Ekonomik kriz ve ilaç fiyat farklarının artması hastaları perişan ediyor. Yüzlerce liralık fark ücreti ile karşı karşıya kalan hastalar veresiye ilaç alıyor. Eczanelerin borç defterleri ise giderek kabarıyor. 50 bin lira veresiye defteri olan eczacı da var 300 bine yaklaşan da. Hastalar da eczacılar da mutsuz.
Sibel BAHÇETEPE
Ülkede yaşanan ekonomik krizin üzerine bir de ilaçlardan alınan fark ücretlerinin artması, hastaların ilaçlarını veresiye ile almasına neden oluyor. Giderek büyüyen kriz, veresiye defterlerini de kabartıyor. Veresiye veren pek çok eczane de alacaklarını tahsil edemiyor. Hastalardan 50 bin lira alacağı olan eczane de var 250 bin lira olan da. Hastalar, ilaçlarını alırken karşılarına çıkan yüksek ücretlere tepki gösterirken; eczacılar bu durumun sebebinin kendileri olmadığını belirtiyor ve pek çok eczanenin batma noktasında olduğunu söylüyor.
Yaşanan sorunu yerinde görmek için İstanbul’da bir eczaneye gittik. Sabah saatlerinde girdiğimiz eczanede hastaların yaşadıklarına şahitlik ettik. SGK’li olup muayene olan ve ilaçlarını almak için eczaneye gelen pek çok hasta yüksek ücretler ödemekten şikâyet ediyor. Kimi hasta bu durumun sorumlusu olarak eczacıyı suçlarken, kimi de “Hani sağlık ücretsizdi. Bir doktora gidip geliyoruz, ilacıydı, muayene parasıydı bir dünya para kesintisi yapılıyor” diye tepki gösteriyor. Eczacı ise tahsildar gibi çalıştırıldıklarını, bunun sorumlusunun kendileri olmadığını söylüyor.
Bu sırada bir yaşlı teyze eczaneye giriyor. Eczacının anlatımına göre, teyze şeker hastası ve raporlu aldığı ilaçlara yüksek ücretler ödemek zorunda kalıyor. Çoğu zaman da bu ücretleri ödeyemediği için veresiye defterine yazdırmak zorunda kalıyor. Kendisiyle kısa bir sohbet ediyoruz. “Ah kızım her geldiğimde farklı bir ücret çıkıyor, nasıl ödeyeyim ben bu ücreti?” diyor teyze. Bu kez cilt rahatsızlığı için gelmiş eczaneye. İlaçlarını alıyor ve 72 liralık bir ödeme çıkıyor, ancak bunu da ödeyemeyeceğini söylüyor ve ekliyor: “Sen bunu da yaz evladım, para olunca getireceğim.” Eczacı da teyzenin dediğini yapıyor ve veresiye defterine bir yenisini daha ekliyor. Ancak bu örnek aslında buzdağının yalnızca görünen kısmı. Eczacının veresiye ekranına baktığımızda 70 bin liradan fazla alacağının olduğunu görüyoruz. Bu alacaklar arasında tüp bebek tedavisinde kullanılan 2 bin 800 liralık ilaç da var, 20 liralık şurup da. Eczacı durumun vahametini şu sözlerle anlatıyor:
“Üstüne kalem çizdiğim alacaklarım da var tabii. Bu borç yalnızca bu yılın. Kimi sigortalı olmadığı için, kimi parası olmadığı için ödemesini yapamamış kimi de yüksek fiyat farkı nedeniyle o an verememiş parasını. Böyle çok sayıda örnek var. 2019’dan kalma alacaklarım bile var. Mesela 542 lira haziran ayından, 2 bin 888 lira ağustos ayından kalan alacağım var. 15 lira borcu olan bir hastam var örneğin, sürekli bize gelen. Ama parası olmadığı için son dönemde bize bile gelmiyor, başka yere gidiyor. 4 aydır 100 lira borcu olan bir hastam var örneğin. Bu borçları istediğim zaman da azar bile işitebiliyorum. İlacı vermesek olmaz çünkü bu sağlık ve elzem bir durum. Vermezsen hasta mağdur olacak. Görüyorsunuz bizler eczanede tahsildar gibi çalışıyoruz, hasta ile karşı karşıya kalıyoruz. Hekimin yanlış raporunun yazılmasının hesabı bile bizden soruluyor.”
