Altın Havan Ödüllü Ecz. Ömrüm Ergüven ve Ecz. Beşir Sefa Mumay’ı dergimizin bu
sayısına konuk ettik. İki genç eczacının ulusal ve uluslararası elde ettiği birçok başarının
hikayesini kendilerinden dinledik. Detaylar röportajımızda….
Ömrüm Hanım ve Sefa Bey, öncelikle eczacılık mesleğini seçme sebebinizden okurlarımıza kısaca bahsedebilir misiniz?
Ecz. Ömrüm Ergüven: Öncelikle herkese merhabalar. Ben kendimi bildim bileli, iletişimi
güçlü ve insanlarla bağ kurmayı seven bir kişi oldum. O yüzden hangi mesleği seçmem
gerektiğini düşündüğüm yıllarda sağlık sektörü dışında hiçbir alanda araştırmalar yapmadım. Eczacılığın her alanında insana dokunulduğunu, inovasyona, üretime ve bireysel gelişime çok açık bir meslek olduğunu gözlemleyince de tercih listemde başka hiçbir mesleğe yer vermeden eczacılık tercih ettim. İnsan bazen nerede olması gerektiğini hissediyor:)
Beşir Sefa Mumay: Sınırlarının geniş, alan sayısının fazla, multidisipliner bir meslek dalı
olması diyebilirim. Şimdilerde farklıdır ama 2015 ÖSYS döneminde YGS ve LYS olmak üzere
2 sınava girmiştik. YGS’de iyi bir sıralamam olduğu için Türkiye’nin her yerinde, köklü
üniversitelerde Fizyoterapi ve Rehabilitasyon bölümü veya Endüstri Mühendisliği
okuyabiliyordum. Çok arada kalmıştım. Tercih döneminin son gününe kadar listemde tek bir
eczacılık fakültesi yoktu. Son güne girerken bir arkadaşım eczacılıktan bahsedince hızlıca
araştırmaya başladım. Aynı gün bir eczacı meslek büyüğümle 2 saate yakın bir telefon
görüşmem olmuştu. Tercihler biterken listemde eczacılık dışında hiçbir meslek
yazmıyordu. O günden sonra bu kararım için henüz hiç pişman olmadım. Eczacılıkta
yapmam gereken şeylerin bitmediğini, her geçen gün arttığını hissediyorum. İnsan bilgi
için her çabaladığında ne kadar çok bilmediğini görüyor.
Ömrüm Hanım, diş hekimliğinden vazgeçip eczacılık fakültesini 2.’lik ile bitirmişsiniz. Sizleri bu başarıya iten motivasyonunuzdan bizlere de bahseder misiniz?
Tabii ki. Lisede son sınıfı okurken ve sınava hazırlanırken aklımda eczacılık ve diş hekimliği
vardı. Çevreme danışarak ilerlediğim için eczacılık mesleğinin yavaş yavaş biteceğini,
o yüzden diş hekimi tercih edersem daha doğru hareket etmiş olacağımı söyleyen
hocalarım ve büyüklerim vardı. Ben de tüm söylenenler doğrultusunda diş hekimliği tercih
ettim ve Viyana’ya okumaya gittim. Birkaç derse girdikten ve okulla ilgili bazı problemler
yaşadıktan sonra diş hekimliğinin bana göre olmadığını anlamıştım. Türkiye’ye dönerek
tekrar sınava hazırlandım ve belirttiğim gibi eczacılık dışında başka hiçbir şey yazmadım,
çünkü 1 yıl boyunca sadece eczacılık için hazırlandım. Okula girdiğim günden beri de mesleğime aşığım. İlaç yapmaktan, hazırlamaktan tutun ilaç anlatmaya kadar her alanı benim için büyük bir aşk. Mesleğinize bu kadar aşıkken de akademik başarı kaçınılmaz
oluyor. Hep çok iyi ders dinleyen, her türl bilgiye aç bir öğrencilik geçirdim. Okul yıllarımda kendimi hiç sosyallikten mahru bırakmadım. Birçok şehir gezdim, kongrelere TEMMUZ 2022 23 gittim, topluluk başkanlığı yürütüp 20’den fazla organizasyona liderlik yaptım ancak bu derslerimdeki başarıma engel olmadı. Tam tersine hepsi birbirini tamamladı. Derece için çabalamadım, mesleğimi sevmem, planlı ve programlı olmam derece getirdi diyebiliriz.
Sefa Bey, henüz üniversite yıllarınızda Ulukaya Girişimi ile Amerika’ya giderek
projenizi Amerika pazarında tanıtma fırsatı yakalamışsınız. Bize süreci kısaca
anlatır mısınız?
