İtiraf edelim hepimiz bir şekilde fast food tüketiyor, sigara dumanına maruz kalıyor ve metropol şehirlilerin en büyük düşmanı olan stresle yakın arkadaş oluyoruz. Bütün bu sorunlar gün sonunda sağlığımızı riske atıyor, vitamin ve mineral depolarımızın boşalmasına sebep oluyor. Metropol şehirlerde yaşayan Avrupa ve Amerikalılar yıllardır besin destekleri kullanıyor ve şimdi nedenini daha iyi anlıyoruz. Besin destekleri konusunda
pazarlarının geniş olması da bunun bir sonucu olabilir tabii. Boşalan depolarımız için sebze
ve meyve tüketimini arttırıyoruz fakat sonuç değişmiyor maruz kaldığımız etmenler sağlığımız için verdiğimiz vitamin savaşını kazanıyor. İşte bu noktada eksikliğini bildiğimiz
vitamin ve mineralleri doğru uygulanan bir beslenme tedavisi ve gerekli bir takviye ile yerine koyuyoruz. Bu etki çok küçük gibi görünse de klinikte demir anemisini tedavi ettiğimiz danışanımızın güldüğünü ve artık o eski karamsarlığının yok olduğunu görmek
bunun bize büyük bir etki olduğunu söylüyor. Vitamin eksikliklerinin küçük gibi görünen yan etkileri tedavi edildiğinde aslında hayatımızı ne kadarda kısıtlayan etkiler olduğunu görmüş
oluyoruz.
Besin destekleri tek başına besin yerine geçmemektedir
Besin desteklerini tanımlamak istersek vitamin ve minerallerin yüksek dozlara tekabül eden miktarlarının kapsül, sıvı,hap şeklinde kullanılabilir formları diyebiliriz. Besin destekleri adı üstünde beslenmemizdeki besinlere ek anlamına gelmektedir. Besin destekleri tek başına
besin yerine geçmemektedir. Hayatımızı sürdürmemiz için elzem olup, gerektiğinde destek olarak kullanılmaları özellikle belirli yaş ve sağlık durumunda olan bireyler için gerekli olabilmektedir. Hastalıkların hafif atlatılmasından hızlı yara iyileşmesine kadar birçok etkisi olan vitamin mineraller vücudumuzdaki enzimlerin doğru çalışması için gereklidir. Besin takviyeleri dikkatli kullanılmalıdır. Kullandığımız bir Besin desteği bir ilacın etkisini azaltabilir, arttırabilir veya beklenmeyen bir yan etki gösterebilir. Besin destekleri nasıl bir besinin yerine geçmediği gibi kullanımı da ömür boyu değildir tedavi tamamlandığında besin desteği kullanımının ya dozu azaltılır ya da bırakılır.
Şu an piyasada takviye adı altında birçok vitamin-mineral bulunmakta ve oldukça talep
görmektedir. Bizde kliniğimizde son dönemde en çok hangi vitamin ve mineral eksikliklerine
rastlıyor ve hangi takviyeleri öneriyoruz bunlardan bahsedeceğiz.
Tatlı krizlerinin nedeni Krom eksikliği olabilir
Krom çeşitli şekillerde bulunan bir mineraldir. Bağırsaklarımızdaki krom emilimi çok azdır. Gerekli olan tipi 3 değerlikli kromdur ve bu kromun emilimi daha yüksektir. Bu şekline krom pikolinat diyoruz. Bazı uzmanlar kromun gerekli olmadığını düşünür fakat krom vücudumuzda birkaç önemli fonksiyona sahiptir. Krom, kromodulin denilen bir molekülün parçasıdır. Kromodulin vücutta insülin hormonunun etkilerini gerçekleştirmesine katkı sağlamaktadır. İnsülin hormonunun birçok görevi olduğunu düşünürsek krom mineralinin önemini anlayabiliriz. Bizde kliniğimizde insülin direnci olan, tatlı krizleri yaşayan ve iştah kontrolünde zorlanan danışanlarımıza krom pikolinat öneriyoruz. Belli bir müddet sonra azalan tatlı krizi, daha duyarlı bir insülin yanıtı tablosu ile karşılaşıyoruz.