İFLASIN EŞİĞİNDEYİZ
İlaç fiyat kararnamesinin 2009 yılından bu yana güncellenmemesi nedeniyle kâr oranının da giderek düşmesinden şikâyet ediyor eczacı. “Böyle giderse eczaneler iflas edecek” diyor ve yaşanılan diğer problemleri şöyle özetliyor: “İlaca zam geldikçe eczacının aslında kâr oranı daha da düşüyor. Ayrıca şöyle örnekler de vermek istiyorum. Örneğin bebeklerin kullandığı ateş düşürücü bir şurup. 2009 yılında 3 liraydı şimdi 40 lira. Bu ilaçtan eczacının kazandığı 7 lira gibi bir ücret.” Özetle eczacı da dertli hasta da. Hasta aynı zamanda “muayene katılım, reçete” gibi farklı kalemlerde ödemeler de yapmak
durumunda kaldığı için fatura daha da kabarabiliyor. Bir de bulunamayan ilaç listesi sorunu var ki bu da giderek artıyor. Bizim bulunduğumuz eczanede 100’e yakın ilaç yok. Bu sorunun da giderek büyüdüğü belirtiliyor.
270 BİN LİRAYA YAKIN ALACAK
Veresiye defteri kabarık olan eczacılardan biri de Antep’teki Abdurrahman Kartal. 267 bin lira alacağı olan eczacı şunları anlatıyor: “Bu borçlar 6 yıllık aslında. 2 yıl kadar öncesine bu 100 bin liraydı şimdi 267 bin. Koronavirüs pandemisinde çok sayıda kişi işsiz kaldı, insanlar hastalanınca ilaçlarını alamadılar ve yazdırmak zorunda kaldılar. Son iki aydır da artmasının nedeni ilaç fiyat farklarının artması ve ekonomik kriz. Vatan mahallesinde eczanem, gariban ve işçi semti. İnsanların parası olmasa da ilaçlarını vermek zorunda kalıyorum, burası benim doğup büyüdüğüm bir kent, neticede bu ilaç ve keyfi bir şey değil, sağlık bu.”
RAPORLU ÜÇ AYLIK İLACA 2 BİN TL’LİK FARK
Tokat Zile’de eczacılık yapan Cem Kılınç ise 70-80 bin lira alacağı olan eczacılardan biri. Hastalara aslında her zaman veresiye ilaç verdiğini ancak son dönemde bunun arttığını anlatan Kılınç, şunları söylüyor: “Bu aralar hastaların ilaç borçları daha da arttı. Benim hastalarım daha çok maddi durumu iyi olmayan insanlar. Şimdi şöyle bir durum sözkonusu, SGK’den ilaçlarını alan insanlar ya çok düşük ya da hiç fiyat farkı ödemiyordu. Ama son dönemde bu ilaç fark ücretleri arttı. Daha önce hiç fiyat farkı vermediği raporlu bir kalp ilacına örneğin 100-200 lira fark bir anda ödeniyor. Bunu ödemekte zorlanıyor insanlar. Kuru göz sendromunda kullanılan bir damla var mesela. Hasta bir seferde 3 aylık alabiliyor, bir kutuya 370 lira gibi bir fark ücreti çıkıyor. 3 aylık ilacını 6 kutu alıyor, bu kez raporlu ilacına 2 bin lira ödüyor. Fark ücreti artıyor. Bu ilaçta örneğin fark hiç alınmıyordu, şimdi böylesi farklar çıkınca vatandaş ödeyemiyor. Her ilaçta da durum farklı. Örneğin en çok kullanılan bir kalp ilacı var, onda bir kutuda 24 lira fark ücreti çıkıyor. Bunu hasta üç aylık beş kutu alıyor. 120 lira gibi bir fark ücreti ödemek durumunda. Bir çocuğun ateş düşürücü şurubu mesela var. Bu ilacın fiyatı 55 lira, yarısını ödemiyor hasta, 22 lira fiyat ödemek durumunda kalıyor. Ortalama 70-80 lira kadar alacağım var. Vatandaş ‘param yok’ diyor alamıyor, kimi ‘emekli maaşından getireyim’, kimi ‘mahsulu ne zaman çıkacaksa o zaman getireceğim’ diyor, kimi ‘pancar parası ya da harmanda’ diyor. Biriktiriyor, eline para geçince getiriyor. Son zamanlarda fiyat farkı yüksek çıkınca borçlar da otomatik olarak arttı. Temmuzdan bu yana bu durumun arttığını görüyoruz. Geçenlerde bir hastam ilacını alırken fark ücreti yüksek çıkınca ‘almıyorum ilacı’ dedi. Hem ekonomik kriz hem fiyat farkları birleşince sıkıntı büyüdü. Ayrıca bulunamayan ilaçların da sayısı giderek artıyor, eczacı da hasta da mutsuz.”
https://www.birgun.net/haber/veresiye-saglik-404911