Türk Eczacıları Birliği (TEB), mevcut eczacı sayısının fazla olduğuna ilişkin bir açıklama yaparken, istihdam sorunu yaşanacağı gerekçesiyle yeni fakültelerin açılmamasını istedi.
Hatırlatıyoruz!
25 Haziran 2019 tarihli ve 30812 Sayılı Resmi Gazete yayınlanan, 24.06.2019
tarih ve 1157 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı doğrultusunda Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Eczacılık Fakültesi resmen kuruldu. Böylece Türkiye’de bulunan
eczacılık fakültesi sayısı 50’ye yükselmiş oldu. 2001 yılında ise bu sayı
yalnızca 8’di. Bu artış akıl almazdır, neden mi?
- Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu 2018 yılı verilerine göre eczane açılabilecek yer sayısı 1867.
- Her yıl 2 bine yakın öğrenci eczacılık fakültelerinden mezun oluyor.
- YÖK’ün 2019-2020 yılı eczacılık fakülteleri için belirlediği kontenjan 3 bin 524.
- Sağlık Bakanlığı Sağlıkta İnsan Kaynakları 2023 Vizyonu’na göre 2023 yılında eczacı ihtiyacı 32 bin 900.
- Hâlihazırda eczacı sayısı 37 bin 761.
Görüldüğü üzere tartışmaya açık olmayan bu sayısal veriler, durumun vahametini gözler önüne seriyor, bununla birlikte eczacılık mesleğinin ve halk sağlığının tehlikede olduğunu gösteriyor. Öte yandan YÖK’ün eğitim planlaması yapmadığını, ülkenin kaynaklarını ve istihdam olanaklarını düşünmeden adımlar attığını ortaya koyuyor.
Eczacı akademisyeni bulunmayan, öğretim elemanları eksik, altyapısı yetersiz, fiziki ve sosyal imkânları kısıtlı, bilimsel çalışma yapmaya uygun ortamı olmayan eczacılık fakülteleri ağır bir gerçeklik olarak karşımızda dururken yeni eczacılık fakültelerinin açılması ne derece gereklidir? Ondokuz Mayıs Üniversitesi, köklü ve nitelikli bir üniversitedir. Bütün üniversitelerimizin öyle olması gerekir. Ama sağlık insangücünün planlanmasına da ihtiyacımız yok mudur? Daha önce sorduğumuz ve maalesef yanıt alamadığımız pek çok soru ile birlikte bunun cevabını da YÖK’ten bekliyoruz.
Tekrarlıyoruz!
Konuya ilişkin kaygılarımızın yanı sıra çözüm önerilerimizi de defaatle dile getirdik. Yaşanan gelişmeler ışığında bunların dikkate alınmadığını, görmezden gelindiğini söylemek güç değil. Konuya ilişkin ısrarımızın; mesleğimizin geleceğine dair kaygı duymamızdan ve ülkemizin yarınlarını önemsememizden kaynakladığını bir kez daha söylüyoruz. “Israrcı” duruşumuzdan ödün vermiyor ve bir kez daha tekrarlıyoruz:
– Devlet, vakıf fark etmeksizin yeni eczacılık fakülteleri açılmamalıdır.
– Öğretim elemanı eksik, altyapısı bilimsel çalışma yapmaya uygun olmadığı halde açılmış olan eczacılık fakülteleri, bünyesinde bulundukları üniversite ve sanayi iş birliği ile Ar-Ge merkezlerine dönüştürülmelidir. Böyle bir imkan bulunmaması halinde kapatılmalıdır.
– Eczacılık fakültesi kontenjanları belirlenirken ülkenin kaynakları, sektörün iş gücü ihtiyaçları göz önüne alınmalıdır.
– Kontenjanlar acilen azaltılmalıdır.
– Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda eczacılık alanına başarı sırası şartı getirilmeli ve ilk 60 bine giren öğrenciler eczacılık fakültelerine yerleştirilmelidir.
Endişeliyiz!
Her dört gençten birinin işsiz olduğu, diplomanın işsizlik belgesi yerine geçtiği, istihdamın sağlanamadığı, gençlerimizin yarınlarından umutsuz olduğu bir ülke kaderimiz değildir, olmamalıdır. Bizler, mesleğimizin ve ülkemizin geleceği adına endişeliyiz. Yapılan yanlışlardan dönülmediği takdirde eczacıların ciddi bir istihdam sorunu ile karşı karşıya kalacağı ortada. Gelecekte eczacılık alanında işsizlik baş gösterdiğinde, plansızca açılan eczacılık fakültelerinden mezun olacak genç arkadaşlarımız hepimizin sorumluluğunda. Bu sebeple tarafların birbirini dinlemesi, atılacak adımlarda birbirinden destek alması, aynı masa etrafında oturma erdemini göstermesini önemsiyoruz. Konuyla ilgili tüm tarafların öneri ve görüşlerinin dikkate alınmasıyla oluşturulacak bir yol haritasının önemini bir kez daha yineliyoruz. TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