O güne kadar yaptığımız projeler genellikle hep ulusal alanda kalıyordu. Ulukaya Girişimi ilk
defa uluslararası platformda bir girişim fırsatı sunmuştu. “Yok ya, benim burada ne işim
var?” diye düşünerek başvuruların bitmesine yakın bir gece yarısı başvurdum. Yaklaşık 4
aşamanın sonunda 30448 başvuru arasından seçilen ve New York University’de eğitim alma
hakkı kazanan 24 Türk gencinden biri oldum. Sonrası ise hikayenin akıcı kısmı oldu. “Hayatın bir fırsat, yüksel!” sözünün içindeki derinlikte kendimi buluyorum. En güzel hayallerimiz, gelecekte bizi bekliyor. Yükselmek, ilerlemek ve paylaşmak için; milletimiz, değerlerimiz ve en güzel şeyler için daha çok çalışmamız lazım. Zıplamak bence bu hayatın ince çizgisi olmalı. Bir hocam, “Hayatı bulduğu gibi bırakan insanlardan olmayın, yerinizde durmayın!” derdi. Sürekli daha yükseğe zıplamak ve hayatı bulduğumuzdan güzel bırakmak zorundayız. Amerika macerasının özeti de benim için bu oldu. Olduğum yerden daha ileriye hiç durmadan zıplamak!
Ulusal ve uluslararası 18 farklı projeniz ile finale kalmış olup 14 tanesi ödül aldınız, bu mesleği tercih etmeden önce böyle büyük başarılara adım atacağınızı hedefliyor muydunuz?
İkimizde benzer karakterlere sahip iki insanız. Amacımız hiçbir zaman okulu okuyalım
bitirelim sonra çalışmaya başlayalım olmadı. Hep farklı bakış açısı ile bakmaya, görülmeyeni
görmeye çalıştık. Bizim için en değerli şey bulunduğumuz ortam ve mesleğe değer
katmak ve bir şeyleri farklı yapabilmekti. Tabii ki eczacılık mesleğine adım atmadan
önce biz de bu kadar mutluluğu ve başarıyı yaşayacağımızı tahmin etmiyorduk.
Ama bir şeyleri bambaşka yapacağımızı biliyorduk 🙂 Bu başarının üç sebebi var:
1. Kesinlikle çok çalışmak. 5 yıldır ortağız ve 5 yıldır gece gündüz çalışıyoruz. Kendimizi
her zaman Mustafa Kemal Atatürk’ün sözü ile motive ediyoruz. ‘Tek bir şeye ihtiyacımız
var, o da çok çalışmak’
2. Hem çok iyi arkadaş hem çok iyi bir ortağız. Birbirimizi sürekli beslemeye çalışıyor ve
destekliyoruz. Bunun artılarını her zaman görüyoruz.
3. Öğrendiğimiz her şeyi öğretmeye çalışıyoruz. Bilgi sadece bizim olsun demiyoruz.
‘Farmasötik Proje Laboratuvarı’ adında bir eğitim programı başlattık 3 yıl önce. Eczacılık 4.0 ve Projeleştirme kavramlarını anlatıyoruz. Şu zamana kadar 500’den fazla öğrencimiz oldu. Öğretici olduğunuzda eğitiminiz hiçbir zaman tamamlanmıyor, kendinizi her zaman geliştiriyorsunuz.
Eczacılık 4.0 konusuna geçmeden önce Ecz. B. Sefa Mumay ile tanışıp bu serüvene nasıl başladınız? Çok merak ediyoruz…
Sefa ile ikimiz de Trakya Üniversitesi Eczacılık Fakültesi öğrencisiydik. Ben diş hekimliğinden
dolayı 1 yıl geç girdiğim için Sefa benim üst dönemimdi. Bir gün Sefa benimle konuşmak
istediğini söyledi, o zaman Akılcı İlaç ve Eczacılık Topluluğu’nun yönetim kurulu tekrar kuruluyordu ve Sefa bana ‘Yönetimde yer almak ister misin?’ diye sordu. Tam final haftasıydı hiç unutmuyorum. Tabi ki o zamanlar bizim için dönüm noktası olduğunu
fark edememiştik. Teklifini 3 gün sonra kabul ettim ve ara döneme girdik. Aklımda bir
proje vardı ve netleştirmeye çalışıyordum. 28 Ocak Sefa’nın doğum günüymüş ben bunu
Ecz. Beşir Sefa Mumay ve Ecz. Ömrüm Ergüven Altın Havan Ödülleri’yle birlikte…
24 TEMMUZ 2022 bir gün sonra öğrendim. Ona ‘Kutlamak için geç kaldım kusura bakma ama doğum günü hediyeni iletiyorum’ yazdım ve proje dosyasının bitmiş halini attım. Sefa ile ilk projemiz oydu. O proje ile birkaç yerde ödül aldık. İnovasyon ile tanışmamız ve Pharmaino’nun temeli ise sayın Ecz. Bora Hazır sayesinde oldu. Öğrenci topluluğu olarak Bora Bey’i konuşmaya davet etmiştik ve kendisi eczacılıkta yeni teknolojilerin kullanılmasının ne kadar önemli olduğunu anlattı. Biz de o günden beri yıkıcı teknolojilere ilgi duyuyor ve mesleğimizin gelişimi için çalışıyoruz. Hatta mezun olduğumuz okulumuzda, oturduğumuz sıralarda şu an ‘Eczacılık Bilimlerinde Yapay Zeka’ adı altında misafir eğitmen olarak birlikte ders veriyoruz:)
Aslında en merak edilen sorumuza geçiyorum, nedir Eczacılık 4.0?
