Bu siteyi kullanarak Gizlilik Politikası ve Çerezler'nı ve Kullanım Koşulları'nı kabul etmiş olursunuz.
Kabul
Eczacı DergisiEczacı Dergisi
  • Haberler
    • Bilgilendirici İçerikler
    • Türk Eczacıları Birliği
    • SGK Haberleri
    • Sağlık Bilgileri
  • Yazarlar
    • Prof. Dr. Ali Demir Sezer
    • Prof. Dr. Ekrem Sezik
    • Prof. Dr. Ş. Güniz Küçükgüzel
    • Bünyamin Esen
    • Meral Günay Öztürk
    • Uzm. Ecz. Sema Uysal Zeybek
    • Ecz. Vecihi Özerdemli
    • Ecz. Ahmet Olgay Altındağ
    • Ecz. Eyüp Talha Kocacık
    • Uzm. Dyt. Ezgi Öztürk
  • Röportajlar
  • Dergilik
  • Kaydettiklerim
Arayın
Entertainment
  • Haberler
    • Bilgilendirici İçerikler
    • Türk Eczacıları Birliği
    • SGK Haberleri
    • Sağlık Bilgileri
  • Yazarlar
    • Prof. Dr. Ali Demir Sezer
    • Prof. Dr. Ekrem Sezik
    • Prof. Dr. Ş. Güniz Küçükgüzel
    • Bünyamin Esen
    • Meral Günay Öztürk
    • Uzm. Ecz. Sema Uysal Zeybek
    • Ecz. Vecihi Özerdemli
    • Ecz. Ahmet Olgay Altındağ
    • Ecz. Eyüp Talha Kocacık
    • Uzm. Dyt. Ezgi Öztürk
  • Röportajlar
  • Dergilik
  • Kaydettiklerim
  • Anasayfa
© 2024 Eczacı Dergisi - Tüm hakları saklıdır.
Okunan: OYUNUN KURALI: EN İYİ ECZANE HANGİSİ? EN İYİ ECZACI KİM?
Giriş yapın
Bildirimler Daha göster
Font büyütücüAa
Eczacı DergisiEczacı Dergisi
Font büyütücüAa
Arayın
  • Anasayfa
  • Haberler
  • Röportajlar
  • Yazarlar
  • Dergilik
  • İletişim
Zaten hesabınız var mı? Giriş yapın
Takip edin
  • Anasayfa
© 2024 Eczacı Dergisi. Tüm hakları saklıdır.
Eczacı Dergisi > Yazılar > Yazarlar > OYUNUN KURALI: EN İYİ ECZANE HANGİSİ? EN İYİ ECZACI KİM?
Yazarlar

OYUNUN KURALI: EN İYİ ECZANE HANGİSİ? EN İYİ ECZACI KİM?

Uzm. Ecz. Sinem Güngör Bayar
Yazar Uzm. Ecz. Sinem Güngör Bayar
27 Eylül 2025
Yazarlar
114 görüntüleme

En çok para kazanan mı? En çok personeli olan mı? En şık ve zarif olan mı? Sosyal medyada en çok takipçisi olan mı? Hastalarıyla daha çok ilgilenen mi ? Her gelene satış yapan mı? Her geleni sonuna kadar bilgilendiren mi? Yüksek cirolular mı? Düşük ciro bile olsa karlı olanlar mı? Dükkan kendisinin olan mı? Kirada olup her şeyi gider gösteren mi? Aileden zengin olup en iyi yerlerde dükkan açabilen mi yoksa sıfırdan başlayıp ilerleyen mi? Taşra mı büyük şehir mi? Reçete mi, dermokozmetik mi, OTC mi? En iyi bilgi hizmeti mi, ne çok satış mı, eşrafla en iyi ilişkiyi kuran mı? En güzel misafir ağırlayan mı? En çok tanıdığı olan mı? En çok vergi veren mi? En çok nöbet tutan mı, en az nöbet tutan mı? En çok eczanede kalan mı? Eczanesinden ne olursa olsun ayrılmayan mı? Çalışanlarıyla aile gibi olan mı? Çalışanlarını kurumsal kurumsal yöneten mi? Para ve ticaret ehli olanlar mı? Sağlık danışmanlığı uzmanları mı? Tatlı dilli güler yüzlü olup herkesi pışpışlayan mı? Otoriter ve uzak olan mı? Tüm kurallara uyan mı? Kurallara çok takılmayıp piyasanın ve insanların istediğini veren mi?  Her işi kendisi yapan mı ? İşleri delege eden mi? Laboratuvarda ilaç hazırlayan mı? İlacı detaylarıyla anlatıp sunan mı? 

Beyaz önlük mü? Para sayma makinesi mi? İkisi bir de oluyorsa, ikisi birden mi? 

Sahi,  eczacı kimdir ?

