İnflamatuar bağırsak hastalığı (IBD) iki ana hastalıktan oluşur: Ülseratif kolit ve Crohn hastalığı. Ülseratif kolit kolonu etkilerken, Crohn hastalığı ağızdan perianal bölgeye kadar gastrointestinal sistemin herhangi bir bileşenini tutabilir. Asya ve Orta Doğu’da Crohn hastalığı ve ülseratif kolit insidansı ve prevalansı daha düşük görünmektedir; bununla birlikte, Afrika, Asya ve Güney Amerika’daki bazı yeni sanayileşmiş ülkelerde, IBD insidansı artmaktadır.1
İnflamatuvar bağırsak hastalığı hangi yaşlarda görülür?
Ülseratif kolit ve Crohn hastalığı olan birçok hasta için başlangıç yaşı 15 ile 30 arasındadır,
ancak IBD herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir. Bazı çalışmalar, her iki bozukluk için de 50
ile 80 yaş arasında olası ikinci bir pik dönemi olduğunu göstermektedir. Bu ikinci dönemin,
ileri yaşla birlikte hastalığa daha fazla yatkınlıkla mı, daha çok çevresel maruziyet ile
mi ilgili olduğu açık değildir.
Cinsiyet bir risk faktörü mü?
Rochester Epidemiyoloji Projesi’nden elde edilen verileri kullanan bir çalışmada, erkek cinsiyet, kadın cinsiyete kıyasla daha yüksek ülseratif kolit insidansı oranı ile ilişkilendirilmiştir. Erişkin başlangıçlı Crohn hastalığında da kadın olmak, riski çok az artırmaktadır.2
Sigara içmek risk oluşturur mu?
Sigara içmek Crohn hastalığı riskinin artmasıyla ilişkilidir. 200.000’den fazla kadının dahil olduğu bir kohort çalışma da, hem mevcut hem de eski sigara içenlerin, hiç sigara içmemiş olanlara kıyasla Crohn hastalığı geliştirme olasılığı daha yüksek bulunmuştur.3
Sigara içmenin ülseratif kolit gelişimi için bir risk faktörü olmadığını ve bu riski azaltabileceğini düşündürmektedir. Ülseratif kolitli hastalarda sigarayı bırakma, hastalık
aktivitesinde ve hastaneye yatış riskinde artış ile ilişkilidir. Sigaranın genel olarak sağlıksız
olduğu bilinmektedir. Ülseratif kolit hastaları sigarayı bırakmaya karar verirlerse bu bilgiyi
muhakkak doktorları ile paylaşmalıdır.
Beslenmede neler önemli?
Lif : Özellikle meyve ve turpgillerden sebzelerden yüksek diyet lifi alımı, Crohn hastalığı riskinde azalma ile ilişkilendirilmiştir, ancak ülseratif kolit ile ilişkilendirilmemiştir.
Yağlar: Toplam yağ, hayvansal yağ ve çoklu doymamış yağ asitlerinin diyet fazla alımı,
ülseratif kolit ve Crohn hastalığı insidansının artması ve ülseratif kolitli hastalarda nüks ile
ilişkilendirilmiştir. Ek olarak, daha yüksek bir omega-3 yağ asitleri alımı ve daha düşük bir
omega-6 yağ asitleri alımı, daha düşük bir Crohn hastalığı geliştirme riski ile ilişkilendirilmiştir.4 Omega 3 den zengin beslenmek ya da gıda takviyesi olarak omega 3 kullanmak bu hastalarda faydalı olabilir.
D Vitamini: IBD hastalarında D vitaminieksikliğinin yaygın olduğunu görülmüştür. Bu nedenle hastaların D vitamini düzeylerini ölçtürmeleri ve düşük çıkarsa D vitamini kullanmaları önerilir.
Stres hastalığı etkiler mi?
Enterik sinir sisteminin aktivasyonu ve proinflamatuar sitokinlerin üretimi yoluyla,
IBD’li hastalarda semptomların alevlenmesinde stresin bir rolü olabilir. Bu nedenle psikolojik
stres konusunda hasta gerekirse psikolojik destek alabilir.
Hastalığın klinik bulguları nelerdir?
