ESKİ TÜRK ECZANESİ MÜZESİ
126 yaşında tamamı korunmuş bir eczane
Uzun meslek hayatımda, yaparken beni çok heyecanlandıran işler olmuştur. Bu yazımda onlardan birini size anlatacağım: Eski Türk Eczanesi Müzesi. Ayrıca , bu Müze için, doktora babam Prof. Dr. Turhan Baytop’ dan doğrudan övgü aldığım için biraz övünmeme de sebep olur. Uzatmadan anlatayım. Aşağıdaki satırlarda anlatacağım “Eski Türk Eczanesi Müzesi” ni Hoca gezdi, çok beğendi ve bana “Ekrem , sen bu zamana kadar hiçbir şey yapmamış olsan ki öyle değil, bu müze ile Devlet’ten aldığın bütün maaşları hak ettin!” Turhan Hocayı tanıyanlar bilir, kişileri nadiren överdi. Bu övgü, Müzeyi kurarken çektiğim bütün sıkıntıları, yorgunlukları unutturdu bana.
Bu sayı , “Eczacılık Günü” nde çıkacak, o yüzden sizlere “Eski Türk Eczanesi Müzesi” ni tanıtmak ve gezdirmek istedim. Yazıda kendimden bahsederken devamlı ben, ben demekten kaçınmak için “Prof. Dr. Ekrem Sezik” i kullandım.
Nerede ?
ECZANE, Ankara’nın tam ortasında, Hacettepe Üniversitesi Merkez Yerleşkesi’nde . Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı girişinde. Takriben 126 yaşında.
Müzeyi gezmeden önce sizlere, Eczane’nin tarihçesinden ve müze haline gelişinin hikâyesinden kısaca bahsedeyim.
Eczane’nin kısa tarihçesi
Şehremini Merkez Eczanesi, 20.Ekim.1922 yılında Ecz. Ahmet Hamdi EMGEN tarafından müteveffâ Ecz. Konsantin Sava Mondiana’nın varisi olan eşinden 500 Osmanlı lirasına satın alınmış .
Ecz. Konsantin Sava Mondiana’nın Mekteb-i Tıbbiye’yi Mülkiye’den 1894 yılında mezun olduğu “Salname-i Nezaret-i Maarif-i Umumiye” (Maarif Bakanlığı Yıllığı) kayıtlarında bulunmaktadır. Mezuniyetinden sonra eczanesini açtığı düşünülürse, eczane 27 yıl kadar Ecz. Konsantin Sava Mondiana’ nın yönetiminde kalmıştır. Devir senedinde, Eczane’nin “Şehremini, Ereğli Mahallesi, Tramvay Caddesi 185 numarada” bulunduğu kayıtlıdır. Bu caddenin İstanbul’un imarı (!) sırasında yıkılıp yok olduğunu belirtelim.
Eczane, 1932 yılına kadar eski yerinde kalmış. 1932’de, Ecz. Ahmet Hamdi EMGEN tarafından Millet caddesi üzerinde yaptırılan, Çapa Hastanesi yanındaki yeni binanın girişine taşınmış. Bu arada “Emgen” in “Em-ilaç” kelimesinden türetildiğini ve manasının eczacı olduğunu da belirtelim.
Ecz. İhsan GEZGİN, Ecz. A. Hamdi Emgen’ in kızı, 1946-1947 döneminde İstanbul Üniversitesi Eczacılık Okulu’ndan mezun olmuş ve 1954 yılına kadar babası ile beraber çalışmış, 1954 yılında evlenmiş ve mesleğini uygulamaya ara vermiş. Ecz. Hamdi bey, 1973 yılında vefat edince, kızı Ecz. İhsan GEZGİN Eczaneyi devir alır. Eczane,1973-1980 yılları arasında Ecz. İhsan GEZGİN tarafından başarı ile yönetilir. Ecz. İhsan GEZGİN, sağlık sebepleri dolayısıyla eczaneyi 1980 yılı sonunda kapatır .
Eczane kapandığında takriben 85 yaşındadır. Ömrünün en uzun devresini, yani 51 yılını, eczacı A. Hamdi EMGEN’in, 7 yılını da kızı Ecz. İhsan Gezgin’in idaresinde geçirmiştir. İhsan Hanım, Eczane’ yi isteyenler olmasına rağmen devretmez, kapalı kalır.
