Geçtiğimiz ay Türk Eczacılar Birliği (TEB) Ankara’da Kamuda Görevli Eczacılar Çalıştayı düzenledi. Başta Sağlık Bakanlığı, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK), şehir hastaneleri ve SGK olmak üzere çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında ve hastanelerde görev yapan eczacıların sorunlarının gündeme getirilmesi ve sorunların kamu paydaşlarına birinci elden aktarılması açısından önemli bir etkinlikti, TEB’i tebrik ederek söze başlayalım. Ben de bu ayki yazımı kamuda çalışan eczacıların sorunlarına ve çözüm önerilerine ayırdım.
Öncelikle şunu söylemek gerekiyor: Kamuda görev yapan eczacılar başta olmak üzere tüm sağlık personellerinin toplum sağlığının korunması açısından önemli katkıları var. Covid-19 Pandemisi’nde net bir şekilde gördük ki kamu sağlık personelleri Türkiye’nin yüz akı oldu, Avrupa’da birçok ülke pandeminin esiri olurken Türkiye’de sağlık hizmetleri kesintisiz sürdü. Eczacılar da pandemi sürecinde bakanlık merkezinde, il sağlık müdürlüklerinde, hastanelerde, filyasyon ekiplerinde ayaktan, günübirlik ve yatan COVID-19 hastaları için ilaç tedarikinden hastaya özgü bir şekilde hazırlanmasına, hastaya erişiminden akılcı ilaç kullanımı ilkelerine uygun şekilde uygulanması ve izlemine kadar geçen tüm süreçlerde rol oynadılar.
Ancak memur olan eczacıların bunların dışında da önemli görevleri var: Bunlar SGK ilaç bütçesinin yönetimi, şehir hastanelerinin bütçesinin yönetimi, akılcı ilaç kullanımı, ilaç tedavi süreçleri, ruhsatlandırma, geri ödeme uygulamaları, fatura incelemeleri gibi alanlarda rol alıyorlar. Bu yönüyle de kamu sağlık sisteminin işleyişi ve bütçesinin kontrol edilmesi açısından kritik önemde bir görev icra ediyorlar. Bu anlamda, sağlık ve tedavi hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olan kamu eczacıları, beş yıllık eğitim alan, görev ve sorumlulukları nedeniyle stratejik personel statüsü taşıyan sağlık personelleri olarak görülmeli.
Özlük Haklarında İyileştirme Bekliyorlar
Ülkemizde dört bir yanında; devlet hastanelerinde, şehir hastanelerinde, il sağlık müdürlüklerinde, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumunda, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda ve Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezleri’nde eczacılar görev yapıyor. SGK dahil sayıları beş bini aştığı tahmin edilen bu eczacılar oldukça dertli. Temel olarak mesleki özerklik ve statülerinin hak ettikleri değeri görmediğini, düz memur muamelesine tabi tutulduklarını düşünmekteler.
Keza, eczacılar özlük hakları, maaşları ve yan hakları anlamında özel sektörün oldukça gerisinde kaldıklarını ve aldıkları kritik role eşit ücret almadıklarını düşünmekteler. Bu doğrultuda döner sermayeli sağlık kuruluşlarında (başta eğitim araştırma hastaneleri olmak üzere) ek ödeme verilmesi ve arttırılması talep ediliyor. 2023 yılında ek ödeme alamayan hekim, diş hekimi, uzman hekim ve uzman diş hekimlerinin maaşlarında düzenleme yapılmış, ancak eczacılar bunun dışında kalmıştı. Daha sonra yönetmelik değişikliği ile bu haksızlık düzeltilmiş olsa da eczacılar, Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği’ne göre mesai içi ek tavan ödemelerinin, kadro unvan katsayısının ve ödemeye esas katsayılarının artırılmasını da talep etmekte.
Daha önce de TEB, Sağlık Bakanlığı Kamu Hastaneleri Genel Müdürlüğü tarafından 2021 yılında yapılan “COVID-19 Pandemisi Nedeniyle Sağlık Tesislerinde Yapılacak Ek Ödeme” uygulamasında eczacıların yetersiz ödeme aldıkları belirtmişti. Eczacılar yapılan kısmi güncellemelerin sorunun çözümüne katkı sağlamadığını, benzer nitelikte ve benzer sürede akademik eğitim almış hekim gibi diğer sağlık çalışanları ile eczacılar arasındaki aylık toplam gelir farkının arttığını vurguluyorlar. Özetle, kamudaki eczacılar serbest eczaneler kadar olmasa da özel sektörü aratmayacak makul bir maaş beklentisi içerisinde. Farklı kamu kurumlarındaki eczacılar arasındaki maaşlarının eşitlenmesi de talepler arasında.