Bir sağlık çalışanı mı? 

Esnaf mı? 

Tüccar mı? 

Cevap veriyorum; E: hepsi. Yani kendinizi yetersiz, başarısız hissediyorsanız yapmayın, zaten olmayacak bir şeyi oldurmaya çalışıyoruz. Her şeyi aynı aynada yapıp, başarmaya çalışıyoruz. Birine yetişsek öbürüne yetişemiyoruz ve suçlu hissediyoruz 

Standart bir şirkette departmanlara bölünmüş işlerin tamamını eczanemizde kendimiz yaparız. Yöneticiyim, liderim, muhasebeciyim, stok sorumlusuyum, satın alma müdürüyüm, alırken pazarlık yapanım, satarken indirim yapanım, tane tane bilgi verenim, tane tane iş öğretenim, her an ve her an karar verenim. Kararlarımın arkasında durmak zorunda olanım. Sağlık müdürlüğüne, sosyal güvenlik kurumuna, maliyeye, tarım bakanlığı kontrolörlerine hesap verip açıklama yapanım. Kalbi kırılmış, bir şeylere kızıp gelmiş, ilaçlarını takip edememiş, gününü şaşırmış olana, sağlığını iyileştirmeye çalışana rehberlik edenim.  Çalışanları eğitenim, motive edenim,  tüm hatalarının sorumlusuyum. Gece nöbet tutup bir de ardından sabah tekrar yeni günde çalışması gerekenim. Çatır çatır vergi ödeyenim. Her kim olursa olsun her gelene saygı, hürmet gösterenim. Bir İsviçre çakısıyım ben, her işten anlıyorum. Yazıcı bozulursa da yaparım, bilgisayar çökerse de  hallederim, müşteriye kötü haberleri de veririm, ağlayan personelin gazını da alırım. Anlamadığım iş yoktur, anlamak ve yapmak zorundayım. Ha bir de, vermek zorundayım. 

Hastalar borç ve emanet ister veririm, (ben vermezsem başkası verir) küsüp gitmesinler diye gönüllerini alırım. Bir keresinde hiç borç, emanet, veresiye ilaç vermediğim bir dönem oldu, onda da insanlar bir daha gelmiyor, o yüzden vermeyince olmuyor).. Borç verince de bir kısmı geri gelmiyor,  yani ben borç versem de zarardayım vermesem de. Her koşulda bir miktar bağış, zarar, hibe – artık ne diyorsak – bunu çekmek zorundayım; bir eczane sahibi olarak. Eczaneler insanların girip nefes aldığı, dertlerini anlattığı, kendini iyi hissettiği, çoğu zaman da her türlü sorunlarına çözüm buldukları yerler. Kısacık bir sohbet, basit bir öneri, basit bir yönlendirme, bir telefon açma, biraz da “seni anlıyorum, haklısın” minvalinde söylemler insanımıza iyi geliyor . Çalışanlarıma da vermek zorundayım. İzin isterler veririm, zam isterler veririm, hatalarının hoş görülmesini isterler veririm. Genel olarak eczanede “vermek” ile ilgili bir sınavımız olduğunu düşünüyorum. İkram, yeme, içme, onları saymıyorum bile, onlar zaten başımızın tacı. Ben manevi olarak da vermekten söz ediyorum .İlgini vermek, bilgini vermek, desteğini vermek, sohbetini ve güler yüzünü vermek. Bir de hesap vermek var unutmadan. Bizi denetleyen kurumlara hesap vermek. Sorumluluklarımızı yerine getirdiğimize dair bilgi vermek. 

Toparlayayım.

Birinci kural : Her şeyden ve her işten anlayacağız . 

İkinci kural :Vereceğiz, hem de helal ederek.  

Şimdi gelelim üçüncü kurala. 

Kimse hakkında kötü konuşamaz, şikayet edemez, kimseye kızamaz, sert çıkamayız. Her şeyi ama her şeyi güzellikle, tatlı dille çözmemiz, söylememiz beklenir. 

