Bu siteyi kullanarak Gizlilik Politikası ve Çerezler'nı ve Kullanım Koşulları'nı kabul etmiş olursunuz.
Kabul
Eczacı DergisiEczacı Dergisi
  • Haberler
    • Bilgilendirici İçerikler
    • Türk Eczacıları Birliği
    • SGK Haberleri
    • Sağlık Bilgileri
  • Yazarlar
    • Prof. Dr. Ali Demir Sezer
    • Prof. Dr. Ekrem Sezik
    • Prof. Dr. Ş. Güniz Küçükgüzel
    • Bünyamin Esen
    • Meral Günay Öztürk
    • Uzm. Ecz. Sema Uysal Zeybek
    • Ecz. Vecihi Özerdemli
    • Ecz. Ahmet Olgay Altındağ
    • Ecz. Eyüp Talha Kocacık
    • Uzm. Dyt. Ezgi Öztürk
  • Röportajlar
  • Dergilik
  • Kaydettiklerim
Arayın
Entertainment
  • Haberler
    • Bilgilendirici İçerikler
    • Türk Eczacıları Birliği
    • SGK Haberleri
    • Sağlık Bilgileri
  • Yazarlar
    • Prof. Dr. Ali Demir Sezer
    • Prof. Dr. Ekrem Sezik
    • Prof. Dr. Ş. Güniz Küçükgüzel
    • Bünyamin Esen
    • Meral Günay Öztürk
    • Uzm. Ecz. Sema Uysal Zeybek
    • Ecz. Vecihi Özerdemli
    • Ecz. Ahmet Olgay Altındağ
    • Ecz. Eyüp Talha Kocacık
    • Uzm. Dyt. Ezgi Öztürk
  • Röportajlar
  • Dergilik
  • Kaydettiklerim
  • Anasayfa
© 2024 Eczacı Dergisi - Tüm hakları saklıdır.
Okunan: MÜKEMMEL DEĞİL; GERÇEK OLMAK, KUSURLA GÜÇLENMEK
Giriş yapın
Bildirimler Daha göster
Font büyütücüAa
Eczacı DergisiEczacı Dergisi
Font büyütücüAa
Arayın
  • Anasayfa
  • Haberler
  • Röportajlar
  • Yazarlar
  • Dergilik
  • İletişim
Zaten hesabınız var mı? Giriş yapın
Takip edin
  • Anasayfa
© 2024 Eczacı Dergisi. Tüm hakları saklıdır.
Eczacı Dergisi > Yazılar > Yazarlar > MÜKEMMEL DEĞİL; GERÇEK OLMAK, KUSURLA GÜÇLENMEK
Yazarlar

MÜKEMMEL DEĞİL; GERÇEK OLMAK, KUSURLA GÜÇLENMEK

Bihter Merey
Yazar Bihter Merey
23 Mayıs 2025
Yazarlar
649 görüntüleme

‘Mükemmel olmak’ nasıl da insanın arzularının odağındadır. Yaşamın her alanında, perfomansımızın, ilişkilerimizin, görüntümüzün, tavrımızın, tarzımızın ve daha nicesinin mükemmel olmasını isteriz. Mükemmeli ararız ancak aslında gerçek şudur ki, mükemmel diye bir şey de yoktur. Her iyinin bir üstü, daha fazlası vardır. En iyiyi başarmak isteriz, onaylanmak, takdir görmek isteriz; görülmek, duyulmak temel ihtiyaçlarımızdandır. Bu arzusu insanın, sürekli hatadan kaçınmasına, başarısızlıklardan olabildiğince uzak kalma gayreti içine düşmesine neden olur. Daimi kontrol ve steril bir olumluluk ararken buluruz kendimizi. Daha iyi olma mücadelesi kuşkusuz anlamlıdır, disiplinli, özenli olmak kıymetlidir; ancak dikkat edilmesi gereken nokta şudur ki, sadece doğru doz ve beklentideyse.

Mükemmel olma yolculuğunda;  kendimizden beklentililiğimizde, kontrol davranışlarımızda, hatadan kaçınma gayretimizde doz aşımına düşersek, hatalar ölümcül gözükür gözümüze. Eksik ya da kusurlu olmayı veya eleştiri almayı, onaylanmamayı tehdit olarak algılamaya başlarız. Sinir sistemimiz sürekli savaş modunda kalır, daimi tetiktelik hali içerisinde takılırız. Yaşamın doğasıyla savaş veririz aslında bu beklentiyle. Toleransımız azalır, dikkatimiz dağılır ve arzu ettiğimiz sonuçlardan uzaklaşabiliriz tam da bu yüzden. Daha iyisini yapmak isterken, sıradanı dahi yapamaz hale gelebiliriz. 

