Oda başkanları konuklarımızdan biri de Edirne Eczacı Odası Başkanı Ecz. Gürkan Kılıçcıgil oldu. Kılıçcıgil, “Son dönemde büyük sıkıntılar atlattık. Büyük emekler vermemize rağmen hak ettiğimiz değeri alamadık. İçinde bulunduğumuz ruh halini anlıyorum. Ancak, bizlerin hemen bu ruh halinden çıkmamız gerekiyor” dedi.
2005’den beri eczacılık mesleğinde aktif olarak rol aldığınız için o yıllardan beri yaşanan gelişmeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu süreçte mesleğimiz için önemli kazanımlar elde ettik. Örneğin yeni eczane açılmasına
nüfus kriteri getirilmesi ve eczanelerin 1. basamak sağlık kuruluşu olarak yönetmelikte
tanımlanması önemli kazanımların başında geliyor. Teknolojiyi çok geniş alanlarda eczanelerimize entegre etmemiz, konsolide kurum reçetelerinin tek çatıda toplanması,
örgütlü gücümüzü ortaya koyduğumuz 2008 yılı “Artık Yeter” büyük eczacı mitingi,
kooperatiflerimizin geçmiş zamanlara kıyasla güçlenmeleri, yaşadığımız tüm badirelere
rağmen hala omuz omuza, dimdik duruyor olmamız aklıma gelen ve bizim için olumlu
olarak tanımlayabileceğim gelişmelerdir. Tabi bir de olumsuz gelişmeler var. Olumsuzlukların başında da artan eczacılık fakülteleri var. Bununla birlikte vitaminlerin ve farmasötik formdaki gıda takviyelerinin eczane dışına çıkma süreci, firmaların haksız uygulamalarının teamül haline gelmesi, istihdam sorunumuzun oluşması, kamu eczacılarının dertlerinin kronikleşmesi de aklıma gelen olumsuz gelişmeler olarak söyleyebilirim.
Türkiye de 2004 yılında 11 tane eczacılık fakültesi varken şuanda 58 adet civarında, peki siz Türkiye de bu kadar fazla açılan eczacılık fakültelerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu durumun akıl ve bilim ile değerlendirilecek bir tarafı yok. Eğitim nicelik ile değil, nitelik ile değerlendirilir. Uluslararası düzeyde rekabet edemeyen, “yeterli(?!)” öğretim elemanı
bulunmayan, bölgesel ve ulusal ihtiyaçlara bile cevap ver(e)meyen yapılara üniversite
denemez. Ayrıca eğitim işinin hammaddesi insandır. Detayını açmak istemiyorum ancak 100.000 olan eczacılık fakültelerinin başarı sıralamasının ivedilikle düşürülmesi gerekmektedir. Bu bahsettiklerim işin nitelik kısmını oluşturuyor. Bir de niceliğe girelim.
Nitelikli bile olsa ihtiyaç fazlası mezun atıl iş gücü yaratmaktan öteye gidemez.
Siz Türkiye de eczacılık mesleğinde alınan kararlar ve verilen değer bakımından, neler düşünüyorsunuz?
Hak ettiğimiz değerin çok uzağındayız. Bunun kanıtını TBMM’de kamu eczacılarımızın
hakları gündeme geldiğinde gördük. Kamu eczacılarımızın hakları göz göre göre yok
sayıldı. Bununla birlikte eczane eczacılarının haklı taleplerini karşılamaktan uzak yaklaşımı
da hak ettiğimiz değeri görmeme konusuna kanıt olarak sunabilirim.
Çok kutsal bir meslek olan eczacılık mesleği ve eczacılarımız, pandemi zamanı cesurca halkımıza hizmet etmiş ve çok üzücü de olsa verdiği kayıplarına rağmen, pandemi koşullarına verdiği mücadeleden bir an olsun vazgeçmemiştir. Sizlerin pandemi zamanında yaşadığı zorluklardan bizlere de biraz bahseder misiniz ?
Maalesef Edirne’mizde de iki meslektaşımızı pandemi ile savaşta şehit verdik. Bu süreçte
yaşamını yitiren tüm meslektaşlarımı ve sağlık çalışanlarını rahmet ile anıyorum. İnsanların
asansör düğmelerinden korktuğu, sokaklarda bomboş olduğu günlerde görevimizin başındaydık. Dezenfektan bulunamadı imal ettik, maske ulaştırılamadı maske dağıttık, bazı
rahatsızlıklarda hekimlerin iş yükünü hafiflettik. Bulaştırma korkusu ile sevdiklerimizden uzak kaldık. Pandemi sürecinde maddi ve manevi çok yıprandık. Ama alnımızın akıyla bu sınavı verdik, vermeye devam ediyoruz. Birkaç münferit örnek genel kaideyi değiştirmez. Meslektaşlarımla ve mesleğimle gurur duyuyorum.
