Geleneksel Türk tiyatrosunda tuluat ve orta oyunu çok önemli bir yer tutmaktadır. II. Meşrutiyetin ilanından sonra batılı tiyatro sisteminde Osmanlı’ya gelmesiyle tuluat ve orta oyunu seyircisini büyük oranda kaybetmiştir. Günümüzde bu oyun tipleri farklı bir forma geçmiştir.
Tuluat ve orta oyununu bir arada sergileyen sanatçı Kel Hasan Efendi (1874-1925?) “Komik-i şehir” (meşhur komik) unvanıyla tanınmıştır. Geleneksel Türk tiyatrosunun son temsilcisi olarak sayılan İsmail Dümbüllü (1897-1973), Kel Hasan Efendi’nin son öğrencisidir.
Kel Hasan Efendi, vefatından önce tuluat ve orta oyunun simgeleri olan fes ve kavuğunu öğrencisi İsmail Dümbüllü’ye devretmiştir. İsmail Dümbüllü de ustasından aldığı fes ve kavuğu Münir Özkul’a (1925-2018) devrederek geleneğini sürdürmüştür. 1920’li yılların başında başlatılan bu kavuk devretme geleneği hala devam etmektedir.
Kel Hasan Efendi’nin kavuğu, tuluat, orta oyunu bunların eczacılık tarihiyle ne ilgisi var diye düşünebilirsiniz?
Tarihin kavuğu devredildi!
Malumunuz olduğunu gibi Mert Sandalcı’nın yayınladığı Belgelerle Türk Eczacılık Tarihi isimli 9 ciltlik bir külliyatı bulunmakta. On yıldan fazladır kendisiyle müşerref olduğumuzdan çalışma sistemine ziyadesiyle hâkimim. Mert Abi eczacılık koleksiyonu yapmaya başladıktan sonra bilgisayarda oluşturduğu programı zaman içerisinde
genişlemiş, kitapları yayınlarken tüm bilgileri kullanmış ve kitaplarına aktarmıştı.
9 cildin yayınlanmasından sonra programını geliştirmeye devam etmişti. Yeni bulunan tüm veriler programa yazılıyordu. Kendim yeni şeyler bulduğumda Mert Abiyi arar,
bilgiyi ilgili dosyaya yazdırırdı. Velhasıl Mert Sandalcı’nın 9 ciltlik eseri ortada ama bilgisayardaki program çok daha günceldir.
Program ne derece büyük bir emek olduğunu göstermek için kıyaslaması şu şekilde olabilir; yaş olarak benden daha büyük !!!
Programın ne derece zengin olduğunu göstermek için de ölçümüz şu olabilir; tam olarak 14.268 adet maddeden oluşuyor.
Harikulade zengin bir envanter anlayacağınız.
Yıllardır kitaplarda bir şey bulamadığımda veya bir eczacının ad-soyadı eşleştirmesi yapmadığımda Mert Abiyi arar bilgi sorardım. Hatta Farmakoloğ kitabını yazdığım dönemlerde geceleri çalışırken, sabahı bekleyemeden “acil eczacılık hattı” olarak arar, bilgi alırdım.
Yaklaşık iki yıldır üzerinden çalıştığım bir makalem için bazı eczacıların bilgilerine ihtiyacım vardı. Bilgilerimi Mert Abinin programdan kontrol etmem gerekiyordu. Birkaç telefon görüşmesi yapmayı denedik, birtakım sağlık problemleri, benim çalışma tempom vs. bir türlü denk getiremedik. En son Mert Abi, Uygur lokantasına götürme vaadinde bulunca, dayanamayıp ben geleyim diyerek düştüm yola.
İstanbul’a ofise gittim. Konuştuk konuştuk, anlattık. Sonunda Abi, bilgisayara geç de ben sorayım, notları bakalım dedim.
Mert Abi bilgisayar meyletti, programı açtı ben bir yandan notlarıma bakıyor bir yandan soru soruyordum.
Mert Abi bir an durdu “al bunu” dedi. Ben şaşırmış çok da anlayamamış halde ona bakıyordum, neyi alacağım dedim.
Otuz küsur senelik emek, onlarca hayat, yüzlere yaşanmış hikaye…
Konuşamadım, yutkunmaya çalıştım önce, kabul edemem abi dedim. Sen otur yerine bakalım dediysem de dinlemedi.
Mahcup ve şaşkın bir halde programı aktardım. Kelimeler boğazıma düğümlendi, konuşamadım bir süre.
Sonra ben gideyim abi, gideyim de ben omuzlarıma binen ağırlığı ne yapacağımı düşüneyim diyerek ayrıldım. Yük ne derseniz: kendi yaşımdan daha büyük bir programı miras olarak almıştım, önce onu geliştirmeye devam etmek sonra da devredeceğim bir mirasçı bulmak zorunda olmak.
Yüküm ağır!
Velhasıl Mert Abi kavuğunu bana devretti. Şimdi programa gözüm gibi bakıp elimdeki yeni verileri kaydediyorum. Yeni bir şevkle çalışıyorum.
Mert Abiye bir kez de sizlerin önünde teşekkürlerimi sunuyorum. Var ol.
Kavuğu devralınca bir hatıra fotoğrafı çektirmek aklına gelmedi diye soruyor olabilirsiniz, mahcubiyet ve şaşkınlıktan gelmedi. Ama on iki yıl önce bir fotoğraf çekmişim bu yazıyı o fotoğraf süslesin.
Kavuğu devredecek mirasçı meselesine gelince 2022-2023 eğitim öğretim yılının bahar döneminde Fenerbahçe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nde eczacılık tarihi derslerini anlatmaya başlayacağım.
Belki amfilerden bir ışık saçılır verir ufka doğru!
Şekil-1: X. Türk Eczacılık Tarihi Toplantısı (4-6 Haziran 2010, İstanbul).
İki büyük ustam vardır biri Prof. Dr. Emre Dölen (solda) diğeri Müh. Mert Sandalcı (sağda).