Bursa Eczacı Odası Başkanı Ecz. Okan Şahin, Gıda Takviyesi kavramının ortadan kaldırılarak yerine Reçetesiz İlaç kavramının yalnızca eczanelerden satılacak şekilde oluşturulması gerektiğini vurgulayarak, mesleğin üç ana problemi olduğunu belirtti. Başkan Şahin, sorularımızı cevaplayarak, sorunlarla ilgili çözüm önerilerini de dile getirdi.
*Sayın Şahin, bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Mesleki geçmişiniz ve sosyal faaliyetleriniz nelerdir?
2005 Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezunuyum. Meslek yaşantıma 2005 yılında Yenişehir/Bursa’da açmış olduğum Yenişehir Eczanesi ile başladım. 2006-2007 yılları arasında askerliğimi Kocaeli Gölcük Donanması’nda Asteğmen olarak yaptım. 2009 yılında eczanemi Nilüfer ilçesine Fethiye Sağlık Eczanesi adı altında taşıdım ve o zamandan beri aynı yerde hizmet vermeye devam ediyoruz. Eczacı odası geçmişim de bu nakil sonrası aslında başladı. Önce bölge temsilciği ardından 2009-2011 yılları arasında Yönetim Kurulu yedek üyeliği, 2011-2017 yılları arasında Genel Sekreterlik ve 2017 yılından bu yana da Başkanlık görevimi sürdürmekteyim. *7. Bölge Bursa Eczacı Odası’nın meslektaşlarınızın yaşadığı sı- kıntılar nelerdir? Oda olarak bu sorunların giderilmesi için ne gibi çalışmalarda bulundunuz?
* Bölgenize özel sorunlarınız nelerdir? TEB’den gereken desteği görüyor musunuz? Beklentileriniz nelerdir?
Meslektaşlarımızın yaşadığı tüm sıkıntılar anlatmaya kalksak sanırım dergi yetmez. Bugün mesleğimizde yaşanan sıkıntılara baktığımız zaman meslektaşlarımızın sıkıntılarının büyük çoğunluğu bölgesel değil ulusal bazda. Bölgemize özel bir durum çok şükür yaşamadık.
Covid döneminden bahsedersek de biz Bursa Eczacı Odası olarak o dönemde meslektaşlarımıza yaklaşık 700.000 TL’lik bir kaynak aktardık. TEB’in ise 1350 üyeli odamıza desteği yalnızca 100.000 TL idi. En azından bizim yaptığımız desteğin
yarısı kadarını keşke yapsalardı.
*Bursa Eczacı Odası olarak katıldığınız sosyal sorumluluk projeleri faaliyetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Bu dönemde özellikle herkesin eve kapanması sonrası maalesef Kadına Şiddet’in artması karşısında Türkiye’de belki ilk kez Mor Salkım Kadın Dayanışma Derneği ile ŞİDDETE MASKE OLMA kampanyası düzenledik. Osmanlı Bursa’sında Eczacılık konulu bir derleme hazırladık. İlimizde Ecacılık Fakültesi olmamasına karşın Eczacılık Öğrencileri Komsiyonumuzu kurduk. Aşılar ile ilgili sürekli halkımızı bilgilendirici çalışmalar yürüttük. Bursa Sağlık Meslek odaları olarak hep beraber halkımızı bilgilendirici paneller düzenledik.
Kaz Dağlarına Dokunma Kampanyasına destek verdik.
*Serbest Eczacı’nın mesleki geleceği açısından, eczanelerin klinik eczane olma konusundaki görüşlerinizi ve bu konuda ki TEB’in Rehber Eczanem pilot çalışmaları hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Ülkemizdeki Eczacılık sisteminin maalesef bazı eksiklikleri var. Bugün bir çok meslektaşım sahip oldukları bilgi ve birikimlerini yete- rince vatandaşımıza aktaramamakta. Eczacının işi SGK’nın ilacı ödeyip ödemeyeceği olmamalı. Vatandaşı sorgulayarak diğer hastalıklarını
ve kullandığı ilaçları öğrenmeli. Sonrasında da reçeteye yazılan ilaçların kullanımları konusunda doğru danışmanlık hizmetini vermektir. Ancak bugün bir çok meslektaşım
maalesef eczanesinde hastaya bu zamanı ayıramamaktadır. Serbest Eczacılığı lojistikçi olmaktan çıkarıp verdiğimiz danışmanlık hizmetinden asıl para kazanmayı sağlayan bir sistem haline getirilmelidir. Burada da başlangıç olarak TEB’in yürüttüğü Rehber Eczanem programı aslında bunun için önemli bir başlangıçtı.