D vitamini eksikliği sık görülüyor
D vitamini yağda eriyen vitaminler arasında yer almaktadır. Kalsiyum, fosfor metabolizması
ve kemik mineralizasyonu üzerine önemli etkileri vardır. Birçok çalışmada yetersizliği ile
metabolik sendrom, kanserler, kardiyovasküler hastalıklar, enfeksiyöz ve otoimmun
hastalıkların görülme sıklığının arttığı sonucu bulunmuştur. D vitamini seviyelerinin yeterli
olması sadece kemik, kalsiyum ve fosfor metabolizması için değil bireyin iyilik hali için
gereklidir. D vitamini eksikliği sonucu, bazı durumlarda yorgunluk ve genel vücut ağrılarına
sebep olabilmektedir. Bu yorgunluk hissi belli bir müddet sonra depresyon tablosu ile
sonuçlanabilir. D vitamini klinikte eksikliğini en yaygın gördüğümüz vitaminlerden. Özellikle kış aylarında kronik yorgunluk vakalarımızda ilk şüphelendiğimiz vitamin oluyor. Demir eksikliği kilo vermenizi engelleyebilir Demir eksiklikliğini en fazla gördüğümüz minerallerden bir tanesi. Demirin en büyük görevi kanda oksijenin taşınmasına yardım etmek ve kırmızı kan hücrelerinin temel yapı taşı olan hemoglobinin yapısına katılmaktır. Demir içeren besinlerin tüketiminde azalma, artan regl kanmaları, yanlış geçirilen ameliyatlar demir
eksikliğine neden olmaktadır. Demir eksikliğinin en yaygın görülen grupları kadınlar, hamileler ve çocuklardır. Eksikliğinde baş dönmesi, kötü ruh hali, kulak çınlaması, kilo almaya yatkınlık, ağız kenarında çatlaklar, geçmeyen yorgunluk hissi görülebilir. Özellikle kilo vermede direnç gördüğümüz danışanların kan testlerinde demir mineralinin eksikliğini görüyoruz. Bu durum şu dönem oldukça yaygın. Demir anemisine uygun bir beslenme tedavi ile alınan takviyenin emilimi artmış oluyor bizde anemiden olabildiğince erken
kurtulmuş oluyoruz.
İyot eksikliği birçok sağlık sorununun nedeni olabilir.
İyot vücudumuz tarafından üretilmez. Alım yolu sadece besinlerdir. Tiroid hormonunun yapısına katılan iyodun eksikliğinde bu hormonların seviyesi düşer ve birçok sağlık sorunu ile karşılaşılır. İyot yetersizliğinin birçok etkisi bulunmaktadır. Cilt kuruluğu, Kilo artışı, Boyunda ve yüzde şişkinlik, Kaslarda ve eklemler ağrı veya sertlik, Soğuğa karşı artan hassasiyet belirgin birkaç yan etkisidir. Bizde kliniğimizde bu etkilere sahip olduğunu gördüğümüz danışanlarımızdan test talep ediyor ve eksiklik varsa erken bir şekilde görmüş oluyoruz. Uygun bir beslenme tedavisi ve takviye ile iyot yetersizliğinin yan etkileri hızlıca
azalmış veya yok olmuş oluyor.
Haşimato hastalığında Selenyum önemli bir yardımcıdır.
Selenyum mineralinin küçük dozları vücudumuz için yeterlidir. Selenyum minerali sadece
besinler ile alınır vücut tarafından üretilmez. Antioksidan olan selenyum vücuttaki proteinlerle beraber hücrelerin serbest radikal hasarından korunmasını sağlar. Selenyumun eksikliğinde tiroid bezi iltihabı, hipertiroid ve hipotiroid tablosu görülebilir. Selenyumun haşimato hastalığında, hastalığın seyrinin daha iyiye gitmesini sağladığına yönelik birçok çalışma mevcut.
Evet belki birçoğumuz belli dönemler vitamin eksiklikleri yaşamış ve bunların sonucunda
eksikliklerin yan etkileri ile karşılaşmış olabilir. Bu etkilerin hayatımızı büyük oranda
etkilemediğini düşünsek de tedaviden sonra günlük hayat rutinimizi büyük oranda etkilediğini görüyoruz.