Polifarma Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Vildan Kumrulu dergimizin konuğu oldu. Kumrulu, iş hayatında kadınların katılımının önemini vurgulayarak ”Bu ülkenin kadınlarına inanıyorum, Türkiye’yi çok daha ileriye taşıyacağız” dedi.
Bize biraz kendinizden ve eğitiminizden bahseder misiniz? Üniversiteden mezun olduğunuzda bu kadar başarılı bir noktaya gelebileceğinizi hayal edebiliyor muydunuz?
Öncelikle 6 Şubat’ta Kahramanmaraş merkezli yaşadığımız, acısı ve etkileri çok büyük olan depremler sebebiyle hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyor, tüm ülkemize geçmiş
olsun diyorum. Ne yazık ki depremde tıbba emek veren, hayatını sağlığa adamış sağlık emekçilerimizi de kaybetmek bizi çok üzdü….
Polifarma olarak ilk günden itibaren kamu kurum ve dernekler ile işbirliği halinde serum ve
ilaçlarımızı gerekli yerlere ulaştırdık. Tüm Türkiye’ye yayılmış bir saha organizasyonuna sahip olduğumuz için çalışanlarımızdan da etkilenenler oldu. Onların da yanındaydık,
yanında olacağız. Yaraları birlikte saracağımıza inancımız tam… İçinde bulunduğumuz mart ayının sağlık sektörü ve Polifarma için anlamı çok büyük; 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, 14 Mart Tıp Bayramı ve 27 Mart Polifarma’nın Kuruluş Günü. Sizin nezdinizde tüm
kadınların Kadınlar Günü’nü kutlar, şifa dağıtan tıp doktorlarımızın ve tüm sağlık çalışanlarımızın Tıp Bayramı’nı da kutlarım.
Sorunuza ‘‘evet’’ yanıtını vereceğim çünkü ben iş hayatımda bu noktaya gelmemin önce hayalini kurdum, sonra bunun planını yaptım; odağına ülkesine hizmet etmeyi almış birisi
olarak bunu en iyi şekilde nasıl yapacağımı ve başarılı olacağımı daha üniversite döneminde biliyordum. Hayallerimi doğru şekilde plan yaparak gerçeğe dönüştüreceğimin bilincindeydim.
1985 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği bölümünden mezun oldum, hemen ardından yine Yıldız Teknik Üniversitesi’nde
başladığım Fen Bilimleri Enstitüsü Kimya Mühendisliği Yüksek Lisansımı 1987 yılında tamamlayarak Kimya Yüksek Mühendisi unvanımı aldım.
Mezun olduğum yıllarda Türkiye’de yerli bir serum üreticisinin pazar lideri olması bir hayal idi. İlaçta dışa bağımlılık çok fazlaydı.
Ben, ülkesine hizmet etmek isteyen genç bir mühendis olarak eğitimimin ardından kariyerimi sadece insan değil tüm canlıların hayatını kurtarmaya, hastalara şifa dağıtmak ve en önemlisi de ilaçta dışa bağımlılığı azaltarak ülkeme hizmet etmek için bu yöne çevirdim. O nedenle de mezun olduğum yıldan bu yana ilaç sektöründe profesyonel olarak çalışıyorum.
Eşinizin vefatı sonrası işin başına geçtiniz. O zaman neler hissettiniz,
başaracağınıza inanıyor muydunuz?
Polifarma’nın Kurucusu ve Onursal Başkanı Merhum Eczacı Sn. Necdet Nuri Kumrulu, 2009 yılında aramızdan ayrıldıktan sonra var olan görevlerimin üzerine Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevim de eklendi.
Henüz şu anda sahip olduğumuz 77.000 m2 alan üzerine kurulu, Ergene’deki fabrikamız
tamamlanmadığı için her anlamda faaliyetlerine hazır hale getirmek bize düştü. Üretim tesisimizin tasarımını ve proses mühendisliğini de yine biz üstlendik.
O dönemde maddi ve manevi zorluklar elbette yaşadım ama inanın bugün geldiğimiz nokta, yurt içi ve dışında başarılarımız, aldığımız ödüller… Tüm bu zorlukların hepsine değdiğini gösteriyor.