Personele çok tatlı bir dille söylersek ciddiye almaz ,dediğimizi yapmazlar. Çok sert söylersek bırakıp giderler, ya da pasif direnişe geçerler, surat asarlar. Tatlı sert bir ilkokul öğretmeni gibi; ayarında olacağız, politik olacağız yani, nabza göre şerbet vereceğiz. Hastaların istediği olmayacak bir şeyse, onun olmayacağını olabildiğince tatlı söyleyeceğiz ki, reddedilmiş hissetmesin, lütfen gitmesin. Kurallar net ve keskinse, kuralları uygulama ve anlatma biçimi yumuşacık olacak. Üslubumuz konunun önündedir her zaman. Usül, esastan önce gelir. Hekim, hasta, mümessil, çalışan, meslektaş, fark etmiyor , her ne söylüyorsak, her kimle konuşuyorsak, o konuşmanın en kibar, en usturuplu, en kalp kırmayan versiyonunu bulacağız.(Dünya dönüyor ve hayat çok kısa) Güzel konuşma ve ikna etmede ustalaşacağız, sosyal beceriler en üst seviyede olacak. Öyle içine kapanık biriysen olmaz, biri gelir senin yerine üstleniverir patronluğu. Patron olmak istiyorsan en sert şeyleri bile güzellikle ve netlikle anlatabilmen lazım. Eczanede hiç bir çalışanın suratı asık olamaz, ne derdi varsa gitsin çözsün, hastaya surat asamaz, tersleyemez, sorularına sessiz kalamaz, başından savamaz, kimse öyle kafasına göre kimseye saygısız davranamaz, ben de davranamam, en çok ben davranamam. En çok benim yüzüm gülmelidir, en çok ben yardımsever olmalıyımdır, her şeyi tane tane ve tek tek, güzellikle açıklamalıyımdır. Sakin olacağız yani, sakin olacağız dostum. Ve  dingin. O sakinlik ve dinginlik içeride yoksa dışarı yansıyamaz, bir yerde patlak verir. Ya birine patlarım, ya hasta olurum. Buralar böyle deyip kabul etmem, içselleştirmem gerekir. Bu deveyi gütmem gerekir.  Elbette böyle olmazsam da gider bu iş. Ama büyütemem , yerimde sayarım ya da küçülürüm. O da olur aslında, yorulduysam, artık gücüm yetmiyorsa o da olur.  Ama bu piyasa koşullarında, küçülmeye giderek hayatta kalmak kolay değildir. O zaman da başka dertlerle uğraşırım. Kafam rahat olur ama daha az para kazanırım. O da sorun değil, daha az para kazanarak da yaşanır. Ya da başka işler yaparak da para kazanılır, başka işlerden kazanılan para ile, kira geliri ile, faiz geliri ile de eczane  çekip çeviren var; çok gördüm, çok normalleşti bu..  O zaman da eczane açmayı bekleyen bir sürü insana haksızlık olur.  Bir eczane zarar etse de, gizli iflasta da olsa orada yer kaplıyorsa, başka bir eczanenin / eczacının ( belki çok daha layığı ile o işi yapabilecek bir başkasının ) hakkını yiyordur. Öyle de olabilir, öyle şeyler de oluyor hayatta, serbest piyasa çok da adaletli bir yer değil. Her sektörde var. Kira geliriyle yaşayıp bir işyerini orada tutan, karda mı zararda mı bilmeyen, adresimiz belli olsun diye günü orada geçiren, orada bekleyip ömür tüketen çok işyeri var, sadece eczaneler değil yani. 

Eczaneler, her türlü değişime, ödeme koşuluna, olumlu ya da olumsuz iniş çıkışa  duyarlı sistemler. DUYARLILIĞI da kalitesinden, prestijinden geliyor aslında. Sağlığı ve ticareti aynı anda temsil etmesinden. Devlete hesap vermesinden . Halka hizmet vermesinden .  İstihdam sağlamasından. Olduğu caddeye, semte, sokağa, kalite ve güven katmasından. Havasını değiştirmesinden , çoğu zaman bir cazibe merkezi olmasından. Çünkü eczaneler en yakın sağlık merkezi, çünkü eczacılar en yakın sağlık danışmanı. Toplum sağlığının ilk durağı,  her gün atan bir kalp, her gün işleyen bir sistem, elbette ki duyarlı olacak değişime. 

O zaman dördüncü kural gelsin: Değişen koşullara uyum sağlayabilecek esneklikte olacağız. Çeviklik de diyebilirim, adaptasyon da. Değişim yönetimi, başlı başına bir konu. Değişmeyi çoğu zaman istemeyiz, kurumlar da istemez, birinin bize gelip “değişeceksin” dediğini düşünün, değişeceğimiz varsa bile direniriz. Kimse durduk yere değişmek istemez. Hadi değişmeyi kendisi istedi diyelim, bunu öyle kolay kolay, bir dirençle karşılaşmadan yapamayız. Değişim kolay bir şey değildir. Çok istesek çok hevesli olsak bile, kendi içsel engellerimiz bizi durdurabilir, farkında bile olmadığımız iç seslerimiz izin vermeyebilir. Değişimi yönetmek ayrı bir beceri, ayrı bir uzmanlık. Bülent Eczacıbaşı son kitabı “Biraz Daha Düşününce” de der ki, bir şirkette değişim istiyorsanız, önce lideri değiştirin , o yeterli olacaktır. Lider gerçekten ikna olursa, kurum onun peşinden gelir. Değişim eczanelere bazen dıştan bir istek gibi gelir, bir kural değişir, örneğin bütçe uygulama talimatında ya da eczanelerle ilgili yönetmelikte. Ya da biz, bir yerde tıkanırız ve değişimi artık kendimiz isteriz. Her iki durumda da değişmek kolay değildir. Kendi ritmi vardır değişimin ve her şeyin bir zamanı vardır, bir ömrü olduğu gibi. Değişim yönetiminin ve her türlü yönetimin belki de en önemli bileşeni, duygusal olarak dayanıklı olmaktır. Yılmazlıktır. İçsel olarak verdiğimiz bir karardır bu. Ne olursa olsun ayakta kalabileceğimize dair bir inançtır ve bir miktar hayata güvenmeyi de gerektirir. Akışa güvenmeyi. Olur, yaparız, hallederiz, bir yolu bulunur, bir kolayı bulunur demeyi gerektirir. İkisi bir olunca güzel olur ; hem içsel olarak güçlü olmak (ne olursa olsun yaparım) hem de dünyaya ve akışa güvenmek (bir yolu vardır elbet).. .