Sorunların Listesi Uzun
Kamuda görev yapan eczacılar, bilgileri, donanımları, kamu bütçesine kazandırdıkları ve sorumluluk bilinciyle kamu sağlık sisteminin stratejik aktörleri konumunda. Ancak ciddi sorunları bulunuyor. Bunları şöyle özetleyebiliriz:
- Eczacılık fakültesi açılmasına son verilmesi eczacıların temel taleplerinden biri. TEB kayıtlarına göre şuan Türkiye’de 12 bine yakın eczacı işsiz bulunuyor. Bundan yirmi yıl önce 8 olan eczacılık fakültesi sayısı günümüzde 62’ye yükselmiş bulunmakta.
- Eczacılar burada ciddi bir plansızlık olduğunu düşünüyor ve eczacılık fakültesi kontenjanlarının yarı yarıya düşürülmesini ve hukuk bölümlerinde olduğu gibi barajın yükseltilerek 60 bine çekilmesini istiyorlar. Mevcut ve öğrenci alımına başlamamış Eczacılık Fakültelerinin ise AR-GE merkezlerine veya akademisyen yetiştiren kurumlara dönüştürülmesi talep ediliyor.
- Aldıkları eğitim süresi göz önüne alındığında, hastanelerde hekimlerden sonra diş hekimleriyle birlikte gelmesi gerekirken, diğer sağlık personeli olarak anılmasının sona erdirilmesini ve statülerinin güçlendirilmesini istiyorlar.
- Eczacıların hastanelerde yönettikleri bütçe, yaptıkları iş ve aldıkları risk itibariyle Hizmet Alanı-Kadro Unvan katsayılarının ve maaşlarının yükseltilmesini istiyorlar.
- Uzman eczacı ile eczacı arasındaki tavan katsayı farkının; tıpkı uzman hekim/uzman diş hekimi ile pratisyen hekim/pratisyen diş hekimi için uygulandığı gibi yükseltilmesini istiyorlar.
- Yeni mezun eczacılar için kamuda kadro açılması, ilaç sanayiinde eczacı kadrosu zorunluluğu getirilmesi ve Eczacılıkta Uzmanlık alanlarının arttırılması da temel taleplerden biri.
- Eczacısı olmayan hastane eczanelerine hızlıca eczacı ataması yapılmasını, eczacılık hizmetlerinin daha sağlıklı yürütülebilmesi için hastane yatak sayısıyla orantılı olarak eczacı sayısının belirlenmesini istiyorlar. Atama kuralarında, yedek atama listelerinin de oluşturulması ya da ek atama yapılarak kadroların doldurulmasını istiyorlar.
- Pandemi dönemi gibi yoğun dönemlerde artan iş yükü de göz önünde bulundurularak kamuda görev yapan eczacı sayısının arttırılması, istihdamın hastanelerde her 25 yatağa 1 eczacı olacak şekilde yapılmasını talep ediyorlar.
- Hastane eczanelerinin fiziki koşullarının iyileştirilmesi ve çalışan memnuniyetini göz önünde bulunduran, ergonomik çalışma ortamlarının sağlanmasını istiyorlar.
SGK Fatura İnceleyenlerin Sorunları
Oldukça dertli bir kesim de Sosyal Güvenlik Kurumu’nda çalışan eczacılar ve hekimler gibi sağlık meslek mensupları. Bu kişilere SGK’nın MEDULA üzerinden gerçekleştirilen işlemlere ilişkin faturaları inceleme görevi veriliyor. Esasen hekimlerde olan fatura inceleme görevi, personel eksikliğinden eczacı personelce de yapılıyor.
Ancak o kadar az personel milyonlarca faturayı incelemekle görevlendirilince odalar dolusu evrakın kısa zamanda bitirilmesi mümkün olmuyor. Bu ise sabahlara kadar süren uzun mesailer demek. Bu kötü çalışma koşullarına dayanamayan pek çok eczacı ve hekim sonunda istifa ediyor. Yoğunluk nedeniyle SGK’da son dönemde sağlık kurullarına atanacak hekim bulunmuyor; fatura inceleyecek hekim ve eczacılar bir bir istifa ediyor.