Türkiye’nin hastane ürünleri ihtiyacının çok büyük bir miktarını biz karşılıyoruz. Özellikle anestezi ürünleri ve yoğun bakım beslenme solüsyonunda akla ilk gelen markayız.
Geçtiğimiz yıl, bağımsız bir araştırma şirketi ile yaptığımız araştırma sonucunda Türkiye’nin en güvenilen ve en çok tavsiye edilen hastane ürünleri markasıyız. Sektörün bize
bu güvenini, henüz 2021 yılında girdiğimiz reçeteli pazarlar alanında hızla edindiğimiz güçlü yerden anlıyoruz…
Eczacı Sn. Necdet Nuri Kumrulu ile ortak yarattığımız vizyonumuzdan aldığım ilham ile bugün, 37 yıllık geçmişe sahip, teknolojiyi tüketen değil, üreten, yüzde 100 Türk sermayeli, 1.500 kişiye istihdam sağlayan, global bir kuruluşun başındaki lider olarak dünya pazarında büyümeye ve de hedeflerimizi büyütmeye devam ediyor, Polifarma’nın mihenk taşlarını
döşemiş olmanın mutluluğu ve gururuyla Yönetim Kurulu Başkan Yardımcılığı görevini sürdürüyorum.
Ayrımcılık yapmak istemeyiz ama bir iş kadını olarak ayrıca yaşadığınız zorluklar veya fırsatlar oldu mu? Bunları nasıl aştınız, bu zorlukları aşmadaki motivasyonunuz neydi?
Benim için zor şartlar hep fırsat demektir. Çünkü en büyük icatlar ihtiyaçlardan çıkar. Anadolu’da doğmuş bir Türk kadını olarak zorluklara alışığım, hayatımın hiçbir
dönemi rahat geçmedi. Kadınlarımız bulundukları zor şartları fırsat olarak görmeli. Ben öyle gördüm ve zorluklardan çıkış anahtarım da ‘konfor alanımdan çıkmak’ oldu. En zor zamanlarda dahi umutsuzluğa asla kapılmam, hep ‘B planım’ vardır. Ben, hedeflerimi bir zaman planına oturttuğum için nihayete ermesini sabırla beklerim. Bilirim ki başarıya
giden yol uzundur.
Benim, içselleştirdiğim ve bana hem iş hem sosyal hayatımda kılavuz olmuş bir söz vardır;
‘Hayal, bir tarih yazınca hedef olur. Hedef, aşamalara ayrılınca plan olur. Plan, harekete geçince gerçek olur.’
Bu yolda en büyük desteği kimlerden gördünüz?
Benim DNA’mda tüm canlılar için fayda üretmek, şifa dağıtmak var. Polifarma’nın kuruluş hikâyesinde de sağlığa fayda ve Türkiye sevgisi yatıyor. Elbette hayatımın her döneminde ailem en büyük destekçimdi.
Bunun yanında etrafınızda çok iyi ve donanımlı bir ekibin de olması gerek, ben doğru kişileri seçtiğimi düşünüyorum çünkü onlar da benimle aynı inançta çalışıyorlar.
Bir insanın en büyük destekçisi, iç motivasyonudur; bu yolda başarımın temeli insanlığa hizmet etme tutkum, bilimin ışığında pes etmeden çalışmaya olan inancımdır… Yıllar geçtikçe doğru yolda ilerlediğimi görüyorum, Küba’daki bir hastanenin duvarında yazılı olan Che Guevara’nın ‘‘Çünkü tek bir insan hayatı dünyadaki en zengin insanın mal varlığından
milyonlarca kat daha değerlidir’’ sözü de kısaca anlatıyor aslında…
Bu açıdan baktığımızda iş insanı olarak kadınlara tavsiyeleriniz
neler olabilir?