Hastalar tipik olarak akut olmayan karın ağrısı ve değişen bağırsak alışkanlıkları (örneğin,
ishal, kabızlık veya dönüşümlü ishal ve kabızlık) gibi sorunlar yaşarlar. Fonksiyonel semptomları olan hastalar ayrıca karında şişkinlik ve gaz üretiminde artış veya geğirme şikayetleri olabilir. Fonksiyonel semptomlar ince bağırsak ve kolon ile sınırlı değildir, aynı zamanda mideekşimesi, mide bulantısı ve dispepsiyi de içerebilir.
Düşük FODMAD diyeti nedir?
Remisyondaki IBD hastalarında fonksiyonel semptomların (örn. ishal, karın ağrısı, şişkinlik)
ilk tedavisi için, yavaş emilen ve sindirilemeyen kısa zincirli karbonhidratlardan (fermente
olabilen oligosakkaritler, disakkaritler, monosakkaritler, ve polioller [FODMAP’ler]) daha az içeren bir diyet önerilir. Bu kısa zincirli karbonhidratlar, ince bağırsakta ozmotik olarak
aktiftir ve kolonda hızla fermente edilerek karın ağrısı ve şişkinlik semptomlarına neden olur.
Lif alımı ne kadar olmalı?
Temel alım miktarı düşükse (örneğin 1000 kaloride en az 14 gram) diyet lifinde bir artış
önerilir. Hasta yeterli lif alımı sağlayamıyorsa lif içeriğini düzenlenmiş bir diyet için diyetisyene başvurabilir.
Hasta ishal olursa ne yapmalı?
Loperamid gibi antidiyareik ilaçlarla semptomatik tedavi için aktif mukozal inflamasyonu olmayan ishali olan hastalar için bir seçenektir. Aktif inflamatuar hastalığı olan veya hastaneye kaldırılan hastalar için loperamid kullanılmaz. Hasta gerekli tedavi için doktoruna başvurmalıdır.
Karın ağrısı için hangi tedavi önerilir?
Hastanın kabızlık sorunu var ve bu soruna bağlı olarak karın ağrısı şikayeti yaşıyorsa, öncelikli olarak kabızlık tedavi edilmelidir. Karın ağrısı olan ancak kabızlığı olmayan hastalarda ya da kabızlığın başarılı tedavisinden sonra ağrısı devam eden hastalarda antispazmodik ilaçlar (örneğin disiklomin, hyosyamin) kullanılabilir.
Kabızlığının tedavisi nasıl olmalı?
İlk tedavi, günde en az üç öğün yemekle birlikte yeterli sıvı ve lif alımını içerir. Diyet müdahalesi yardımcı olmazsa, sonraki bir seçenek polietilen glikol (PEG) solüsyonudur.
Kabızlık tedavisi doğru miktarda lif alımı ile çözülebilir. Yavaş fermente olabilen bir lif olan
Psyllium iyi bir seçimdir. Bununla birlikte, böyle bir lif takviyesi iyi tolere edilmezse, sterculia veya metilselüloz gibi fermente edilemeyen bir lif denenebilir, ancak bu yaklaşımı
destekleyecek yayınlanmış veriler eksiktir. Fruktan içeriği nedeniyle buğday kepeğinden
kaçınılmalıdır. Bazı hastalarda artan lif alımı ile artan şişkinlik ve gaz yaşayabileceğinden,
düşük dozda (örneğin günde bir çay kaşığı) lif takviyeleri başlamalı ve ardından dozu üç günde bir (tolere edilirse) artırılır. Hedef doz günde iki kez iki tepeleme çay kaşığıdır.
Probiyotik kullanımı faydalı mıdır?
Ülseratif kolitte probiyotik preparatların kullanımını destekleyecek yeterli veri yoktur.
Çeşitli probiyotik türlerinin ülseratif kolit tedavisinde umut vaat etmesine rağmen,
bu çalışmalarda az sayıda hasta olması ve farklı sonuçları olması daha net konuşmamızı
engellemektedir.