Eczacılık 4.0 en kısa tanımı ile, eczacılığın her alanının yapay zeka, arttırılmış gerçeklik,
metaverse gibi yıkıcı teknolojiler ile birleştirildiği dönemdir. Temelini Endüstri 4.0’dan almaktadır. Eczanelerde bulunan ve eczacıya karar destek mekanizması sağlayabilecek algoritmalardan tutun da ilaç keşfinde kullanılan algoritmalara, eczacının eğitiminde kullanılan sanal gerçeklik gözlüklerinden tutunda hasta eğitiminde kullanılan sanal gerçeklik gözlüklerine kadar her inovatif yaklaşım bu dönemin içerindedir. Eczacılık 4.0 kavramı Dünyada ve Türkiye’de çok fazla kullanılan bir kavram değil. Dünyada, ‘Pharma 4.0’ olarak
kullanılsa da bu konudaki yayınlar oldukça az. Türkiye’de ise hiç kullanılmıyor. Bu yüzden, eczacılıkta yıkıcı teknolojiler literatürüne katkı sağlamak ana amaçlarımızdan bir tanesi bu çerçevede makaleler yayınlamaya ve çalışmalar yürütmeye devam ediyoruz.
Dünya ikinciliği ödülü çok büyük bir ödül bu işe başlarken bu projenin buralara
kadar yükseleceğini tahmin ediyor muydunuz?
Aslında projeyi ortaya çıkarırken dünya ikincisi olalım ya da derece alalım diyerek çıkarmadık. Bizim için hasta sağlığı adına önemli projelerden bir tanesiydi. Dünyanın en eski gönüllü öğrenci organizasyonlarından biri olan, 92 ülkeden yaklaşık 500.000 eczacılık fakültesi öğrencisini ve mezunlarını temsil eden Hollanda merkezli International Pharmacy
Student Federation (Uluslararası Eczacılık Öğrencileri Federasyonu) adında bir kuruluş
mevcut. Bu kuruluşun INNOV8: Pharmacy Innovation Competition adlı bir proje
yarışması başlattığını gördük. Görür görmez başvuruya hazırlanmaya başladık çünkü
proje yarışmasının istediği konular bizim de üzerinde çalıştığımız yıkıcı teknolojilerin
eczacılık alanına entegre edilmesi ile ilgiliydi. Gerekli formları doldurduk, projemizi yazılı
olarak anlattık ve başvurumuzu tamamladık. 1 Eylül 2020 Salı günü ilk güzel haberi mail
yoluyla aldık, 72 ülkeden 200 projenin katılımıyla gerçekleşen yarışmada ilk 6’ya kalmıştık. Güney Kore, Monako, Hindistan, Brezilya, Mısır ve ülkemiz Türkiye… Eczacılık ve teknoloji konusunda bizi zorlayabilecek ülkeler ile yarışacaktık. Tekrardan bilgilendirme maili ile sözlü sunum takvimimiz atıldı. Sözlü sunuma kadar gerçekten çok çalıştık, anlatacaklarımızın üzerinden tekrar tekrar geçtik, İngilizce olarak deneme sunumları aldık, sabahladık, heyecandan Ecz. Beşir Sefa Mumay, Ecz. Ömrüm Ergüven, TEB Başkanı Ecz. Arman Üney
TEMMUZ 2022 25 uyuyamadık. Ailelerimizin, hocalarımızın, sevdiklerimizin desteğini ve kendimize olan güvenimizi arkamıza alarak sunuma girdik. Sunumumuz istediğimiz gibi geçti ve sonuç gününü beklemeye başladık. 22 Eylül 2020, yine bir Salı gününe dünyanın en mutlu insanları olarak uyandık. Gelen bilgilendirme mailinde bizim için ‘Runner Up’ yani Dünya ikinciliği yazıyordu. Üniversite sıralarında hayalini kurduğumuz Pharmaino, emeklerimiz sonucunda uluslararası bir yarışmada dünya ikincisi olmuştu. Emek verdiğimiz her şeye ve bize emek veren herkese minnettarız.
