Antalya Eczacı Odası Başkanı Ecz. Mehmet Ertekin, başarısının sırrını “…bitmeyen meslek sevgimizle, genç ve dinamik yöneticilerimiz ve mesleğin tecrübesi, hafızası sayılan kıdemli eczacılar arasında köprü kurduk.” diye açıklarken Eczacı Dergisi aracılığıyla röportajımızda meslektaşlarına önemli mesajlar verdi.
Sayın Ertekin bize kendinizden bahsedebilir misiniz? Mesleki geçmişiniz ve sosyal faaliyetleriniz nelerdir?
1996 yılında İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldum. Hep askerliği tecil ederler ya ben dilekçe verip öne aldıranlardanım. Bir an önce mesleki hayata başlama hevesim ön plandaydı. Serbest eczane sahibi olmayı daha okul tercihim yapılırken planlmıştım. 98 yılında sonunda hayalime kavuştum. Semt eczanesi pozisyonumu da o tarihten bu yana aynı adreste koruyorum. Hastalarımıza daha iyi sağlık danışmanlığı yapabilmenin, meslek etiği ve deontolojisinde, gelişiminde etkin rol oynamanın ve daha etkin eczacılık rollerinde var olabilmenin yollarını aramak benim mesleğimde yönetici konumuna gelmemi sağladı. 2001 yılından bugüne gerek Türk Eczacıları Birliği gerek odamda nöbet komisyonu, sağlığa ilişkin ürünler komisyonu, ilaç dışı ürünler komisyonu, teknik komisyonlar gibi birçok komisyonda ve Odamızda veznedarlık, saymanlık, genel sekreterlik vazifelerimi gerçekleştirdikten sonra başkanlık vazifsine nail oldum.
Antalya Eczacı Odası yönetiminin biat kültürü ile değil liyakat ile ilke ve prensiplerini geliştiren ve birbirine aktaran, vesayeti, meslek içinde anomali yaratan oluşumları reddeden devrim yaratan “GÜLÜMSETEN EKİP”inin genç ve dinamik bir kadro ile 2012 yılından bugüne hizmete devam eden bireyiyim.
Meslekteki en büyük inancım eşitlik ilkesidir yöneticilik dönemlerimde de her zaman bu unsuru ön plana alacak çalışmalara öncelik tanıdım.
Meslektaşların hangi konumda olursa olsun kamu, özel, sanayi, serbest eczane birbiri ile yakın temasta olmaları gerekliliğini yeknesak hareket edilmesi zorunluluğuna inandım. İnançlarım ve bitmeyen meslek sevgim daha da genç ve dinamik yöneticilerimizin mesleğin tecrübesi ve hafızası sayılan kıdemli eczacılar arasında köprü kurmanın yollarını da açık tuttu.
Tüm bu anlayışın neticesinde göreve başladığım günden itibaren serbest eczanelerimizin mesai düzenleri, mesleki eğitimleri, e-fatura, osgb hizmetleri, ürün stok zararı yönetimleri, işletme eğitimleri, ortak sabit kalitede ve özel fiyatta ürün temin edebildikleri Kamu İktisadi İşletmeleri faaliyetleri konusunda her bir meslektaşa erişebilen sonsuz hizmet ağımızı oluşurduk.
Aynı zamanda tüm meslektaşların madden faydalanabildiği özel okul, özel hastane, elektrik kurumları, otomotiv sektörleri, turizm sektörleri ile de indirim anlaşmaları gerçekleştirdik.
10. Bölge Antalya Eczacı Odası’nın pandemi ve sonrası, meslektaşlarınızın yaşadığı sıkıntılar nelerdir? Oda olarak bu sorunların giderilmesi için ne gibi çalışmalarda bulundunuz?
Pandemi kelimesi DSÖ nün tarifi üzerine hayatımıza girdi. Görünen Çin aslında tarif istemese de biz hep beklemeyi tercih ettik meslek grubu olarak. Birliğimiz bile hazırlıksız yakalandığını deklare etti bu dönemde.
