Değerli meslektaşlarım,
Ülkemizin ardı ardına yaşadığı tabi afetler sonrası büyük bir çaba ile yaraların sarılması için
çalışma dönemi başladı. Umarım tüm vatandaşlarımız sağlıklı bir ortama kavuşur. Bu dönemde eczacı meslektaşlarımızın çabaları da takdire değer. Hepsine ülke insanı adına teşekkür ederiz.
Bu yazımda tekrar eczacılık konularına dönme çabasına girdim. Uzun zamandır özellikle hazır gıdada kullanılan kimyasallara taktım kafayı. Bazı ürünler var ki bunlar sağlığımıza son derece zararlı oldukları tespit edilmesine rağmen çokça kullanılıyor. Bunlardan birisi de NBŞ yani mısır şurubu. Genelde marketlerde alışverişte içinde bu maddeyi içeren hiçbir şeyi almıyorum ama eczacılar olarak bu konuda duyarlı olmalıyız ve de halkımıza bilgi vermeliyiz. Özellikle unlu mamüller ile çokça beslenen haklımıza, üstelik de memleketimizde onca şeker fabrikası varken en azından bu tip ürünleri kullandırmamalıyız diye düşünüyorum. Bu konuyu araştırırken değerli meslektaşım Ecz. Enver Olgunsoy’un bir yazısını okudum ve bunu sizlerle paylaşmak isterim;
“ NBŞ, YFMŞ, MISIR ŞURUBU”
Başlıktaki hangi ismi kullanırsanız kullanın, ABD’de mısırdan AB ülkelerinde buğday,
patatesten üretilen içeriğinde glikoz ve fruktoz ihtiva eden bir sıvıdan söz etmiş oluruz. NBŞ
glikoz ve fruktoz ayrı ayrı sıvı içinde yüzen, kendi aralarında bir moleküler bağ oluşturmayan, modifiye bir üründür. Doğal maddelerden elde edilmesi, mısır şurubunun doğal olduğu anlamına gelmez. Genellikle içeriğindeki fruktoz oranı yüzde 50’nin üzerindedir.
Şeker (Sakkaroz) genellikle pancar, şeker kamışı gibi bitkilerden elde edilir. Aynen NBŞ
gibi glikoz ve fruktoz içerir. Ancak bu oran yüzde 50 yüzde 50 olarak bulunur ve birbirlerine
moleküler bir bağ ile bağlıdırlar. Doğal katı bir maddedir.
İnvert şeker ise, gıda kodeksimize göre invert şeker şurubu, şeker şurubunun invertaz isimli bir enzim aracılığı ile hidrolize (parçalanma) uğratılması sonucu oluşan fruktoz ve glikoz karışımıdır. Bir sıvıdır.
Şimdi bu kavramları özetledikten sonra şunu ifade edelim; Sağlık yönünden tüm bu saydıklarım hep zararlı, hatta daha sert bir ifade ile vücudumuz için bir zehir, hem de tatlı zehir, fakat NBŞ tam bir katil. Bakın Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu ne diyor;
• Her türlü şeker tüketimi azaltılmalı,
• % 2,5 NBŞ kotası arttırılmamalı (Cumhurbaşkanı’nın takdir hakkı vardır. % 50 arttırılabilir)
• Gıdalardaki etiketlerde şeker içeriğinin elde ediliş kaynağı ve fruktoz oranı yazılmalı,
• Sağlıklı beslenme teşvik edilmeli, şeker ve NBŞ tüketimi azaltılmalı.
Ancak özellikle 2000’li yıllardan bu yana, NBŞ obezite riskini olağanüstü arttırdığı savı ile
uzmanlarca ciddi olarak risk faktörü olarak görülmeye başlanmıştır. NBŞ, içindeki fruktoz
oranı yüksek olup, bu da obezite yönünden büyük risk taşımaktadır. Fruktoz ayrıca bağımlılık riski yaratan bir şeker türüdür, sürekli tüketim isteğini kamçılamakta ve kısır döngüye sebep olmaktadır. Fruktoz fazlası, karaciğerde metabolize edildiği için, karaciğer yağlanmasına, kan yağlarının yükselmesine, hipertansiyona, tip 2 diyabete, ürik asit düzeyinin yükselmesine sebep olmaktadır. Ayrıca doyma hissini tetikleyen, leptin hormonuna çok az etki ettiği için, NBŞ ile üretilen tatlıların daha çok tüketilmesine sebep olmaktadır. Pancar şekerindeki glukoz ise tokluk hormonu leptini tetikleyip doyma hissini yaratmaktadır. Sonuç NBŞ’li ürün “yedikçe yiyesiniz” gelen bir üründür. NBŞ sahte bal yapımında da bolca kullanılır. Bu ülkemiz için önemli bir sorundur. Zira ilan edilen yıllık bal rekoltesi miktarından çok daha fazla miktarda bal ihracatı yaptığımızı, AB ülkeleri dalga geçercesine haberler yapmaktadırlar. Bir anlamda sahte balcılar, sahtekar ülke damgası yememize sebep olmaktadır.
Son söz: Şuruplu bir tatlıda pancar şekeri mi kullanılmış, NBŞ mi, görsel olarak belli olur
mu dersiniz. Evet, NBŞ ile üretilen şerbetli tatlının şerbeti pırıl pırıl parlarken, sofra şekeri ile üretileni daha mattır. Ecz. Enver Olgunsoy”
Kendisine bilgileri için teşekkür ediyorum. Bu konuda duyarlı davranacağımızı umuyorum.