
Hollanda’da 2008 yılına kadar sihirli mantarlar serbestçe satılıyordu.
2.12.2008 tarihinde gazetelerde çıkan haber:“Hollanda hükümeti, ülkede düne kadar yasal olarak satılabilen sihirli mantarların halüsinojen etkisiyle hayatı tehlikeye atacak davranışlara yol açabileceği gerekçesiyle yasağı yürürlüğe soktu. Yasağa itiraz eden mantar satıcıları ise, sihirli mantarın satışının tamamen yasaklanması yerine bir düzenleme getirilmesi gerektiğini savundu. Amsterdam’da geçen yıl bu mantarlardan yiyen bir Fransız kız bir köprüden atlayarak ölmüştü. Sihirli mantarların etkisi yüzünden acil servislere başvuruların son birkaç yılda iki katına çıktığı belirtiliyor.”
Günümüzde psilosibinin önemi:
21. yüzyılda psilosibin ile ilgili klinik çalışmalar yeniden başlamış ve bağımlılık, depresyon ve yaşam sonu ruh hali bozukluklarının tedavisiyle ilgili ümit verici sonuçlar ortaya konmuştur.
İleri evre kanser hastaları üzerinde yapılan çalışmalar, psilosibinin terminal tanıya bağlı psikolojik krizlerle ilişkili depresyon ve kaygıyı azaltmada da faydalı olabileceğini göstermiştir. 25, 26
Tedavisi oldukça zor olan bağımlılığın tedavisinde psilosibin tedavisinin olumlu sonuçlar verdiği görülmüştür.
Psilocybin, düşük toksisitesi ve aşırı kullanım riskinin düşük olması nedeniyle bağımlılık tıbbı alanında önemli bir etkiye sahip olma potansiyeline sahiptir.
Günümüzde zararlı olduğu için kullanımı kısıtlanan veya yasaklanan drogların üzerinde yapılan ileri çalışmalar o güne kadar bilinmeyen tedavi potansiyellerini ortaya koymuştur. Psikedelik destekli tedaviler psikiyatrik bozuklukların konvansiyonel tedavisindeki güncel sorunlara yeni ve önemli fırsatlar sunabilir, bunun için mültidisipliner ileri araştırmalar yapılmaya devam edilmelidir.
Kaynaklar:
- Mat A., Halüsinojen Mantarlar, Tübitak Bilim ve Teknik 1997, sayı 360, s.60-64
- Mat A. Geleneksel tedavilere yeni bir bakış açısı. Demirezer Ö, editör. Farmakognozi ve Fitoterapide Yenilikçi Yaklaşımlar. 1. Baskı.Ankara: Türkiye Klinikleri; 2025. p.1-5.