Şunu gururla söyleyebilirim ki biz pandemi için biçilmiş kaftanmışız. Büyüklerimizin göre göre üzerimize koşan pandemi dalgasında nutukları tutulmuş olsa da Antalya Eczacı Odası yöneticileri olarak erkenden paçaları sıvadık. En büyük sorun maske olmuştu. Sağlık çalışanlarına bile yetmeyecek sayıda maske stoku bizi harekete geçiren ilk adımdı. Beşyüzbin adet maske temin ederek önce her eczanemize ücretsiz koruyucu gözlük, maske ve pandemi dönemince ücretsiz sürecek olan dezenfeksiyon dağıtımı ve uygulaması hizmetini başlattık ve hemen ardından adımızın bile anılmadığı pandemi kurulundan kendimize davetiye çıkarttırıp eczanelerin kapı önü hizmetine ve mesai saati düzenlenebilmesinde kolaylıklara varan kararlara imza attırdık. Nöbet-mesai saatlerini ülke çapındaki kısıtlamalarla dengeleyip hem eczacılarımız hem de çalışanlarımız için korunabilir hale, vatandaşlarımız için de sürekliliği sağlar hale getirdik.
Halen devam eden pandemi sürecinde en başından bu yana eczacı ve çalışan kimlik sistemi, eczacı ve çalışan aşı listelenmesi gibi dinamik unsurları da yöneterek birinci basamakta yer alan konumumuzu yüksek performansta tutma çabamızı tazeliyoruz
Antalya Eczacı Odası olarak katıldığınız sosyal sorumluluk projeleri faaliyetleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?
Sosyal projelerimiz; Eczacılık İlköğretim Okulu ile başlamış yıllar önce sadece Antalyalı meslektaşlarımızın çabası ile kurulan bu okula halen maddi manevi hizmete devam ediyoruz.
Sosyal tesisimiz de tekrar hizmete açılmak üzere. Lösev’e katkı ve katılımlarımız da uygulamalarımız dahilinde.
Son günlerde seçim vaadimizde de bulunan tekniker ve çalışan kaynağımızın desteklenmesi konusunu masaya yatırdık. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Lokman Ecza Deposu ve Antalya Eczacı Odası arasındaki protokol sonucu bölgemiz sınırındaki fakültemiz “Eczacı Teknikerliği” bölümü öğrencilerine okuldan mezuniyete staj ve tam zamanlı mesai imkanlarında desteklemek eğitim ve öğretimlerinde müfredatlarına fiziki öğretimlerine katkıda bulunmak gibi çok yönlü bir anlaşmayı yürürlüğe koyduk. Yeni nesillere istihdam yaratmanın gururunu tüm meslektaşlarımız sayesinde yaşayacağımıza eminim.
Serbest Eczacı’nın mesleki geleceği açısından, eczanelerin klinik eczane olma konusundaki görüşlerinizi ve bu konuda ki TEB’in Rehber Eczanem pilot çalışmaları hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz?
Mesleki yeterlilik projeleri bir an önce yürürlüğe konulmalı.Halen bu konuda ülkemiz eczacılığında bir gelişme yok. Klinik eczacılık vb uygulamalar ilk paragrafta belirttiğim eşitlik ilkesi (bilgi, hizmet kalitesi, teknik alt yapı) işletilirse mümkün kılınabilir.
Rehber Eczanem çalışmalarında ülke koordinatörü üyemiz ve aynı zamanda Antalya Eczacı Odası Akademi Başkanı Evrim Çakıl da ekibimizin bir ferdi.Bu sebeple çalışmaları yakından biliyorum. 19-20-21 Şubat’ta TEB bir de kongre düzenledi tam da bu kongrede çalışmalarımızın ne kadar doğru ama katettiğimiz mesafelerin ne kadar az olduğunu anladım.
1 Fransız 1 Amerikalı ve 1 Türk’ün katılımında gerçekleşen oturumda Fransız meslektaşım Grip ve Covid aşılarının uygulaması dahil satışların eczanelerinden gerçekleşitiğini Amerikalı meslektaşım zincirdekiler dahil tüm yurttaki meslektaşların tamamına Covid ve sahadaki uygulamalar için eğitim verildiğini anlatınca Ülkemizde her zaman olduğu gibi hitabet sanatındaki geldiğimiz mükemmel konumu idrak ettim.
Umarım konuşmayı bırakıp artık icraata koyuluruz!
Nüfusa göre yeterli sayıda bulunan eczanelerin yanı sıra, 50’nin üzerindeki eczacılık fakültesi ve yeni mezun olan eczacılar hakkında ne düşünüyorsunuz? Yardımcı Eczacılık bir çıkış yolu mudur?