Eczane nasıl Müze oldu ?
1981 yılında HÜ Eczacılık Fakültesi, Farmakognozi öğretim üyesi Prof. Dr. Ekrem SEZİK, bu tarihi eczanenin kapandığını, İstanbul’da Yeni Moda Eczanesi sahibi Ecz. Melih Ziya SEZER’den haber alır ve Ecz. İ. GEZGİN’e müze yapmak üzere müracaat eder. Uzun zamandır, böyle bir müze yapma hayalinin olduğunu anlatır, Ecz. İ. GEZGİN’ i ikna eder . Eczane bütün dolapları, ilaçları, malzemesi ile beraber Prof. Dr. Ekrem SEZİK’ e hibe edilir. Prof. Dr. Ekrem SEZİK, bütün bu malzemeyi Ankara’ya , bankadaki birikmiş bütün parasını çekerek, kendi imkânları ile nakleder ve müze olarak kurmak üzere kaynak araştırmaya başlar. Eczane dolapları ve malzemesi 1 yıl kadar, H.Ü. Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı girişinde , bekler. Daha sonra, Prof. Sezik üyesi bulunduğu Kocatepe Rotary Kulübüne , müze kuruluşu için bir toplum hizmeti projesi sunar. Proje kabul edilir. Kocatepe Rotary Kulübü’nün projesi Hacettepe Üniversitesi Rektörlüğü tarafından da onaylanır ve Eczane, HÜ Eczacılık Fakültesi Farmakognozi Anabilim Dalı girişinde müze olarak kurulmaya başlar. Eski dolapların onarımı, yerleşimi, eczane mekânının yapılması tamamlanır ve 23.Aralık.1983 tarihinde, zamanın Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı rahmetli Mehmet AYDIN’ın da katıldığı, basın ve televizyona yansıyan, güzel bir törenle açılır.
İşte, kısaca Şehremini Merkez Eczanesi’nin “Eski Türk Eczanesi Müzesi” ne dönüşümüne kadar geçen hikâyesi.
Müze Eczaneyi gezelim
Fakülte’nin kapısından girip, merdivenlerden ikinci kata , yani kurucusu olduğum Farmakognozi Anabilim Dalı’na, doğru çıkmaya başlayınca bu tarihi eczane ve Farmakognozi Anabilim Dalı giriş kapısı görülür (Resim -1). Eczane ‘nin önüne gelince sol taraftaki vitrinde kavanozların içinde bulunan fetüsler ve yılan dikkati çeker. Bunlar, eski eczanelerin en önemli, etkileyici eşyalarıdır. Fetüslerden biri son derece iri bir bebek. Sağ tarafta ise bazı preparatlar ve Eczane’nin Müze haline getirilişinin hikâyesini kısaca anlatan bir plaket (Resim-2) , başınızı biraz kaldırdığınızda ise Şehremini Merkez Eczanesi ‘ nin levhasını görürsünüz.
Kapıdan içeri , hasta kabul kısmına girelim.Hastaya ilaç verilen banko ve saati , güzel ve etkileyici (Resim-3). Hastalara ilaç servisi, bankonun küçük servis penceresinden yapılıyor. İç kısma geçelim : Servis bankosu ,üzerinde etiketler , makbuzlar ve ilaç şişelerinin ağzını bağlamaya ve paket yapmada kullanılan ip kutusu göze çarpmakta.
