Hasasin İlaç’ın kurucu ortağı olan Ecz. Hasan Tahsin Arslan ile keyifli bir röportaj yaptık. Sorularımızı yanıtlayan Tahsin, eczacılığın evrimi için öncelikle akademik eğitimin değişmesi gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca, eczacılığın ilaç odaklı eczacılıktan hasta odaklı eczacılığa dönüştüğünü de sözlerine ekledi. Detaylar röportajımızda…
Hasan Bey eczacılık mesleğinde 40 yılı aşkın süredir görev alıyorsunuz. Bu serüveni dinlemek adına sizi tanıyabilir miyiz?
1956 Karamürsel doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Karamürsel’de tamamladım. Sevgili eşim ile beraber 1979 yılında İstanbul Üniversitesi’nden mezun olduk. Halen Avşa Adası’nda eczacılık yapmaktayız. 2018 yılından beri Hasasin İlaç ve Sanayi şirketinin kurucu ortaklarıyız. Üç çocuk ve dört torun sahibiyiz. Toplumda eczacılığın güveni ve onurunu yükseltmek için meslek aşkıyla çalışıyoruz.
1979 yılından itibaren eczacılık mesleğinde aktif olarak yer alıyorsunuz, o yıllardan beri yaşanan gelişim ve değişimleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Genç meslektaşlarımızın da bilmesi gereken bir süreç. 1979-2000 arası Eczacılığın finansal ve bürokratik olarak yoğun emek verdiği yıllardı. SGK, 3 ayrı kurum halindeydi (Emekli Sandığı – SSK – Bağ-Kur). Ayrıca tüm resmi kurumlar ile ayrı ayrı sözleşmeler yapılmaktaydı. Bunca kurumun sözleşmeleri ay sonları fatura kesimleri ve tahsilatların takibi tüm enerjimizi almaktaydı. O dönemlerde ıtriyat ve kozmetiklerde hemen hemen tek adres eczanelerdi cirolarda altın yıllar yaşadık. Marketlerin yaygınlaşıp şubelerinin eczanelere yaklaşması ile ciro ve kar oranında her geçen gün kayıplar yaşadık. SGK’nın tüm emekli ve çalışanları tek çatı altına alması olumlu bir gelişme oldu. Fakat tek alıcının devlet olması, mesleki ihtiyaçlarının yönetmeliklerde düzenlemelerinin yeterli olmaması, 5 yıllık yaşanan fiyat düşüşleri ve muayene ücretlerinin hastalardan tahsilatı eczanelerin üzerindeki önemli sorunlar olarak söyleyebilirim.
Uluslararası Eczacılık Federasyonu’nun eczacılara verdiği 5 yıldıza ithafen diğer 2 yıldızı araştırmacı ve girişimci özelliğinin Türkiye’de yetersiz kaldığını söylüyorsunuz. Bu durumu nasıl yorumlarsınız?
Birçok sebebi olduğu kesin. Birincisi, akademik eğitim yetersizliğini söylemeliyim. Yurdumuzda başarı ile uygulanan sağ ve sol siyasetinden bahsedebiliriz. Ülkemizde yaratılan ve halkı ayrıştıran siyaset yaşamlarımızın her alanını yıllarca kapladı. Geçmişteki kısır çekişmeler toplumdaki gelecek vizyonumuzu olumsuz etkiledi. Eczacılar olarak girişimcilik için gerekli finansal yeterlilik ve yüksek faizlerden ulaşılabilirlikte uygun değildi. Araştırma ve girişimcilik örnekleri de pek rastlanılmıyordu. Biraz önce açıkladığım sözleşme adetlerinin çokluğu, kesilen yoğun faturalar ve tahsilat takipleri girişimciliğin bence önündeki duvarlardı. Bu süreç içinde sektörümüzde birçok başarıya ulaşmış girişimciler oldu. Birçokları da finansal ve yönetim zaaflarından başarılarını tamamlayamadılar.
Sizce, “Eczacılar en yakın ilaç ve sağlık danışmadır” düşüncesi benimsenip tekrar banko önü eczacılık modeline geçiş yapılabilir mi?
Bu sorunuzu açıklayabilmek için önce Uluslararası Eczacılık Federasyonu (FIP)’in söylemini dikkate almalıyız. FIP Eczacılık Eğitimi için eczacılara 7 yıldız vermiştir.
Bu yıldızlar;
- , hastaların bakımlarına yapılan katkıları
- , ilaçlar hakkında bilgi ve karar verme yetkisi
- , danışanlar ile iletişimleri
- , yönetici oluşları (danışanları, personeli, reçete ve ilaçları, eczane işletmesinin yönetimleri)
- ise, eczacılar yaşam boyu öğrenen ve öğreten olmaları,
- , olarak “Araştırmacı Eczacı”
- , olarak da “Girişimci Eczacı”
olarak vermiştir. Ayrıca eczacılık, ilaç odaklı eczacılıktan, hasta odaklı eczacılığa dönüşüm geçirmektedir. Bu anlayışa ve yetkinliğe sahip olan eczacılar toplumun en çok ihtiyaç duyduğu seçkin insanlardır. Hastalarla olan iletişim eczacıların büyük gücüdür. Bunu bize unutturmaya çalışıyorlar, bunu asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Mesleki olarak bu güç bize her alanda yeni kapılar açacaktır. Milenyum çağına çoktan girdik. Süratle bilgiye ulaşabiliyoruz. Konferanslar, seminerler bize artık çok yakın. Araştırmacı kimliğimizi güçlendirerek bankoların arkasından bankoların önünde hastalarla iletişime acil geçmeliyiz. Bunu başarabiliriz. Cilt üzerine, 15 yıldır yaptığım çalışmalar beni bugünlere taşıdı. Çok büyük bir networke sahip oldum.
Sizce eczacılığın evrimi için ülkemizde yapılmasını düşündüğünüz önemli hareketler neler olmalıdır?
Akademik eğitimimiz ilaç odaklı yerine hasta odaklı olarak yeniden düzenlenmeli. İstanbul’da özel bir eczacılık fakültesi geçen yıl “Hasta odaklı eczacı” mezunlarını vermiştir. Bu haber bende büyük bir sevinç oluşturdu. Bizler de eczacılar olarak belirli sağlık konularında kendimizi geliştirmeliyiz. Yakın sürede eczanemde, sağlık yayınları köşesi hazırlayacağım. Unutulmamalıdır ki hastalarımızın meslektaşlarımız tarafından sunulan doğru bilgiye çok ihtiyacı var. TEB ve Eczacı Odaları’mızda bu konuda yakın zamanda projeleri hayata geçireceğini umuyorum.
Araştırmacı ve girişimci bir eczacı olarak eklemek istedikleriniz var mı?
15 yıllık araştırmalarım cilt bütünlüğünün sağlanması için oldu. Sürekli başarılı çalışmalar, mükemmel geri dönüşleri takip ederek büyük bir networke ve yoğun talepler üzerine girişimci ve yatırımcı oldum. İnsan sağlığına verdiğim önemle iki üniversite ile çalışıp son derece güvenli ve başarılı farmakolojik etkileri olan bir ürün geliştirdim. Eczacılıkta girişimcilik, bence çağın fırsatlarını değerlendirmeye yönelik, kar amaçlı değil toplum sağlığına katkı verecek inovatif ürün geliştirmek olmalı.