Hem aklımızla hem kalbimizle yol almak.

Hem içeriye hem dışarıya güvenmek.

Hem kendimizi hem dünyayı kabullenmek. 

Değişim o zaman kolay geçer. 

Her şeyden anlayacağız, anlamıyorsak, anlayan birini bulacağız. 

Biraz cömert olacağız. 

Üslubumuz nazik ve yumuşak olacak. 

Esnek olacağız. 

Bu işi layığı ile yapmak isteyenler, bir değişimin arefesinde olanlar;  size sesleniyorum. 

Kolay olmayacak, kolaylık beklemeyin. 

Zor olacağını baştan kabul edince, kolay geçer. 

Öyledir. 

İLAÇ RUHSATLANDIRMALARIYLA İLGİLİ ÖNEMLİ DEĞİŞİKLİKLER
2035’TE NE YİYECEĞİZ? GELECEĞİN GIDALARI VE TAKVİYE ÇAĞI.
RAPAMİSİN: YAŞLANMAYA KARŞI MOLEKÜLER BİR SİLAH
KİŞİSEL MARKALAR ÇAĞI
QUAE NOCENT DOÇENT… YARALAYAN ŞEY ÖĞRETİCİDİR!
Bu yazıyı paylaşın
Facebook Whatsapp Whatsapp LinkedIn Eposta Linki kopyala Yazdırın
Önceki yazı YAZIN GÜNEŞTEN ZARAR GÖREN CİLDİMİZİ İÇTEN DESTEKLEYECEK ÖNERİLER
Sonraki yazı TAKVİYE 5.0: YAPAY ZEKA VE HÜCRESEL TARIMIN KESİŞİMİ
Yorum yapılmamış Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yeni eklenen haberler

ARBUTİN
Yazarlar
28 Eylül 2025
TAKVİYE 5.0: YAPAY ZEKA VE HÜCRESEL TARIMIN KESİŞİMİ
Yazarlar
27 Eylül 2025
YAZIN GÜNEŞTEN ZARAR GÖREN CİLDİMİZİ İÇTEN DESTEKLEYECEK ÖNERİLER
Yazarlar
26 Eylül 2025
MESLEKİ PUSULAMIZ
Yazarlar
26 Eylül 2025
Bedeli Ödenecek İlaçlar Listesinde Yapılan Düzenlemeler Hakkında SGK Duyuru Yayımladı
Haberler
25 Eylül 2025

Eczacı Dergisi Kurumsal

İmtiyaz Sahibi: Meral Günay Öztürk
Yayıncı Kuruluş: Novi Medya Merkezi İletişim ve Yayıncılık A.Ş.
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü: Çetin Öztürk
Grafik Tasarım: Filiz Erdem
Editör: Songül Türe
Pazarlama Yönetmeni: Kübra Yeşildirek
Dijital Pazarlama Yönetmeni: Tuğba Taylan
Muhabir: Kemal Genç

Ad imageAd image

Gizlilik ve Çerez Politikası | KVKK Aydınlatma Metni | Kullanıcı Sözleşmesi

İletişim Bilgileri

A: Eski Büyükdere Caddesi
Maslak İş Merkezi No:37 Kat: 5
Maslak/İstanbul
T: (0212) 256 67 67
F: (0212) 256 34 33
E: eczaci@eczacidergisi.com

Eczacı DergisiEczacı Dergisi
Takip edin
© 2024 Eczacı Dergisi - Web sayfalarında yer alan tüm bilgi, döküman, fotoğraf, video, görüntü, metin, vb. herhangi bir içerik izin alınmadan kullanılamaz. Tüm hakları saklıdır.
adbanner
Hoşgeldiniz

Hesabınıza giriş yapın

Username or Email Address
Password

Şifre hatırlatma