Teşekkürler dünya!
Ömrüm Hanım yakın zamanda 149 fazla ülkede üyesi bulunan Uluslararası Eczacılık Fedarasyonu (FIP) tarafından başlatılan bir listeye Türkiye’yi temsilen isminizi yazdırdınız. Bize bu süreçten bahsedebilir misiniz?
Aslında bu süreç benim için de oldukça yeni. Dünya listesi 30 Haziran 2022’de açıklandı.
Tüm süreci baştan alayım: 146 farklı ülkeden 4 milyona aşkın üyesi olan Uluslararası Eczacılık Federasyonu’nun (FIP) kadınları eğitim ve bilim alanında desteklemek
adına oluşturdukları ve WISE (Woman in Science and Education) adını verdikleri bir
programı mevcut. Bu program bu yıl ilk defa meslekte 15 yılını doldurmamış, bilime ve
eğitime değer kattığını düşünen kadınların tüm dünyadan isimlerini topluyor ve ‘Rising Stars’ yani ‘Yükselen Yıldızlar’ adı altında bir liste oluşturuyor. Bir gün, Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. İlkay Erdoğan Orhan Hocam beni arayarak bu oluşturulacak listeye aday göstermek istediğini söyledi. Tabii ki çok ama çok mutlu oldum. Kendisine huzurunuzda tekrardan teşekkür edeyim. Tüm hayat hikayemi yazılı bir metne döktükten sonra İlkay Hocam başvuruyu yaptı ve beklemeye başladık. Çünkü ilk önce Türkiye komisyonu değerlendirecek daha sonra merkeze gidecekti. Türkiye komisyonundaki değerlendirmeyi başarı ile geçtikten sonra hayat hikayem merkeze gönderildi ve tüm dünyadan adaylar ile birlikte değerlendirildim. 30 Haziran’da ise yükselen yıldızlar adını verdikleri liste yayınlandı ve ben o listede Türkiye’yi temsilen bulunmaktayım. Benim için müthiş bir gurur, insan hayatında kaç kez böyle duygular yaşar bilemiyorum. Aşık
olduğum mesleğimde ‘yükselen yıldız’ olarak anılacağım. Hem de tüm dünya tarafından.
Bana inanan ve desteğini esirgemeyen herkese sonsuz teşekkürlerimi sunarım!
Dermokozmetik okulu ekibinde yer alıyorsunuz, meslektaşlarınız ve okurlarımız için bizlere dermokozmetik okulundan bahseder misiniz?
Dermokozmetik Okulu, sayın Ecz. Sema Uysal Zeybek önderliğinde 17 eczacı ile yola çıkılmış bir projedir. İkimiz de bu 17 eczacı içerisindeyiz. İlmek ilmek işlenen, arka planında
müthiş emekler dönen bu okulun asıl amacı eczanelerde eczacıların dermokozmetik
konusunda daha baskın hale gelmesi ve meslektaşlarımızın birbirini eğitmesidir.
Şu anki mevcut durumda araştırma ekibi ve eğitimciler olarak görevlendirmelerimiz
mevcut. Araştırma ekibimiz düzenli makaleler tarayarak eğitimcilerimizi bilimsel bilgi
açısından beslemektedir. Eğitimcilerimiz ise Temel Seviye ve İleri Seviye olacak şekilde
eğitim gruplarına eğitimler vermektedirler. Cilt hastalıkları hakkında verilen eğitimlerden
tutun da eczanelerde olan her ürünün etkin madde içerikleri, ne işe yaradıkları gibi her
detay tamamlayıcı olarak eczacılarımıza verilmektedir. Örneğin sabahtan sedef hastalığı
anlatılıyor ise öğleden sonra sedef hastalığında kullanılan ürünler anlatılmaktadır. Bu okul,
üniversite sonrası eğitimi destekleyen ve eczacılığın önemini bir kez daha vurgulayan
platformlardan bir tanesidir. Başta Sema Hanım olmak üzere bu okulda emeği geçen
herkese teşekkür ediyoruz, bu tarz bir platform mesleğimizde yeni bir bakış açısı oluşturacak ve başka eğitim okullarının da açılmasına vesile
olacaktır.