Türkiye’de eczacı kooperatifleri denildiğinde akla gelen ilk isimlerden olan Güney Ecza Kooperatifi Yönetim Kurulu Başkanı Ecz. Tarkan Bir dergimizin sorularını yanıtladı. Bir ile ecazcılığın sorunlarını ve kooperatifçiliği detaylarıyla konuştuk.
Tarkan Bey uzun zamandır Güney Ecza Kooperatifi Başkanlığı görevini başarıyla
sürdürmektesiniz. Kooperatifçilik diğer mesleklerin yanında eczacılık mesleğinde
önemli bir yer tutuyor. Bunun sebebi ile ilgili düşüncelerinizi, niye kooperatifçiliğin eczacılık için bu kadar önemli olduğunu tarihsel gelişimi ile birlikte açıklayabilir misiniz?
Kooperatifler 1970’li yılların sonunda ilaç tedariğindeki sıkıntılardan dolayı 15-20 meslektaşımızın bir araya gelmesiyle kurulmuştur, kısa sürede bu sayı meslektaşlarımızın katılımıyla binli rakamların üzerine çıkmıştır ve tedarikteki sıkıntılar büyük ölçüde giderilmiştir. Tedariğin dışında kooperatifler serbest eczacılık yapan meslektaşlarımız için bir denge unsurdur. Ecza kooperatifleri tedarik ve dağıtımda tekelleşmeyi önlediği gibi rekabetin belirleyicisi olup bu rekabetin eczane lehine olmasını sağlamaktadır. Kooperatif üyesi olsun olmasın her eczane kooperatifin varlığı sayesinde rekabetten olumlu etkilenir. Sanayiden alınan mal fazlalarının, ıskontoların eczacılara birebir yansıtılması üç kooperatifimizin gücü sayesindedir. Yıllar boyunca kooperatifler enflasyonist ortamda sürşarj (2-3 eski fiyat ürün vererek) uygulamayarak, günümüz koşullarında ortalama 90 günde çek alınmasını sağlayarak, risturn kâr payı dağıtarak ve zam dönemi son saate kadar ilaç akışını sağlayarak ortaklarına ciddi kaynak aktarmaktadırlar.
Aynı zamanda TEKB Yönetim Kurulu Üyesi ’siniz. TEKB ’nin tüm ecza kooperatiflerini birleştiren yapısının ortaya çıkardığı sinerji sizce yeterince kullanılabiliyor mu? Bu sinerjiyi ortaya çıkarmak için neler yapılmalı, önerilerinizi alabilir miyiz?
Kooperatiflerin bir araya gelmesinin faydalarını temel olarak ikiye ayırmak mümkün; bir
tanesi birlikte oluşan satınalma gücü. Diğeri ise bir iş veya hizmeti üretirken hem daha az
kaynak kullanmak hem de ortaya daha nitelikli ürün çıkarabilme becerisi. Buralarda hızlı
hareket etmek ve hayata geçirmek adına TEKB Yönetimimizi üç kooperatif başkanımızdan
oluşturduk. Bu sayede daha hızlı kararlar alıyoruz.
Biraz açmam gerekir ise ortak satınalma gücü, kooperatiflerimiz veya ortaklarımız adına alıp sattığımız ürünlerden tutun faaliyet yürütürken bizim veya ortaklarımızın ihtiyaç duyduğu ürün ve hizmetlerin olabilen en uygun maliyetle ve istenen kalitede olmasını sağlıyor. Bununla ilgili örnekler; özellikle ilaç dışı ürünler konusunda yürüttüğümüz ortak çalışmayı söyleyebilirim. Birlikte hareket ederek eczacımıza daha uygun şartlarda ilaç dışı ürün tedarik etme imkanı sunuyoruz. Diğer bir örnek ise eczanelerimize sunduğumuz online eğitimler. Ayrı ayrı kaynaklar tüketmek yerine çalışmaları ortak yürüterek ilgili eğitimleri daha uygun şartlarda sunma imkanına sahip oluyoruz. Birlikte iş/ürün/hizmet üretme konusu ise aslında bir kooperatifte bir konuda belirli sayıda uzman varken diğer kooperatiflerdeki aynı konudaki uzmanlarla bir araya gelerek daha hızlı/etkin/nitelikli hizmeti çok daha verimli şekilde her kooperatif için üretebilme konusu. Örneğin Türkiye’de tüketilen ilacın yaklaşık 4 te birinin operasyonunu yürüten kooperatifler olarak ortak bir ERP platformu kullanıyoruz (SAP). Bu platformu ortak yapmanın sağladığı çok ciddi bir verimlilikten yararlanıyoruz. Bunun dışında ortaklarımız için örneğin daha uygun şartlarda akaryakıt tedariği yapabilmeleri için bazı akaryakıt şirketleri ile özel anlaşmalar yapmak gibi faydalar da üretiyoruz.
