“İnsanlar ebeveynlerine benzediklerinden çok yaşadıkları zamana benzer.”
Karl Mannheim
Kuşaklar teorisinin kurucusu kabul edilen sosyolog Karl Mannheim, yaşanan zamanın insan üstündeki etkisini çarpıcı bir şekilde açıklamış. Tarihler ile biraz yakından bakacak olursak, Kuşaklar konusunda yapılan araştırmalara göre günümüz itibariyle beş farklı kuşaktan söz
edebiliyoruz.
1927-1945 yılları arası “Sessiz Kuşak”,
1946-1964 arası “Baby Boomer Kuşağı”,
1965-1979 arası “X Kuşağı”,
1980-2000 arası, “Y Kuşağı” ve
2000-2018 arası “Z Kuşağı”
Kuşaklar böyle kesin tarihlerle bölünmüş gibi görünse de aslında kesin bir sınır çizmek
mümkün değil. Bu tarihler daha çok dönemleri tanımlayabilmek için kullanılıyor. Her kuşağın ortak ilgi alanları, yönelimleri ve değer yargıları olabildiği gibi aynı kuşak içerisinde tamamen farklı yargıları benimseyen, farklı davranışlar sergileyen gruplar da bulunabilir.
Bu tarih aralıklarının belirlenmesinde hiç kuşkusuz bütün dünyayı etkileyen siyasi, sosyal, askeri, ekonomik vs. olaylar etkili olmuştur. Sessiz kuşağın ortaya çıkışında bütün dünyayı etkisi altına alan ekonomik buhran ve iki büyük Cihan savaşının etkisini göz ardı edemeyiz. Baby Boomer kuşağını ise İnsan Hakları Hareketi ve radyonun yaygınlaşması şekillendirmiştir. X kuşağını oluşturan küresel dinamikler ise petrol krizi, 68 kuşağının etkileri ve sinema olarak sayılabilir. Y kuşağı ise 11 Eylül, küresel ısınma ve internet gibi dinamiklerle şekillenmiştir.
Z kuşağına gelindiğindeyse küresel terör, bulut teknolojileri ve Bitcoin (kripto para) gibi
dinamikler bu kuşağı şekillendiren gerçekler olarak önümüze çıkıyor.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli unsur kuşakları şekillendiren olayların her bireyde aynı etkiyi oluşturamayacağı gerçeği…
Gelelim Eczacılık alanına yansımasına… Geçmişi çok eskiye dayanan bir meslek olan
eczacılıkta, doğanın gücünü kullanan lokman hekimlik, majistral yapan modern eczacılığa,
endüstri gelişimiyle de ambalajlanmış ilaç temini ve danışmanlığına evrilmiştir.
Son 30-35 yıla yakından bakacak olursak, mesleği yapma biçimimizdeki değişiklik çok çarpıcı.
Mesela 90’lı yılların sonunda doğru SSK BAĞKUR ve EMEKLİ SANDIĞI farklı kurumlar ve farklı reçeteler olarak çalışıyordu. Bu dönemde Emekli Sandığı eczanelere bilgisayar kurulmasını teşvik etmişti. Zamanın şartlarında bilgisayar almak o kadar ucuz ve kolay olmadığı için, eczacılar önce direnç gösterdi. Şu anda hepimiz bilgisayar başındayız.
Sonra kurumlar SGK çatısı altında birleşti, bu da farklı kurumların bütçeleri ve ödeme
koşulları açısından tedirginlik yarattı. Benim de aktif olarak eczacılık yaptığım dönemde ise
kurumların birleşmesi ardından, Medula sistemi ile reçetelerin işlenmesi konusu gündem oldu. Bu duruma adapte olmamız da zaman aldı, hatta tedirgin yaklaştığımız zamanlar oldu.
Sistemdeki aksaklıklar da hepimize ciddi yorgunluk oluşturuyordu. Şu anda Medula kullanımı meslek hayatımızın en kritik gerçeği.
ITS geldiğinde ise, artık küpür kesmek yerin karekod okutma devri başladı. Elimizdeki
küpürlü ilaçlara yapıştırılan geçici karekodlar üretildi. Bir süre zor zahmet geçiş dönemi
yaşadık ve bugün geldiğimiz noktada artıs eksisiyle (eksiklikleri tartışılır!) eczacılığın iş
yapma biçimini kökten değiştirdi.
