Diyet yapmak ya da “diyete girmek” yerine sürdürülebilir ve kolay uygulanabilir bir sağlıklı beslenme modelini benimsemek gerektiğini her fırsatta vurguluyorum çünkü sağlıksız beslenmek ya da diyabet, haşimato gibi kilo kolayca alınmasına neden olan otoimmün hastalıklara ek olarak biyolojik stres de duygusal yeme atakları gibi yeme bozukluklarını destekler ve istenmeyen kilolara yol açar.
Uzun yıllardır uyguladığım KALORİSİZ BESLENME modeli ile elde ettiğimiz başarılı sonuçlar da gösteriyor ki kalori hesabı yapmak başlı başına bir stres konusu ve kalori sınırlaması olmadan, sağlıklı gıdalarla beslenerek kolayca kilo vermek mümkün. Öyle ki, kalorisiz beslenme kilo vermenin kolay yolu desem, abartmış olmam…
Kalorisiz Beslenme Nedir?
Kalorisiz beslenme, İF (Aralıklı Oruç) veya Ketojenik Beslenme (Keto Diyeti) gibi diyet türlerinin, porsiyon sınırlaması olmadan yani kalori hesabı yapılmadan uygulandığı bir beslenme modelidir.
Sağlıklı yağlar, protein ve sebzeler bakımından zengin fakat karbonhidrat bakımından fakir öğünlerden oluşan bu beslenme modelinde porsiyon miktarı sınırlandırılmaz bunun yerine öğün sayısı 2, bazı durumlarda 2 öğün artı bir ara öğün olarak planlanır.
Amaç sık sık, az az yemek yerine, aralıklarla beslenmek ve açlık/tokluk hormonlarının yeniden sağlıklı bir şekilde salgılanması sağlamak üzere metabolizmaya format atmaktır.
Kalori sınırlamasının neden olduğu aç kalma korkusu ortadan kalktığında açıkmaktan ve bunu hissetmekten kaygılanmayı terk eden metabolizma, biyolojik stres nedeniyle kilo almaktan vazgeçer ve böyle kilo vermek kolaylaşır.

Kalorisiz Beslenme Nasıl Uygulanır?
Kalori hesabı yapmadan kilo vermenin sırrı olarak ifade ettiğim kalorisiz beslenme, diyette olmak gibi bir psikolojinin oluşmasını engeller ve kalorisiz beslenme yapan danışanlarımız kolayca, sağlıklı bir şekilde ve de kalıcı olarak kilo vermekle kalmaz, hayatlarının geri kalanında kolayca sürdürebilecekleri bir beslenme modelini de yerleşik hale getirmiş olurlar.
Bana göre bir beslenme uzmanının önemli görevlerinden biri de budur, yani kilo verdirirken aynı zamanda bir beslenme bilinci oluşturmak…
Kalorisiz beslenme de tüm diğer beslenme ya da diyet türleri gibi kişiye özel olarak oluşturulur. Bu noktada belirleyici olan en önemli konu, fazla kiloya neyin neden olduğunu tespit etmektir çünkü beslenme içeriği bu nedene göre planlanmalıdır.
Sizin için yararlı olmayan bazı besinler beslenmeden çıkarılır. Kalorisiz beslenme genellikle gluten, laktoz ve lektin yükü ağır besinlerin eliminasyonu ile başlar. Bu besinlerin dışında kalan sağlıklı besinler, porsiyon sınırlaması veya kalori hesabı olmadan, belirlenen öğünlerde, doyana kadar tüketilebilir.
Böylece aç kalmadan, üstelik metabolizmanıza iyi gelen şeyler yiyerek kilo vermeye ve aslında iyileşmeye başlarsınız.
Önemli Olan Ne Kadar Yediğin Değil Ne ile Beslendiğin!
Birkaç zeytin, kibrit kutusu kadar yağsız peynir, bir dilim ekmek gibi bir zamanlar diyet denince akla ilk gelen ölçü birimleri ile diyet listeleri hazırlayan kaldı mı bilmiyorum ama güncel beslenme modelleri sayesinde dünya bu fikri hızla geri bırakıyor diyebilirim.
Çünkü her şey gibi beslenme ve beslenme danışmanlığı da sürekli olarak gelişen, diyalektik bir bilimsel mecra.
Çok değil bundan 8-10 yıl kadar önce diyet listelerindeki yasaklı gıdaların başında kesin olarak yağlar geliyordu çünkü kilo almak kısaca yağlanmak demekti ve kilo vermek için yağı azaltmak hatta bazen tamamen kesmek gerektiği gibi bir düşünce hakimdi.
Yağsız salatalar, yağsız ya da az yağlı sebze yemekleri, yağsız tuzsuz çorbalar içeren diyet listeleri bu dönemde yazıldı.