Eczacılık mesleğinin ekonomik örgütlülüğünü destekleyen kooperatifçiliğin Türkiye genelindeki eczacıları yaygınlaştırılması için neler yapılmalı? Bir eczane eczacısı olarak sizin de çok yakından bildiğiniz eczacıların kooperatiflerden beklentileri nelerdir? Kooperatifler sadece birer ecza deposu mudur?
Kooperatifler birliğinin önümüzdeki 5 yıllık planlamasında tüm Türkiye’de kooperatifçilik
hizmeti almayan il kalmamasıyla ilgili bir stratejisi var. Bu anlamda pazarın %95’ine
yakın bir alana ulaşabilir hale gelmiş durumdayız. Bu konuyla ilgili son yıllarda önemli mesafe kat ettiğimizi söyleyebiliriz, kooperatiflerin olmadığı birçok ile BEK, GEK ve İSKOOP olarak hizmet vermeye başladık. Eczacılarımızın kooperatiflerden beklentilerine gelince; öncelikle güven, ilaç ve ilaç dışı ürün çeşitliliğinin çoğunu kooperatiflerde bulabilmek, özellikle zam dönemlerinde ilaca erişebilmek ve maksimum kazanç elde etmek. (Kooperatifler, hizmet kalitesi, ıskonto ve risturn ödemeleri ile bu beklentileri büyük
ölçüde karşılamaktadırlar.)
Kooperatifleri ecza deposundan ayıran özellik; Eczacı odaları eczacıların siyasi örgütüdür,
kooperatifler ise ekonomik örgütüdür. Ecza Depoculuğu kooperatiflerin hizmetlerinden
sadece bir tanesidir. Bunun yanında eczacılık fakülteleri ile iş birliği içerisinde olup eczacılık
fakültesi öğrencilerinin gelişimi ile ilgili maddi ve manevi destek sunmaktadırlar.
Eczacı odalarımızla da sinerji içerisinde mesleki konularda yakın temas halindeyiz,
meslektaşlarımızı ilgilendiren her konuda TEB ve Eczacı Odalarımızla birlikte hareket etmekteyiz. Ayrıca Eczacılık Fakültelerimizin staj imkânı ile ilgili ilaç sanayisiyle çalışmalar yapmaktayız ve bunun sonuçlarını önümüzdeki dönemlerde hayata geçirmeyi planlıyoruz.
Kooperatiflerimizin sahibi üye olan eczacılarımızdır. Her üye eczacı eşit haklara sahiptir. Bizi ecza depolarından ayıran önemli farklardan biri de budur. Bu sayede dayanma değil dayanışma olgusu ile hareket edebilmekteyiz.
Türk Lirası’nın değer kaybı ve ilaç fiyatlarının TL bazında yükselmesi ve sonucunda da ilaçta eczacı karının reel olarak düşmesi şu an eczacının en önemli sorunlarından biri. Yeni ilaç fiyat kararnamesi ile bunun düzeleceğini düşünüyoruz ancak yine de eczacının son 20 yılda ilaçtaki karlılığının düşüşü konusunda neler söyleyebilirsiniz? Buna önlem olarak yapılan reçete başına ödemeler, yeterli geliyor mu? Revize edilmeli mi? Başka alternatif kalıcı bir öneriniz olabilir mi? Eczacının meslek hakkı alabilmesi için sizce neler yapılması gerekir? Eczacı, birlik, kooperatifler ve kamu sizce neler yapmalı?
