Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun 2021 yılı verilerine göre Türkiye’de, 7 milyonun üzerinde diyabet hastası bulunmakta olup, bu rakam yetişkin nüfusunun yüzde 15’ine karşılık gelmektedir. Uzmanlar, diyabet hastalarının sayısındaki artışın devam etmesi halinde ülkemizin 2045 yılında, dünyada en fazla diyabetlinin yaşadığı ilk 10 ülke arasına gireceğini ifade etmektedir.
Dolayısıyla ülkemizde çok sayıda diyabet hastası, sağlıklı bir yaşam sürdürmek için düzenli olarak kan şekeri ölçümü yapmak zorundadır. Vücudunun üretemediği insülini ömürleri boyunca dışarıdan almak durumunda olan veya belirli nedenlerle üretilen insülinin yeterli kullanılamadığı diyabet hastaları, kan şekerlerini her gün düzenli olarak ölçmek zorundadır. Gün içerisinde kan şekerini ölçme sıklığı, özellikle çocuk yaş grubundaki hastalarda ortalama 5-6’dan hastalığın seyrine göre 11-12’ye kadar çıkmaktadır.
Ancak hastalarımız bir yandan diyabetle mücadele ederken diğer yandan da yüksek fiyat farklarının altında ezilmeye devam etmektedir. 5 Ağustos 2024 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Uygulama Tebliği’nde (SUT) yapılan değişiklik, bunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Yeni düzenlemeye göre Sosyal Güvenlik Kurumu, hastaların kullandığı kan şekeri ölçüm çubukları için 0,74 kuruş ödeme yaparken bu rakamı 1,04 TL olarak güncellemiştir. Aynı şekilde insülin uygulamasında kullanılan iğne kalem ucunda (100 adet) Sosyal Güvenlik Kurumu’nun karşıladığı tutar 35,30 TL’den 49,42 TL’ye yükseltilmiştir. Kağıt üzerinde yüzde 40 artış yapıldığı görülse de bu yapılan güncellemeler hastalarımızın süregelen mağduriyetine çare olamayacak kadar düşük rakamlardır.Şeker ölçüm çubukları ve insülin iğne uçları, eczaneler tarafından kurumca ödenen fiyatın çok üstünde bir fiyatla temin edilmektedir. Bu durum meslektaşlarımızla hastalarımızı karşı karşıya getirerek, ciddi bir eczacı ve hasta mağduriyetini yaratmaktadır.
Örnek vermek gerekirse;
Tip 1 diyabetli bir çocuk hastamızın üç aylık raporlu reçetesinde şeker ölçüm çubukları için ödemesi gereken fiyat farkı 4.500 TL’ye kadar çıkabilmektedir. Hastamızın aynı zamanda iğne uçları için ödeyeceği ücret de 1500 TL’yi bulabilmektedir. Yani hastamız şeker ölçüm çubuğu ve iğne uçları için toplamda 6000 TL gibi bir fiyat farkı ödemek zorunda kalabilmektedir.
Tip 2 diyabetli yaşlı bir hastamız 3 ayda 4 kutu iğne ucu, 8 kutu şeker ölçüm çubuğu kullanmaktadır. Bu hastamız da toplam 3.835 TL fark ödemek zorunda kalabilmektedir.Bu durum özellikle emekli ve dar gelirli hastalarımıza ciddi mağduriyetler yaşatmaktadır.
Hastalarımız son zamanlarda bütçeleri el vermediği için ne yazık ki sağlıklarından vazgeçerek reçete edilenden daha az miktarda insülin iğne uçları ve şeker ölçüm çubukları talep etmektedir. Her enjeksiyon için bir iğne ucu kullanması gerekirken yüksek fiyat farkı nedeniyle 3 veya 4 enjeksiyon için aynı iğne ucunun kullanıldığı bildirilmektedir. Benzer durum şeker ölçüm çubukları için de geçerli olup, günde 4 kez ölçüm yapması gereken hastalarımızın yüksek fiyat farkı nedeniyle günde 1 ölçüm yaptığı bildirilmektedir.
Diyabet, kronik bir hastalıktır. Hastalarımızın yaşamları boyunca düzenli takip ve tedaviye ihtiyaçları vardır. Dolayısıyla Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen rakamların enflasyonist ortam göz önüne alınarak yeniden revize edilmesi toplum sağlığı açısından acil bir zorunluluktur.Daha önce de özellikle belirttiğimiz gibi halk sağlığı bir tasarruf kalemi değildir.
Sağlıktan tasarruf olmaz.
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