Bu tip diyetler ile maalesef pek kimseler kilo veremedi, verdiyse de geri aldı. Bu tatsız tuzsuz diyetlere bir de kalori hesabı eklenince diyet yapmak deyim yerindeyse işkenceye dönüştü.
Kalori Hesabı Neden İşe Yaramaz?
Bu soruya cevap vermeden önce kalori hesabı daha doğrusu kalori sınırlamalı diyet nedir, gelin buna bakalım:
Her besin türü belli miktarda kalori içerir ve kalori hesabı günlük kalori ihtiyacına denk gelecek şekilde porsiyon yani miktar sınırlamasına gidilerek beslenme yoluyla alınan kalorinin kalem kalem hesaplanması olarak özetlenebilir.
Biyolojik cinsiyet, vücut kitle indeksi ve yaş baz alınarak kişinin günlük olarak harcadığı kalorinin hesaplanması ve buna bağlı olarak beslenmeyle alınan kalori miktarının sınırlanması, kalori hesabı göz edilerek uygulanan diyetlerdir ve amaç kalori açığı elde ederek kişinin kilo vermesini sağlamaktır.
Kalori Kötü mü?
Biraz da bu tür diyetler yüzünden kalori öcüleşti fakat kalori almaktan kaçınmak üzerine kurulu beslenme yaklaşımlarının yerine, protein ve yağ ağırlıklı diyetlerle hem zayıflamak hem de ideal yağ-kas oranları elde etmenin mümkün olduğunu anladığımız günden beri kalorinin o kadar da korkulacak bir şey olmadığını gördük.
Bir örnekle açıklamak gerekirse: kilo vermek için uygulanan ve genellikle de başarılı sonuçlar almamızı sağlayan güncel popüler beslenme modellerinden biri olan Ketojenik diyet, yüzde 65 ile 80 oranda yağ içeren bir beslenme türüdür. Buradaki yağ elbetteki margarin, kızartma yağı ya da hayvansal yağlar değil. Zeytinyağı, balık yağı, yağlı tohumlar aracılığıyla alınan sağlıklı bitkisel yağlardır.
Sağlıklı yağlar kilo yapmadığı gibi zayıflamaya yardımcı olabilen en değerli besinlerdir. Yağsız beslenme bir yana sağlıklı yağlardan oluşan yüksek yağ içerikli bir beslenme ile depolanmış yağı yakmak, mümkündür.
Sık Sık, Az Az Değil Günde 2 Öğün Doyana Kadar Yemek
Kalorisiz beslenme, diyetin öğün içeriği belirler ama etkili bir sonuç almak için aralıklı oruç ya da sirkadiyen beslenme dediğimiz, temelde iki ana öğün yemek üzerine kurulu bir öğün planı ile uygulanması gerekir.
Sık sık, az az yemek hala daha kilo vermek amacıyla uygulanan bir yaklaşımdır ama ben bu yaklaşıma sıcak bakmıyorum nedeni de sağlıklı beslenmeyi bir hayat biçimi haline getirebilmek için acıkma ve doyma duygularına ihtiyacımız olduğunu düşünüyor olmam.
İnsülin direnci, diyabet, obezite ve diğer kronikleşmiş hastalıklara bağlı kilo sorunları pankreasın enzimlerinin doğru şekilde salgılanamamasından kaynaklanıyorsa ki öyle, o zaman yapılması gereken ilk şey şeker dengesini ve dolayısıyla açlık tokluk hissini dengeleyen bu organı iyileştirmek olmalıdır.
Bunun da yolu aralıklı oruç modellerinden kişiye uygun olanını, kalorisiz beslenme ile kombine ederek uygulamaktan geçer.
Kalorisi Saymak Yerine Beslenme Farkındalığı Edinmek
Hani şu atasözünde dediği gibi, bana balık verme, balık tutmayı öğret…
Kalorisiz beslenme ya da kalori sınırlamasız sağlıklı beslenme modeli ile çalışmak benim gözümde “balık tutmayı öğretmek” yani kişinin beslenme ile ilgili bilinç düzeyinin artması, besin ile biyolojik olarak kişisel ilişkisini daha fazla kavramasına yardımcı olmak.
Kalorisiz beslenmenin sürdürülebilirliği ve uzun vadede kişiyi sadece fiziksel olarak arzu ettiği görüntüye değil aynı zamanda doğal olarak “iyi olma” haline kavuşturacağına olan inancım da bu beslenme modeline olan sempatinin bir diğer önemli sebebi…
Çünkü kilo almak aslında bir yan etkidir, sebebi tespit edildiği takdirde kilo vermek, zayıflamak ya da ideal kiloya kavuşmak kolay ve eğlenceli bir süreçtir…