Diğer tarafta ,çok güzel bir eczacı masası bulunuyor (4,5). Bu masa esasında geride olması gerekli, ama mekân darlığından dolayı ön kısma konmuş . Dikkatle bakıldığında , antik değeri daha iyi anlaşılıyor . Eczacının deri kaplı döner koltuğu, bugünkülerle mukayese edilmeyecek kadar göze hoş görünüyor. Masadaki Reçete Kayıt Defteri , adeta bir tarih . Hemen hepsi bu dünyadan çoktan göç etmiş hekimler ve hastalarına ait majistral ilaç reçete kayıtları . Reçete kayıt defterlerinin en eskisi , 1922 – 23 yılına ait . Bu defterde Eczacı Sava Mondiana ‘ nın döneminin son, Eczacı Ahmet Hamdi ‘ nin ilk kayıtları görülmekte . Bu defter halen Prof. Sezik ‘ in özel koleksiyonunda muhafaza ediliyor. Masanın çekmecelerinde, Teftiş Defteri, Müstahdem Defteri, mektup kağıtları, faturalar, kağıtlar bulunmakta …
İlaç dolaplarındaki eski müstahzarların tamamına yakını Prof. Sezik ‘ in koleksiyonundan bu raflara aktarılmış ve hepsi Cumhuriyet dönemine ait. Laboratuvara geçiş kapısının iki yanında ve üstünde, Eczacı Ahmet Hamdi Emgen ‘ in diploması, resmi ve Atatürk Büstü bulunmakta (Resim-6).
Eskiden kullanılan ilaçların büyük kısmı bitkilerden elde edilirdi. Laboratuvarda , pencere kenarındaki raflarda, drogların saklandığı kutular bulunmakta (Resim – 7 ) . Hâlâ içleri dolu . Laboratuvarda çok sayıda tentür, ekstreflüit şişesi ve tentür yapmada kullanılan aletler de bulunuyor . Majistral ilaçların terkibine giren kimyasal maddelerin,“Zehirli ve Ayrı Bulundurulacak“ maddelerin bulunduğu dolaplar adeta birer hazine. İlaçları hazırlamada kullanılan teraziler , ölçü kapları, havanlar, ilaç kavanozları, pilül tahtaları , müshil gazozlarına karbondioksit basmaya yarıyan karbon dioksit üreticisi , sterilizatörler , sıcakta süzme yapmaya yarıyan kaplar (8,9) … Kısacası, zamanında binlerce reçetenin yapıldığı bir laboratuvar .Hâlâ canlı, yaşıyor ve herhangi bir majistral reçetenin yapımına müsait . Laboratuvar bankolarının çekmeceleri değişik malzemelerle dolu. Çekmecelerdeki boş ampuller, zamanında eczanede enjektabl preparatların bile yapılabildiğini gösteriyor .
“Eski Türk Eczanesi Müzesi” halen takriben 126 yıllık bir geçmişe sahip, tamamı müze olarak korunmakta olan ilk ve tek eski Türk Eczanesi’dir. Bir asrı geçen ömrünün 38 yılını müze olarak geçirdi. Eğer müze haline getirilmemiş olsaydı, eczacı masası ve koltuğu belki bir antika meraklısının evinde yer bulurdu. Ama, diğer dolaplar ve malzemeler çoktan yok olup gitmişti.
1995 yılında TRT tarafından Bahtiyar Demirci’nin yönetmenliğinde metni tarafımdan yazılmış 38 dakikalık bir belgesel yapıldı ve ilk defa o yılın 14 Mayıs Eczacılık Günü’nde yayınlandı. Hâlâ zaman zaman yayınlanıyor.
Kovid salgınından önce HÜ Eczacılık Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Terken Baydar ile Müze’nin Kültür Bakanlığı’na kaydedilmesi için çalışma başlatmıştık .Kovid girince yarım kaldı. Yeni Dekan Prof. Dr. Gülberk Uçar ile görüştüm, kovid geçtikten sonra kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Batıda hemen her ülkede eski eczaneler müze haline getirilerek hem korunmuş olmakta hem de bir eğitim vasıtası olarak kullanılmaktadır. Eczacılar mesleklerinin temelini eski eczanelerde ararlar. Eski bir eczaneyi görmek isteyen hekim ve eczacılara Müze’yi ziyaret etmelerini tavsiye ederim.Yazımda anlatmaya yerimin yetmediği kadar güzel bir mekân ve ilginizi çekeceğine inandığım pek çok alet, malzeme ve ilaç göreceksiniz
Eczanenin sahipleri “Ecz. A. Hamdi Emgen ve Ecz. İhsan Gezgin’in ruhlarını şad ederek” yazımı bitiriyorum. Ne kadar iyi eczacı ve insanlarmış ki eczaneleri ve isimleri yaşamaya devam ediyor. Bunu sağlamak da bana nasip olmuş.
Sağlık ve mutluluk ve daha güzel “Eczacılık Günleri” geçirme dileklerimle….