Bir toplumun geleceğinin ancak eğitimle değişebileceğinin bilincinde sorumlu bir lider olarak, hangi yaşta olurlarsa olsunlar eğitimi ve yaşam boyu öğrenmeyi odaklarına almalarını tavsiye ederim. Eğitim sayesinde ‘işin içine girerek’ hâkim olabilir, kendi sektörünüzdeki ihtiyaçları eksikleri bilebilir ve buna göre planınızı oluşturabilirsiniz. Benim
iki çocuğum da sağlığa hizmet edecek şekilde, şirketimizin ‘Önce Hayat’ söylemini içselleştirerek eğitim hayatlarına uygulamışlardır; oğlum Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde okuyor, kızım ise King’s College London’da Biomedical Engineering mezunu ve
şu anda o da Polifarma’da çalışıyor. Bir diğer önemli tavsiyem de yukarıda belirttiğim gibi ‘konfor alanlarından çıkmaları’. Ben hem mektepli hem alaylıyım. Beyaz önlüğümü giyerek laboratuvara, üretim tesislerimize girerek işin içinde çalışırım. Çünkü sentez yapmak, sentezden ilaca geçmek, entegre üretim yapan bir ilaç firması haline gelmek ayrı bir
profesyonellik gerektirir. Şirketimi, kendi molekülünü üreten, nadir ve yetim hastalıklar alanında çalışmaları olan, dünyanın sayılı ilaç firmaları arasına getirmemin ana sebebi budur; yaşam boyu süren eğitim ve çalışma…
Herkesin yaptığını yapmak yerine katma değer sağlayacak yeni alanlara gitmek cesaret
ister. Topluma faydalı olmak için cesur olun, hata yapın. Dünyada her sektörde rekabet çok zorlu ve çetin. Yalnızca fark yaratarak sürdürülebilir bir başarı elde edebilirsiniz. Zaman zaman güçlerinin bittiği, ümitsizliğe kapıldıkları anlar elbette olabilir ama vazgeçmesinler. Emin olun kendinize bir hedef koyar ve vazgeçmezseniz başarıyı mutlaka yakalarsınız ve unutmayın, hayatta 4 şeyi geri alamazsınız;
1. Ağızdan çıkan söz,
2. Geçen zaman,
3. Kaybedilen güven,
4. Kaçırılan fırsat…
Son olarak Mayıs ayında, Yeditepe Üniversitesi Women in Business Kulübü tarafından layık görüldüğünüz “Emekçi Kadın Ödülü”nü alacaksınız, tabii ki
yaptığınız başarılı çalışmalarla da Polifarma’yı getirdiğiniz nokta itibariyle kesinlikle bu ödülü hak ediyorsunuz. Bu ödülle beraber yeni misyonlarınız,
yeni hedefleriniz olacak mı?
Yeni “Vildan Kumrulu”lar yetiştirilmesi için nasıl bir ortam ve imkan sağlanmalı?
Türkiye’nin sayılı eğitim kurumlarından birinin, iş hayatındaki kadınları destekleme amacıyla kurulmuş bir kulübü tarafından Emekçi Kadın Ödülü’nü almak çok anlamlı. Yeni Vildan Kumrulu’lar yetişmesi için eğitim elzem; toplumda eğitimli kadınların sayısı ne kadar artarsa ve iş hayatında aktif rol alırlarsa o toplum da o kadar güçlü, o kadar mutlu, o kadar sağlıklı olur. İşte bu yüzden Necdet Nuri Kumrulu Burs Fonu ile başta kız çocukları olmak üzere gençlere burs imkânı sağlıyoruz.
Yaygın uygulamaların tersine, üretim yapan bir şirket olmamıza rağmen çalışanlarımızın çoğunluğunu kadınlar oluşturuyor. Polifarma olarak küresel çapta bir oyuncu olmamızı sağlayan gücümüz olan, 2017’de kurduğumuz PolArGe merkezimizin, Turkish Time dergisinin yaptığı Ar-Ge 250 araştırmasına göre, ‘Türkiye’de Ar-Ge merkezleri arasında en çok kadın çalışan sayısına sahip merkezlerden’ biri olduğunu gururla söylüyorum. Biz kadınlar; doğamız gereği dünyaya duygusal zekâmız, pozitif ve çözüm odaklı yaklaşımlarımız, aynı anda birden fazla işi organize edebilme yeteneğimiz, pratik zekâmız ile geliyoruz. Yani aslında iş hayatında beklenen tüm özelliklere sahipken
kendimizi geri planda tutmamamız, cesur olmamız gerekir.
Bu ülkenin kadınlarına inanıyorum, Türkiye’yi çok daha ileriye taşıyacağız…