Çalışmalardan bazı örnekler:
• E. coli 1917 Nissle, yetişkinlerde ve çocuklarda yapılan bir çalışmada ülseratif kolitin nüksetmesini önlemede düşük doz 5-ASA kadar etkili bulundu.5, 6
• Lactobacillus GG, relapssız süreyi uzatmada mesalazin içeren standart tedaviden daha
etkili görünüyordu, ancak remisyondaki ülseratif kolitli hastalarda relaps oranlarını etkilemedi.7
• Prebiyotik ve probiyotik (B. longum) kombinasyonu, bir aylık randomize kontrollü bir çalışmada histolojik skorlarda ve immün aktivasyon ölçümlerinde iyileşme ile ilişkilendirilmiştir.8
• Küçük, çift kör, plasebo kontrollü bir çalışma, randomize olarak sol taraflı ülseratif kolitli
hastalarda remisyonun idame oranlarında 52 haftalık L. acidophilus La-5, Bifidobacterium
animalis subsp. lactis Bb-12 ve plasebo arasında anlamlı bir fark göstermedi.9
Crohn hastalığında probiyotiklerin klinik denemeleri karışık sonuçlar göstermiştir. Heterojenliğin nedenleri belirsizdir, ancak kullanılan spesifik probiyotikler (ve dozlar),
çalışma süresindeki farklılıklar, dahil edilen hastaların özellikleri (örneğin, hastalığın yeri)
gibi çeşitli faktörlere bağlı olabilir.
Probiyotiklerin uygulanması genellikle güvenli olarak kabul edilir. Ancak Crohn hastalığı
ve HIV ile enfekte bir hastada ev yapımı yoğurt yenmesi sonucunda Lactobacillus’un
neden olduğu sepsis görülmüştür. Bu durum immünosupresyon ve artmış mukozal
geçirgenlik ortamında meydana gelmiştir.10 İmmunsuprese hastalarda daha dikkatli olmak
gereklidir.
İnflamatuar bağırsak hastalığı yaşam tarzı değişiklikleri ile yönetilebilecek bir hastalıktır.
Bu nedenle hasta muhakkak doktorunun verdiği ilaç tedavisini düzenli olarak almalı ve gerekli diyet önerilerini yerine getirmelidir.
Sağlıklı günler.
Kaynaklar:
1. Molodecky NA, Soon IS, Rabi DM, et al. Increasing incidence and prevalence of the inflammatory bowel diseases with time, based on systematic review. Gastroenterology. 2012;142(1):46-54.e42; quiz e30.
2. Shivashankar R, Tremaine WJ, Harmsen WS, Loftus E V. Incidence and Prevalence of Crohn’s Disease and Ulcerative Colitis in Olmsted County, Minnesota From 1970 Through 2010. Clin Gastroenterol Hepatol. 2017;15(6):857-863.
3. Higuchi LM, Khalili H, Chan AT, Richter JM, Bousvaros A, Fuchs CS. A prospective
study of cigarette smoking and the risk of inflammatory bowel disease in women. Am J
Gastroenterol. 2012;107(9):1399-1406.
4. Amre DK, D’Souza S, Morgan K, et al. Imbalances in dietary consumption of fatty
acids, vegetables, and fruits are associated with risk for Crohn’s disease in children. Am J
Gastroenterol. 2007;102(9):2016-2025.
5. Rembacken BJ, Snelling AM, Hawkey PM, Chalmers DM, Axon AT. Non-pathogenic
Escherichia coli versus mesalazine for the treatment of ulcerative colitis: a randomised trial. Lancet (London, England). 1999;354(9179):635-639.
6. Henker J, Müller S, Laass MW, Schreiner A, Schulze J. Probiotic Escherichia coli Nissle 1917 (EcN) for successful remission maintenance of ulcerative colitis in children and adolescents: an open-label pilot study. Z Gastroenterol. 2008;46(9):874-875.
7. Zocco MA, dal Verme LZ, Cremonini F, et al. Efficacy of Lactobacillus GG in maintaining
remission of ulcerative colitis. Aliment Pharmacol Ther. 2006;23(11):1567-1574.
8. Furrie E, Macfarlane S, Kennedy A, et al. Synbiotic therapy (Bifidobacterium longum/Synergy 1) initiates resolution of inflammation in patients with active ulcerative colitis: a randomised controlled pilot trial. Gut. 2005;54(2):242-249.
9. Wildt S, Nordgaard I, Hansen U, Brockmann E, Rumessen JJ. A randomised double-blind
placebo-controlled trial with Lactobacillus acidophilus La-5 and Bifidobacterium animalis subsp. lactis BB-12 for maintenance of remission in ulcerative colitis. J Crohns Colitis. 2011;5(2):115-121.
10. Haziri D, Prechter F, Stallmach A. [Yoghurtinduced Lactobacillus bacteremia in a patient with Crohn’s disease on therapy with ustekinumab and concomitant HIVInfection]. Z Gastroenterol. 2021;59(4):317-
320