Bir zamanlar kulağımıza üflendi bu kelimeler. Ben mezun olduğumda 7 adet fakültemiz var idi.Siyasi ve ticari girişimler ve kapital gelişmeler her meslek dalında bu sonucu hızlandırıyor maalesef. Akılcı olan mevcut fakültelerin üreme sıklığını durdurmak hatta sayısını azaltmak tabi ki. Gel gelelim gerçek yaşam bu kadar lüks sunamıyor maalesef. Bizler en azından buralarda eczacı meslektaşlarımızın eğitmen kadrolarında olmasını zorlayarak ve meslek için mecburi pratik derslerin yapılmasını tamamlatabilmek gibi elzem konuları kısıtlara bağlayarak, mesleğimizdeki bu apse dokusunu rahatlatabiliriz. Keza doğu illerimizdeki bir fakülteden mezun kardeşimin mezun olduktan sonra ancak Tekno Lab malzemelerine kavuştuğunu ve okul hayatı boyunca hiç majistral ürün yapamadıkları anlatması beni çok üzmüştü. Bu örneklerin mesleki yaşamda hastalar ve hizmetimiz açısından düşünüldüğünde sıkıntısı büyük olacaktır.
Sizce mesleğin en önemli sorunu nedir? Çözüm önerileriniz nelerdir?
Meslek etiği ve deontoljisine uyunç diyebilirim ve hemen ardından da koltuk sevgisi.
Alfabemizdeki sessiz harfleri yeni kuşakları sayarken bilirdik ama buna rağmen meslek içi yaş ve eğitim farkları fersah fersah aralanmış durumda. Bizler bu yapıdaki orta kuşağı temsl etmekteyiz. Vazifemiz de köprü olmaktır. Genç meslektaşlarımıza sadece eczane açtırmayan, yasaların mimarı olarak görünmekten çok onlara meseleki bir gelecek yaratan mühendisler konumuna terfi etmeliyiz. Aksi halde meslekte internetçi, Instagramcı, ihracatçı gibi farklı farklı sekmelerde mutant eczacılık uygulamaları doğmakta ve gelişmekte. Herhalde bizim meslekte mutasyonun ne kadar zararlı olduğunu anlatmama gerek yok.
Aslında bu röportaj değil roman olsa çok daha güzel cevaplardım sizleri tabi ki çözüm var. Oturduğumuz koltuklar bize babamızdan miras değil meslektaşımızdan emanet. O koltukların hakkını verelim yeter. Her bir sorunumuz çözülür.
Covid–19 için geliştirilen aşının güvenirliliği, yan etkileri nelerdir? Virüsün mutasyona uğramasının sonuçları hakkında ne düşünüyorsunuz? Aşı gereken korumayı sağlayabilecek mi?
Ülkemizde cansız virüs içerikli klasik usül aşı ithal edilebildi. Öğretilerimize göre de mevcut aşımız henüz görülmemiş önemli bir varyasyon hariç tüm mutasyonlardan korunmada da oldukça etkin olarak bilinmektedir.
Aşı hakkındaki düşüncelerimi tamamı ile olumlu olarak düşünebilirsiniz.
Birlikte Değişim Grubu olarak hedefleriniz nelerdir?
“Antalya Eczacı Odasındaki GÜLÜMSETEN EKİP’ime” Birlikte Değişim Grubu’na dinamizm enerji ve etkinlik katacağı konusunda güveniyorum.
BDG olarak hedefimiz şahsi ilkelerimde olduğu gibi her daldaki tüm meslektaşlarımın eşit haklara fırsatlara ve imkanlara kavuşmasını sağlamak mesleğini ekonomik ve siyasi hiçbir baskı görmeden özgürce ifa edebilmesini yönetecek katkıları planlamak ve yürürlüğe koymaktır.
Eczacılık insanlığa birebir yüz yüze mesafede hizmette öncelikli bir meslektir. Bu nedenle mevcut enerjimizi, ekibimizdeki gibi donanımlı ve hevesli yöneticilerle birleştirip meslekte devrimi ve dolayısı ile evrimimizi tamamlamalıyız.
Nihai olarak Covid 19 mücadelesinde kaybettiğimiz önce tüm meslektaşlarımız ve teknikerlerimizi sonra tüm sağlıkçılarımızı rahmetle anıyorum.
Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur…diyerek sizlere veda ediyorum sağlık ve mutlulukla kalın.