*Nüfusa göre yeterli sayıda bulunan eczanelerin yanı sıra, 50’nin üzerindeki eczacılık fakültesi mezun olan eczacılar hakkında ne düşünüyorsunuz? Yardımcı Eczacılık bir çıkış yolu mudur?
Eczacılık Fakülte sayıları en son 58’i buldu. Bu yılın öğrenci alım toplam kontenjanı 3.500 öğrenci. Tüm Türkiye’deki eczane açmak için ilçelerimizdeki kontenjanların hepsinin yıl sonuna kadar dolması bekleniyor. Sonrasında nüfus büyümesi kaynaklı açılacak kontenjan yılda yalnızca 300. Yaklaşık 200 eczane de yılda devir olsa anca toplamda 500 eczanelik yer açılıyor. Geriye kalıyor yılda 3.000 yeni mezun meslektaş. Bu genç arkadaşlarımız ne yapacak. Sıkıntılı bir süreç maalesef. Yardımcı Eczacılık bana göre doğru bir uygulamadır. Ancak eksiklikleri vardır. Burada oluşan mali yükün yalnızca serbest eczane sahibi meslektaşlarımıza değil, devletin bu yükü üstlenmesi gerekir diye düşünüyorum. Böylelikle hem yeni mezun meslektaşlarımız daha rahat eczane bulur, hem de serbest eczanelerimizdeki artan eczacı sayısı ile verdiğimiz hizmet de daha kaliteli olur düşüncesindeyim.
*Sizce mesleğin en önemli sorunu nedir? Çözüm önerileriniz nelerdir?
Bugün mesleğin 3 tane majör problemi var.
1) İlaç Fiyat Karanamesindeki 2004 yılında duyurulan baremlerin hala güncellenmemiş olması ve baremlerdeki karlılık oranlarının düşüklüğü.
2) Gıda Takviyesi adı altında satılmaya çalışılan ürünlerin Gıda Tarım Hayvancılık Bakanlığı’ndan ruhsatlandırılarak eczane dışında satışının yasallaştırılması.
3) Artan Eczacılık Fakülteleri sonrası oluşan yüksek mezun sayısı. İlaç Fiyat kararnamesi ile bir çok çalışma yaptık; Baremlerin Euro kuru bazında ne olması gerektiği, asgari ücret bazında ne olması gerektiği ve ilaç fiyatlarını belirleyen Euro ilaç kuru. Bur da en düşük hali ile baremlerin en az 3 katına çıkması gerektiği sonucu çıkıyor.
Gıda Takviyesi kavramının ortadan kaldırılarak yerine Reçetesiz İlaç kavramının yalnızca eczanelerden satılacak şekilde oluşturulması ve tüm bu ürünlerin Sağlık Bakanlığından ruhsatlı, karekodlu, eczane dışında ve internette satışının yasak olduğu bir yasal düzenleme yapılmalı. Artan eczacılık fakültelerine baktığımız zaman bir çok fakültemizin maalesef eğitmen kadrolarında eksikler olduğunu görüyoruz. Mezun sayısının azaltılması, Eczacılık
Fakültesi mezunu eğitmen sayımızın arttırılması, Fakültelerimizde daha fazla bilimsel araştırmaların önceliklendirilmesi, serbest eczane sahibi meslektaşlarımızın belirli aralıklar
ile hatırlatıcı eğitimler düzenlenmesi.
*Covid – 19 için geliştirilen aşının güvenirliliği, yan etkileri nelerdir?
Virüsün mutasyona uğramasının sonuçları hakkında ne düşünüyorsunuz? Aşı gereken korumayı sağlayabilecek mi?
Ben aşıya güveniyorum. Aşılar ilk ülkemize gelir gelmez 2 doz Sinovac aşımı oldum. Üzerine 3. Doz olarak Biontech oldum. Yan etkileri ise aşı teknolojilerine baktığımızda Sinovac
aşısının mutasyona uğrayan virüse karşı etkisinin azaldığını görüyoruz. Ancak Biontech için mutasyona rağmen iyi oranda etkinliğinin hala devam ettiğini görüyoruz. Sinovac için mutasyona uygun yeni versiyon aşı üzerinde çalışmalar son aşamada ve yakın zamanda üretim ve sevkiyatının başlamasını bekliyoruz.