Bildiğiniz üzere covid-19 vakaları tekrardan bir pandemi sürecine göz kırpıyor, peki geçtiğimiz pandemi de ve ileride karşılaşabileceğimiz dönemlerde eczacılarımızın korunması açısından alınan önlemler ve yapılması gereken değişiklikler hakkında fikriniz nedir?
Üzülerek söylüyorum, bu konuyu acı tecrübelerle öğrendik. Çok zorlu bir pandemi sürecinden hep birlikte geçtik. Bundan sonraki süreçte ne yapmamız ve ne yapmamamız
gerektiğini çok iyi biliyoruz. İlk yapmamız gerekenin aşılarımızın hatırlatma dozunu
ihmal etmemek olduğunu düşünüyorum. Bilime ömrünü adamış bir meslek grubu olarak
bunu hepimizin önceleyeceğine eminim. Bazı önlemler ise hayatımızın bir parçası haline geldi. Eczanede hasta ile bizi ayıracak seperatörler, solunum yolu hastalıklarının yoğun görüldüğü dönemlerde maske kullanımı, dezenfektan kullanımı, bulunduğumuz ortamın
havalandırılması gibi önlemler pandemi olsun olmasın bizim için var olacaktır.
Pek çok eczacılarımızın gündeminde olan yıllardır güncellenmeyen ve geçtiğimiz
günlerde güncellenip açıklanan İFK hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizler yapılan değişiklikler doğrultusunda eczacılarımızı mutlu edebilecek oranda kararlar alındığını düşünüyor musunuz ?
Güncellenen İFK’nın taleplerimizin çok uzağında olduğunu düşünüyorum. Burada elde ettiğimiz kazanım artan maliyetlerimizi karşılaması mümkün değildir. Eczanemizin
ana gider kalemleri olan kira, personel, elektrik gibi giderlerinin yanında eczacının
yaşam giderlerinin hangi boyutlara ulaştığını hepimiz görüyoruz. İFK’nın güncel ihtiyaçlar
doğrultusunda gerekirse farklı bir model ile tekrar güncellenmesini, İFK’nın eczacılık
mesleği için tehdit haline dönüşmesinin önüne geçilmesini, sürdürülebilir eczacılık
için sürdürülebilir ekonomi taleplerimizi yineliyorum.
Eczacılık mesleğinin geleceğinde sizler için görmeyi beklediğiniz veya da önümüzdeki senelerde kesinlikle görebileceğimiz dediğiniz konular var mı?
Önümüzde süreçte tüm dünyada tedarik zincirlerinin ciddi yara alacağını düşünüyorum.
Yaşadığımız pandeminin yanı sıra artan siyasi gerilimin buna katkısı olacaktır. Bu sebeple halk sağlığı için ciddi risk oluşturabilecek ilaç tedarik sıkıntılarının yaşanacağını düşünüyorum. Eczanelerimizde eczacı istihdamının artanacağını öngörüyorum. Eczacıların
danışman rolleri artarak, şu anda yaptığımız ve görünmeyen bazı işler sorumluluğumuz haline dönüşecek ve birinci basamaktaki rolümüz artacaktır.
Son olarak dergimiz aracılığıyla meslektaşlarımıza neler iletmek istersiniz?
Son dönemde büyük sıkıntılar atlattık. Büyük emekler vermemize rağmen hak ettiğimiz
değeri alamadık. İçinde bulunduğumuz ruh halini anlıyorum. Ancak bizler temeli insanlık
tarihine uzanan, insanlık var oldukça var olacak kutsal bir mesleği icra ediyoruz. Bizlerin hemen bu ruh halinden çıkmamız gerekiyor.
Türk Eczacıları Birliği, yönetimlerini beğenelim/ beğenmeyelim Türkiye’nin ilaç – eczacılık
alanındaki lokomotifidir. Bildiğiniz gibi eylemlilik sürecine başlıyoruz. TEB ve 54 Bölge
Eczacı Odası olarak hak ettiğimiz değeri almak ve Türkiye’deki ilaç eczacılık hizmetinin gelişimi için kararlıyız. Meslektaşlarımdan bu konuda özgüvenli olmalarını ve desteklerini bekliyorum. Eczacı odalarının mali genel kurulları yapılacak. Tüm meslektaşlarımı genel kurullara davet ediyorum.