Değerli Meslektaşlarım,
Eczacılık camiası olarak yine bir seçim dönemine girdik. Meslek odalarımızın genel kurulları başladı. Sosyal medyada aday tanıtım kampanyaları art arda yayınlanıyor. Ancak yıllardır tekrar edilen ve alışıldık hale gelmiş bir dil hâlâ baskın: “Eczacılık zor bir dönemden geçiyor…”
Bu ifade, gerçeğin yalnızca bir kısmını yansıtıyor. Benim yıllardır savunduğum görüş şudur: Eczacılık, zor bir süreçten geçmiyor; aksine biyoteknoloji çağında, sağlık sistemlerinin yeniden yapılandığı bu dönemde, potansiyeli her zamankinden daha güçlü bir meslek olarak yükseliyor. Zor durumda olan, eczacılık değil, yalnızca eczane işletmeciliğidir.
Ülkemizde ne yazık ki “eczacılık” denince akla neredeyse sadece “eczane işletmeciliği” geliyor. Bu dar bakış açısı, mesleğin yalnızca ekonomik yönüyle değerlendirilmesine neden oluyor. Oysa bizim hedefimiz, eczaneleri birer sağlık hizmeti merkezi hâline getirmek olmalıdır. Ancak bu dönüşümle söylemlerimiz, hedeflerimiz ve vizyonumuz da değişecektir.
İki Sayfa: Biri Devlet, Biri Bizim
Bu durumu daha iyi açıklayabilmek için basit bir zihinsel egzersiz öneriyorum: Önünüzde iki boş sayfa olduğunu hayal edin. Birinin başlığı “Devlet Kurumları”, diğerinin ise “Eczacılık” olsun.
Devlet Kurumları sayfası; Sağlık Bakanlığı, Sosyal Güvenlik Kurumu, Tarım Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, belediyeler gibi kurumların aldığı kararları içerir. Bu kararlar, eczanelerin iç düzenini belirler, fakat eczacıların bu kararlara doğrudan etkisi sınırlıdır.
Eczacılık sayfası ise bizlere, yani eczacılara ait bir alandır. Bu sayfa, bizim mesleğimiz adına neleri geliştirebileceğimizi, hangi alanlarda inisiyatif alabileceğimizi belirlediğimiz alandır. Ne yazık ki bugün mesleki söylemlerimizin büyük kısmı hâlâ ilk sayfada sıkışmış durumdadır. Oysa bizim esas ilerlememiz gereken yer, ikinci sayfadır: kendi yapabileceklerimiz, kendi yol haritamız.
Dünyada Eczacılık Nereye Evriliyor?
Uluslararası gelişmelere baktığımızda, eczacılığın yönü nettir. Gelişmiş ülkelerde eczacılar, sadece ilaç sunan değil, aynı zamanda klinik karar süreçlerinde yer alan, sağlık hizmetlerinin ayrılmaz bir parçası olan sağlık profesyonelleridir. Bu bağlamda bizim pusulamız da şu iki temel eksene oturmalıdır:
1. Klinik Eczacılık Yetkinliği
• Eczacı, tedavi sürecinde aktif rol almalı, hasta bireyin tüm ilaç kullanımını yönetebilmeli, ilaç etkileşimlerini izleyebilmeli, kronik hastalıkların kontrolünde etkin olmalıdır.
• Bu bağlamda eczacılık fakültelerimizin müfredatı, klinik becerileri geliştirmeye odaklanmalı, toplum sağlığına katkı sunacak mezunlar yetiştirmelidir.
2. Birinci Basamak Sağlık Hizmetlerinde Eczacı
• Toplum eczaneleri artık yalnızca “ilaç temin noktası” değil; sağlık danışmanlığı, temel sağlık taramaları, hastalık farkındalığı ve önleyici sağlık uygulamalarının sunulduğu merkezler olmalıdır.
• Kan basıncı ve kan şekeri ölçümleri, aşılama, sigara bırakma danışmanlığı, ilaç etkileşimi analizi gibi birçok hizmet eczanelerimizde düzenli olarak verilmelidir.
Peki Nereden Başlamalıyız?
Bu dönüşümün merkezinde meslek hakkına erişim vardır. Ama bu hak talep edilerek değil, hazırlanarak, yetkinleşerek kazanılır. Bunun için:
• Eczacılık fakülteleri; dijital sağlık, farmakovijilans, farmakogenetik, biyoteknolojik ilaçlar gibi çağdaş alanlara odaklanmalıdır.
• Meslek örgütleri; yalnızca güncel mevzuatlarla uğraşmak yerine, geleceği inşa edecek yapısal stratejiler üretmelidir.
• Fakülteler, odalar, kamu kurumları ve endüstri arasında entegratif iş birlikleri kurulmalıdır.
• Eczacı, kendisini yalnızca eczane sahibinden ibaret görmemeli; bilim insanı, sağlık hizmeti sunucusu ve toplum lideri olarak konumlandırmalıdır.
Son Söz
Bugün eczacılığın önünde tarihî bir fırsat vardır. Eğer bu fırsatı sadece “eczane işletmeciliği krizi” üzerinden okursak, yönümüzü şaşırırız. Ama eğer mesleğimizi yeniden tanımlar, toplumun öncelikli sağlık ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde dönüştürürsek; o zaman meslek hakkı yalnızca bir hedef değil, bir gerçeklik olur.
Bu sürecin temeli, yeni nesil bir meslek vizyonu ve bu vizyona uygun bir eğitim, mevzuat ve örgütlenme yaklaşımıdır. Aksi takdirde tüm çabalar, ne yazık ki yalnızca günü kurtarmaya hizmet edecektir.