Meslek hakkı ile ilgili şunu söyleyebiliriz, madem Avrupa Birliğine girmek istiyoruz o zaman eczanelerimizi de AB standartlarına uygun hale getirmeliyiz. Özellikle son 10 yılda eczacı karı ciddi kayıplar yaşadı. Ticari ıskontolar gitti (20’den sonra 10 vardı, 7’ye düştü, 4’e düştü ve en sonunda kaldırıldı), Mal Fazlası ıskontoları %15’lerden şu an %5’ler seviyesine geriledi. 4.-5. kademe ürünlerin satış içindeki payı %50’ye dayandı, dolayısıyla eczacı karı 20’lerden %16-17’ler seviyesine geldi. Çözüm öneriniz ne derseniz; Öncelikle örgütler olarak 5 yıllık bir plan ortaya koymalıyız, İlk önce İFK ’da mümkün olan en iyi düzeltmeyi yaptırmalıyız ve her yıl zamla birlikte otomatik olarak güncellenmeli. Meslek hakkımız olan reçete başı alınan ücretleri daha makul seviyeye getirmeliyiz, AB ülkelerine baktığımızda 3 Avrodan-11 Avroya kadar meslek hakkı ücreti alınmaktadır. 4.-5. kademe ürünlerin kar oranlarını 4’er puan arttırmalıyız. Devlete yapılan ıskonto çok anlamsız, hızlıca sıfırlanmalıdır. Bunların yanında birinci basamak sağlık sunucusu olarak yurt dışında
olduğu gibi tansiyon ve şeker ölçümünden, aşı ve iğne uygulamasından ilave ücretler
almalıyız. Bütün bu saydıklarımı bir planlamayla yıllar içerisinde tek tek hayata geçirmeliyiz.
Mesleğin globalde 20 yıl sonraki geleceğini nasıl görüyorsunuz? Türkiye’de 20 yıl sonra mesleki açıdan eczacılık nerede olacaktır? Sizce en önemli sorun ve çözüm
önerileriniz nelerdir?
20 yıl sonrası için mesleğimizi çok zor bir dönem bekliyor. O yüzden yukarıda saydığımız önerileri hızlıca hayata geçirmeliyiz. Bunun yanında Eczacılık Fakülteleri’nin açılmasını
önleyip, var olanlara da öğrenci sınırlaması getirmeliyiz. Çünkü en büyük sorunlarımızdan
biri de istihdam. Bununla ilgili devletin 30 yatak ve üstü hastanelerde Eczacı çalıştırılması
halk sağlığı açısından çok önemlidir diye düşünüyorum, böyle bir uygulamaya geçilirse
ciddi istihdam alanı oluşur. Klinik eczacılık alanı geliştirilerek kapsamı genişletilmeli,
eğitim ile desteklenerek hastanelerin klinik birimlerinde eczacı istihdamı sağlanmalıdır.
Eczanelerde eczacı çalıştırılması Devlet tarafından desteklenmeli çünkü eczanelerimizde kalifiye teknisyen bulmakta zorluklar yaşıyoruz. En önemli alanlarından biri de ilaç sanayimiz, şu an Eczacı istihdamı %1’lerde, oysa ki meslektaşlarımız Ar-ge, satış, pazarlama, üretim, satın alma gibi ilaç sanayinin tüm departmanlarında çalışabilecek
eğitim süreçlerinden geçiyorlar. En büyük eksiğimiz staj olanağı ve stajda başarılı olan
öğrencilerimizin daha sonra istihdam edilmesi. Kooperatifler Birliği olarak ilaç sanayimizle bu konularla ilgili çalışmalarda önemli mesafe kat ettik. İlaç sanayisinin değerli yöneticilerine eczacılarımızın artık eczane açmakta zorlandıklarını bu yüzden de uygulamaya
giren 6197 sayılı eczacılık yasasıyla beraber mezun eczacılarımızın eczane açmalarının
çok zorlaştığını ve ilaç sanayisinin her alanında çalışmaya hazır olduklarını anlattık. Önümüzdeki yıllarda sonuçlarını alacağız diye düşünüyorum.