Oysa yaşamın ilk yıllarını hatırlayın, küçücük bir çocukken, yürümeyi öğrenirken defalarca düştük kalktık, ta ki adımlarımıza ulaşıncaya kadar ve hiçbir düşme bizi yürümeyi öğrenmekten, ayağa kalkmaktan vazgeçirmedi. Paniklemedik, devam ettik; düşmelerimiz üzerine düşünmedik, sadece yaşadık. Şimdi ise yaşamaktan öte yaşadıklarımız üzerine düşünüyor, her biri üzerine nice anlamlar yüklüyoruz. Aslında o çocuk, o parça hala bizimle, ancak beklentilerimiz, öğrendiklerimiz, inandığımız gereklilikler şimdiki her yeni deneyimin ilk adımında o çocuğa ‘ilk denemende yürümelisin ve yürüyüşün ses getirmeli’ der oldu. Bir çocuğa yaşam yolunda böyle söylendiğini düşünsenize; korkar, çekinir, kaçınır, kaygılanır, ne yapacağını bilemez. Yani yetişkin yaşamında yaşadığımızın aynısı olur, performans kaygısı yaşar, hatadan korkar, kontrole, önlemlere sarılır, hatta çoğu deneyimden, riskten kaçınırız.

Oysa mükemmellik kusurların kabulünden, hataları kucaklayabilme, altta kalmaya dayanabilme gücümüzden gelir. Yaşam anlamlandırışımızdır. Hatayı, geri kalışı, eksiği, eleştiriyi; yıkım mı, deneyim mi, yolculuğun olağan parçası mı olarak adlandırdığımız, onun etkisini belirler. Günün sonunda hatayı asıl hata yapan, deneyimimizi nasıl tanımladığımızdır.

Yüksek beklentilerimiz, acımasız standartlarımız bizi baskı altında tutar. Aşırı kontrol, aksine kontrol kaybına neden olur. Eksiksiz ve kusursuz olma çabamızla, insan halimiz arasındaki uçurum ne denli fazla olursa, kendimizi o kadar yetersiz hissederiz. Konu kapasitemiz değil, gerçekdışı sterillikteki beklentilerimizdir. Mükemmeliyetçi beklentileri olan insanların dikkati sahip olduklarında değil, eksik olanlarda, mükemmel tanımlarıyla kendi aralarında gördükleri ‘boşluktadır’ daima. Ve ne yazık ki mükemmel de bir yanılsamadır aslında, çünkü ucu daimi açık bir yoldur. Elinde olanlara ya da başardıklarına odaklanmayan kişi dikkatini eksik parçalara verdikçe ve ‘daha’ için çabaladıkça; kendini, başardıklarını, olduğu basamağı unutmaya, kendini olduğundan da daha aşağıda hissetmeye; ve bu hissettiğine de ne yazık ki inanmaya başlar. Bu durum düşündüğünden de çok çabalaması gerektiğini inancına evrilir ve kişi alması gerektiğine inandığı yolun yoğun yükü altında ezilir. Ya aşırı çabadan tükenmişlik ortaya çıkar, ya kaygı problemleri ya da erteleme, kaçınma.

Yaşamda kendini takdir etmeyi bilmeyeni, takdir etmezler. Kendini görmeyeni görmezler. İçsel takdiri koşullara bağlamak kişinin kendini yok saymasıdır. Sadece bir şeyleri başarmak, belirli standartları yakalamak değerli olduğumuz anlamına gelmez. İnsan olduğu haliyle değerlidir. Sadece ortaya çıkardığımız sonuçlar değil, tüm bunları yaparken ki süreçlerde neler yaşadığımızı, nasıl hissettiğimizi, kim olduğumuzu fark edebilmek çok önemlidir. Kendi alanımızı, deneyimleyen parçamızı, var oluşumuzu görebilmek, yaşam yolculuğunda daha dirayetli ilerleyebilmemizi sağlar. Yaptıklarımızı, ortaya çıkardıklarımızı, performans sonuçlarımızı; kişiselliğimizden, benliğimizden ayırabilmek gerekir. Yaptıklarımız ayrı, kendi biricikliğimiz ayrıdır ve hep değerlidir. Hataların, başarısızlıkların, eleştirinin, yani kusursuz olmamanın, kusurların yaşamın doğal parçası; insan olmanın getirisi olduğunu fark eden kişi kendine nazik ve şefkatli yaklaşmış olur. Olumsuzluklar karşısında yıkılıp çabalamaktan vazgeçmektense; tüm bunların inişiyle çıkışıyla yaşamın, yolun bir parçası olduğunu bilmek ve olanı olduğu gibi kabul ederek devam edebilme becerisi geliştirmek hem içsel hem dışsal dengeyi korumayı ve olumlu sonuçlar elde edebilmeyi sağlar.  Ve beraberinde bu esneklik, kişinin olumsuzlukları tehdit olarak algılamamasından dolayı, sinir sisteminin güvende kalmasına; böylece de performans kalitesini korumasına hatta yükseltmesine yardımcı olur.