Son büyük gelişme ise 2013 yılında E- Reçete ye geçiş ile yaşandı. Bu geçiş aslında dijitalleşme sürecinin en önemli alanlarından birisi benim kanaatimce. Bu süreç başladığında aslında uzaktan sağlık hizmetinin bir tür alt yapıs kurulmuş oldu.
Geçmiş 20-30 yılın gelişimleri aslında yavaş sayılır.
Mesleğimizde son 10 yılda yaşanan değişim hızına bakacak olursak, E-reçete ve E-fatura ile evrak yükünün azaldığı, Medula ve eczane satış programlarıyla reçete ve ilaç karşılama koşullarının şeffaflaştığı, RX, İlaç Tarif gibi programlar ile farmasötik bakımda standardizasyon ve kalite artışı olduğu açıktır. Bundan sonraki dönemde Z KUŞAĞI nın da tam ortasında olduğu Dijital Pazarlama başlıyor. Yani iş yapma biçimimiz yine değişecek. Bunu bu kuşağın şartları, ihtiyaçları, istekleri ve hayalleri belirleyecek. VR Teknoloji, giyilebilir sağlık araçlarını okumak, 3D yazıcılar,drone ile ulaşım, avatar ile etkileşim, tele-sağlık bu kuşağın iş geliştirme alanları oldu bile. Herkes için geçerli olmasa da, daha eski
kuşakların bu değişime direnmesi, bir yerde konfor alanından çıkmamaisteği ile açıklanabilir.
Her değişimin iyi olacağı diye bir gerçekte yok tabii ki. Dünya geldiği konum itibariyle dijital devrim yaşıyor olsa bile, kaynakları tüketme konusunda gayet başarısız bir tutum sergilemiştir. Eskiyi övmek yerine, geçmişten ihtiyacımız olan deneyimi süzmeliyiz. Kaçınılmaz olana, etik çerçevede uyumlanmak, geçmiş tecrübelerin ışığında iyi bir yol haritası çizmek şart. Yani, kuracağımız yeni dünyanın kodlarını, eskiden devşirmemiz lazım.
Yaşanan gelişim sürecine baktığımızda, geçmiş kuşaklar olarak, sorgulanacak birçok konumuz var.
Genç meslektaşlarımıza ne verdik? Ne istiyoruz?
İstihdam sorununu nasıl çözeriz?
Genç meslektaşlarımızın ekonomik, siyasi, sosyal olarak ihtiyaçları nelerdir? Eczacılığı
bugünkü değerleri, iş yapma biçimi ile geleceğe taşımak mümkün mü?
Günün sonunda bilinmesi gereken en önemli konu; bu kadar hızlı yaşanan süreçte değişime
direnen ve geleceği şekillendirmeyen yok olmaya mahkum görünüyor.
Korkarak, saklanarak, görmezden gelerek bir sonuca varamayacağız. Biz bu sürece katılmayalım, izleyelim dediğimiz anda ise, devre dışı kalmamız an meselesi. Aksine, elimizi taşın altına koyarak, he mesleğimizi korumak hem de işleyiş biçimimize engel olan, gerçeklikten uzak, işlevsizleşmiş engellerden, kurallardan, kanunlardan arınarak
yola devam etmek zorundayız. Yani mesleki sorumluluğumuzu alma vakti, geldi de geçiyor
bile…
Z Kuşağı diye adlandırdığımız kuşağın, yani genç meslektaşlarımızın, eczacılığı taşıyacağı
gelecekten kuşku duymak yerine, onların yollarındaki engelleri kaldırarak, güvenli bir yol
haritası çizmeliyiz.
İnandığım en temel görüş, gelişmeye en büyük etkenin ihtiyaçlara doğacak cevaptan geldiği
gerçeğidir. Yani özetle; hep olduğu gibi… ‘Her dönem, kendi çözümlerini de içinde
barındırıyor.’
Bunu akılda tutmakta fayda var…
Gelecek günlere, sağlıkla ulaşmak dileğiyle….