Biontech için de bu yıl sonuna doğru etkinliğini arttıracak yeni versiyonunun duyurulmasın bekliyoruz. Aslına bakarsanız biz aşılar ile vakit kazanmak peşindeyiz. Yurtdışında yapılan ve son aşamaya gelen çalışmalara baktığımızda 2022 Mart’tan sonra virüsü direk öldürecek ilaçların da duyurulmasını bekliyorum.
*Aşı karşıtlığı ile ilgili, bilimsel bir yanı var mıdır? Sizce Covid-19 Korona virüsü ile ilgili farklı bir mücadele yöntemi var mı?
Aşı karşıtlarına yönelik ne gibi ikna yöntemleri uygulanmalı? Aşı karşıtlığının hiçbir bilimsel yanı yoktur. Maalesef bazen bir bilgi kirliliği yaratılıyor. Birileri yapılan bazı çalışmaların tamamını değil de bir kısmını alarak kendi teorilerini desteklemeye çalışıyorlar. Covid-19’a
karşı verilen mücadelede en önemli yöntem şu anda korunma aslında. Bu da Maske ve Mesafe ile sağlanabilir. Türk Yoğun Bakım Derneği’nin Türkiye çapındaki üyelerinin çalıştıkları yoğun bakımlardan gönderdikleri veriler şunlar; Buna göre, yoğun bakımlardaki
aşısız hasta oranı yüzde 51.4, iki doz Sinovac aşısı yaptıranların oranı ise yüzde 39.4 olarak belirlendi. Üç doz Sinovac ile aşılananların oranı yüzde 1.9, iki doz Sinovac ve bir doz BioNTech ile aşılananlar yüzde 1.1, tek doz Sinovac yüzde 3.4, tek doz BioNTech ise yüzde 2.3 olarak belirlendi. İki doz BioNTech ile aşılananların oranı yüzde 0.5 olarak
belirlendi. Aşısız hastalar ve eksik aşılı olanları topladığımızda yüzde 80’i geçtiğini görüyoruz. Kısaca aşının koruduğunu ve aşısızların maalesef yoğun bakımlarda oranlarının çok yüksek olduğunu bu çalışmadan da görebiliriz. Tüm bunlara rağmen vatandaşlarımız aşı olmamakta diretirler ise de devletimizin aşı olan vatandaşlarının haklarını da koruyacak
farklı önlemler alması gerektiğini düşünüyorum.
*Bursa Eczacı Odası olarak, yangın ve sel felaketinden etkilenen bölgelere yardımlarda bulunduğunuzu sosyal medyadan takip ettik. Biraz daha detaylı bilgi alabilir miyiz? Ne tür destek ve yardımlarda bulundunuz?
Yangın felaketinin yaşandığı bölgelerimize TEMA Vakfı aracılığıyla meslektaşlarımız adına fidan bağışında bulunduk. Sel felaketinden etkilenen bölgelerimiz için de meslektaşlarımız ile beraber bizlere bildirilen eksik malzeme ve ihtiyaç listelerinin teminini sağladık.
*Birlikte Değişim Grubu olarak hedefleriniz nelerdir?
İlk önceliğimiz TEB’deki en önemli eksik olarak gördüğümüz ben merkezli yönetim anlayışının değiştirerek biz merkezli bir yönetim anlayaşını benimsemek. Ardından meslek örgütlerinden uzaklaşmış olan meslektaşlarımızın tekrardan örgütüne güvenerek örgütün yanında duran hale getirmek. Merkez Heyetinde önceliğin her zaman üyelerimizin sorunları olduğu bir anlayışı tesis etmek. Eczacının ekonomik sorunlarını gidererek mesleki hizmet kalitesinin arttırılması ve mesleki itibarın arttırılması. Yapısal ve yasal sıkıntıların Kamu
ile birlikte masaya yatırılarak meslektaşlarımızın çıkarları doğrultusunda düzenlemeler hazırlanmasına çalışmak. Her zaman savunduğumuz Tedavi edici anlayış yerine Önleyici bir sağlık sisteminin kurulması ve bunun yasal statülerinde eczacıların yerinin net olarak tespit edilmesi. Ülkemizin Eczacı ihtiyacının doğru tespit edilmesi ve ileride mezun olacak meslektaşlarımızın işgücü olarak nerelerde ne şekilde çalışacağı ile ilgili aktif rol almak.