Başarının en anlamlı anahtarlarından biri de süreklilik ve sürdürülebilirliktir, yani istikrar. Hatalar yola daha iyi devam edebilmek içindir. Sonuçlar kadar, sonuca onu götüren süreçlerin de hassasiyetlerine dikkatimizi vermek bizi korur, psikolojik dayanıklılığımızı geliştirir. Kendini zorlayarak, ihtiyaçlarını ihmal ederek, aşırı kontrol ve beklentide kalıp kendini beslemeyerek çabalayanlar  ise, kısa vadede olumlu sonuçlar elde edebilir ancak uzun vadede tükenmişlik, yıpranma, tatminsizlik, boşluk duygularıyla mücadele verirken bulur kendini. Başarıya giden yolda devamlılığı sağlayabilmek için ileriyi, hedefleri düşünmek kadar; dikkati, şimdi ve burada olanlarda tutabilmek, kısa vadeli ve insani gereklilikleri de göz önünde bulundurabilmek gerekir.  Hayatın her koşuluna ve kendi insan halimize alan açabilmek, esnek olabilmemizi sağlar. Steril başarı bekleyen ve kontrole odaklanan kişiler ise aksine çok daha kırılgan, tükenmişliğe yatkın hale gelir. Anlamlı performanslar ortaya çıkarsa da tatminsizlik, yetersizlik ve yaşam doyumundan uzaklaşma ortaya çıkar. Sebebi kişinin herşeyi düşünürken kendini unutmasıdır. Bu sebeple, başarı, kişinin çabası gayreti kadar, bir yanına kendini, bir yanına yaşamın zorlayıcı durumlarını alarak, beraber yürüyebilme becerisi geliştirmesiyle inşa edilir.

Şaşırtıcı gelebilir ama özgüven, aslında eksikliği kabulden gelir; başarıysa hatalara alan açabilmekten. İşlerin yolunda gitmemesi de işlerin yolunda gitmesi demektir çünkü iyi kadar kötü de hayata dairdir. Gerçekçi olmaktır bu. Ve ancak gerçek olan bizi doğru yere götürür. Bu sebeple ‘yeterince iyi’ kavramını hayata katmak, çabalamak kadar kendine de alan açmak ve bunların arasındaki dengeyi sağlamak; kısacası yaşamı bir bütün olarak kabul edebilmek hayat yolculuğunda gerçekçi ve tatminkar bir seyirde olmamızı sağlar. Ve aslında, hayatta önemli olan, bizde asıl iz bırakan, varış noktası değil, yolun kendisi ve yolculuğun nasıl geçtiğidir. 

HALLEDERİZ
LONGEVİTYDE UYKUNUN ÖNEMİ
PERİ MASALLARINDAKİ MANTAR: AMANİTA MUSCARİA
İnstagram Eczacılığı ve Carbon Health
GUMMY VİTAMİNLERİN ARDINDAKİ BİLİM: BİYOYARARLANIM VE İNOVASYON BÜYÜME POTANSİYELİ OLAN GUMMY PAZARINA BAKIŞ
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Whatsapp Whatsapp LinkedIn Eposta Linki kopyala Yazdırın
Önceki yazı T.C. Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü ile TEB arasında 2025 Yılı Protokolü İmzalandı 
Sonraki yazı KEDRION BIOPHARMA’DA 2024: GÜÇLÜ ADIMLAR, YENİ BİR YÜZ
Yorum yapılmamış Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yeni eklenen haberler

2025 Yılı Ağustos Ayı Katılım Payı Ödemeleri Hakkında Duyuru Yayımlandı
Haberler
29 Eylül 2025
7. TAKVİYE EDİCİ GIDA ÇALIŞTAYI: TÜRK SEKTÖRÜ KÜRESEL PAZARDA GÜÇLENİYOR
Haberler
29 Eylül 2025
ECZACILIK REGÜLASYONLARI YENİDEN DÜZENLENMELİDİR
Yazarlar
29 Eylül 2025
ARBUTİN
Yazarlar
28 Eylül 2025
TAKVİYE 5.0: YAPAY ZEKA VE HÜCRESEL TARIMIN KESİŞİMİ
Yazarlar
27 Eylül 2025

Eczacı Dergisi Kurumsal

İmtiyaz Sahibi: Meral Günay Öztürk
Yayıncı Kuruluş: Novi Medya Merkezi İletişim ve Yayıncılık A.Ş.
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Çetin Öztürk
Grafik Tasarım: Filiz Erdem
Editör: Songül Türe
Pazarlama Yönetmeni: Kübra Yeşildirek
Dijital Pazarlama Yönetmeni: Tuğba Taylan
Muhabir: Kemal Genç

Ad imageAd image

Gizlilik ve Çerez Politikası | KVKK Aydınlatma Metni | Kullanıcı Sözleşmesi

İletişim Bilgileri

A: Eski Büyükdere Caddesi
Maslak İş Merkezi No:37 Kat: 5
Maslak/İstanbul
T: (0212) 256 67 67
F: (0212) 256 34 33
E: eczaci@eczacidergisi.com

Eczacı DergisiEczacı Dergisi
Takip edin
© 2024 Eczacı Dergisi - Web sayfalarında yer alan tüm bilgi, döküman, fotoğraf, video, görüntü, metin, vb. herhangi bir içerik izin alınmadan kullanılamaz. Tüm hakları saklıdır.
adbanner
Hoşgeldiniz

Hesabınıza giriş yapın

Username or Email Address
Password

Şifre hatırlatma