Bu çalışanların sorunlarının çözümü için üzerlerindeki ağır denetim baskısının kaldırılması, yaptıkları incelemelerle ilgili olarak şahsi sorumluluk uygulanması gibi abuk bir uygulamanın olmaması gerekiyor. Özel sektörde alacağı maaşın çok altında memur maaşı ile çalışan bu personellerin yüz milyonlarca liralık rücu talepli raporlarla karşılaşması olacak iş değil.
Üstelik bu sorun yalnızca SGK’da çalışan eczacı ve hekimlerin bireysel sorunu değil, bir kamu sorunu haline gelmiş bulunmakta. Fatura incelemeleri veya eczane/hastane denetimlerinde usulsüzlük yapıp, haksız kazanç sağlayan az sayıda art niyetli kişi yüzünden müfettişler Kurumda çalışan tüm hekim ve eczacıları sorumlu tutmayı bırakmayı. Aksi takdirde SGK yakın zamanda fatura incelemesini yaptıracak personel bulamayacak. Zaten beş yıl geriden giden incelemelerin tümüyle durması, MEDULA üzerinden her gün bir milyon provizyon veren kurumun sağlık kısmının felç olması demek olur. Yöneticileri uyarmış olalım.
Özetle, kamuda çalışan eczacılar başta olmak üzere sağlık meslek mensuplarının sorunlarının çözülmesi önem arz ediyor. Eczacı emeğinin görünür kılınması ve mesleki hakların iyileştirilmesi yönünde adım atılması gerekmekte.
SAĞLIK VE SOSYAL GÜVENLİK SEKTÖRÜNDE GÜNDEM
SGK Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi Değişti: 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu gereğince uygulanan Sosyal Güvenlik Kurumu İlaç Geri Ödeme Yönetmeliği’nin 12’nci maddesi ile SGK Sağlık Uygulama Tebliği’nin ilgili maddeleri gereğince düzenlenen “Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesi” 03.10.2025, 10.10.2025, 17.10.2025 ve 24.10.2025 tarihlerinde değiştirilmiş bulunuyor. Okurlarımız güncel listelere SGK’nın resmî web sitesi olan www.sgk.gov.tr adresinden ulaşabilir.
SGK Almanya Danışma Günleri Düzenliyor: 1965 tarihinden bu yana yürürlükte bulunan Türkiye-Almanya Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre, Almanya’da çalışan vatandaşlarımız ile bu kişilerin aile bireyleri sosyal güvenlik haklarını Türkiye’de de kullanma hakkına sahip bulunmakta. Keza, Almanya’da geçen hizmetler ile Türkiye’de geçen hizmetler birleştirilerek emekli maaşı bağlanabiliyor, çifte maaş alınabiliyor.
Türk ve Alman vatandaşlarını sosyal güvenlik hakları konusunda bilgilendirmeye yönelik olarak Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile Alman Emeklilik Sigortası Kurumları arasında 11-12-13 Kasım 2025 tarihlerinde SGK Kayseri Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü Hizmet Binasında “Türkiye – Almanya Danışma Günleri” düzenleniyor. Danışma Günlerinden; Kayseri, Nevşehir, Niğde, Sivas ve Yozgat illerinde ikamet eden Türk ve Alman vatandaşları ile bu kişilerin aile bireyleri yararlanabilecekler. Danışma hizmeti, Türkiye-Almanya Sosyal Güvenlik Sözleşmesinin öngördüğü; yaşlılık, malullük, ölüm ve hastalık halinde sağlanan sosyal güvenlik haklarına ve yurtdışında geçen sürelerin borçlanma yoluyla değerlendirilmesine ilişkin soruların Türk ve Alman uzmanlarla birebir yapılacak görüşmelerle cevaplandırılması şeklinde gerçekleştirilecektir. Danışma hizmeti ücretsiz olarak Türkçe ve Almanca dillerinde verilecek. Almanya’da sigortalı çalışması olan tüm vatandaşlarımızı SGK’nın bu hizmetinden yararlanmaya ve emeklilik konusundaki haklarını öğrenme konusunda atım atmaya teşvik ederiz.

