İlaç fiyatlandırmasındaki avro kurunun yıl içinde iki kez artırılması eczane raflarını ilaçla doldurmaya yetmedi. Parkinson, diyabet, kalp damar hastalıkları, astım gibi hastaların sürekli kullanmak zorunda olduğu ilaçlara ulaşmak hala zor.
23 Temmuz’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Resmi Gazete’de yayımlanan kararıyla ilaç fiyatlandırmasında kullanılan avro kuruna yüzde 30 zam gelmişti. Bununla 10,77 TL seviyesindeki kur, 14,0387 TL’ye çıktı. Ancak bu zamla bile kur, reelin ancak yarısına ulaştı.
Hastalar eczane eczane ilaç arıyor
İlaç vazgeçilemez, ertelenemez, özel bir ürün. Herhangi bir ticari ürün gibi değerlendirilmesinin sorunlarını hastalar yaşıyor.
İlaç avro kuru, önceleri yılda bir kez, şubatta güncellenirdi. Güncelleme tarihi yaklaşınca, öncesinde kısa bir süre ilaçlarda sıkıntılar çıkardı. Ancak ilaç avro kuruyla, reel kur arasındaki makas açıldıkça ilaç sıkıntısı tüm yıla yayılmaya başladı. Nitekim belirli ilaçlar piyasada bulunamıyor, depolara, dolayısıyla eczanelere ulaştırılamıyor. Özetle ilaç firmalarıyla, Sağlık Bakanlığı ve SGK ‘tepişirken’, hastalar eziliyor. Eczane eczane dolaşarak, reçetelerindeki ilaçları tamamlamaya çalışıyor.
Tüm Eczacı İşverenler Sendikası Genel Başkanı Ecz. Nurten Saydan, artışın ilaç yokluğunu çözemeyeceğini söylemişti. Aradan geçen kısa zaman Saydan’ı haklı çıkardı: “Maalesef daha önce de piyasada bulunamayan bazı ilaçlarda durum değişmedi. Yani hala bulunamıyorlar. Bu durum, özellikle Parkinson, diyabet, kas gevşetici, astım ilaçları gibi kronik rahatsızlıkları olan hastaların ilaçlara ulaşmasında ciddi bir sorun oluşturuyor. İhtiyaç duydukları ilaçları bulamayan hastaların tedavi süreçlerinde ciddi aksamalar yaşanıyor.”
‘Sorun devam edecek’
Çekirdek enflasyonun yıllık artış oranının yüzde 47,33; devletin yeniden değerleme oranınınsa yüzde 122 olduğunu belirten Saydan, “Bu gerçekler göz önünde bulundurulduğunda ve mevcut iktisadi koşullarla ekonomik gerçeklik dikkate alındığında ilaç fiyatlarındaki düzenleme gerekenin altında kaldı. Fiyatlandırma gerçeklikle uyumlu değil. İlaç depolara ve eczanelerimize ulaşamıyor” dedi.
İlaçta yaşanan tedarik sorunun daha da artacağını vurgulayan Saydan, şöyle devam etti: “Güncel ilaç avro kurunun, gerçek kurun yüzde 53 altında kalması ve pandemi sonrası tedarik sorunları, maliyetlerin artmasıyla, ilaçta yaşanan tedarik sorunlarının maalesef daha da artacak. Bu durum hem hastalarımızın sağlık hizmetlerine erişimini hem de eczacılarımızın işleyişini olumsuz etkileyecek.”
Saydan, ‘ekonomik gerçeklikle uyumsuz’ ilaç fiyatlandırma sisteminin, sektörün kesintisiz faaliyetlerini sağlayabilecek bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini anlattı: “Bu devletin ve halkın menfaatleri de gözetilerek yapılmalı.”
‘Yerli sanayi güçlendirilmeli’
Öte yandan, Türkiye ilaç konusunda dışa bağımlı. İlaç hammaddesinin yüzde 98’inin ithal. Sadece hammadde değil, ambalajına kadar birçok girdisi ülkeye dövizle geliyor. Reel kur ile devletin uygun gördüğü kur arasındaki fark yükseldikçe sorun derinleşiyor. Birçok ilaç bulunmamaya, ‘yok’a girmeye, ithal edilmemeye, yeni çıkan ilaçlar getirilememeye başlanıyor. Hastalar ya tedavi olamıyor ya da aksıyor. Hekimler tedaviyi değiştirmek zorunda kalıyor. Saydan, ilaçta dışa bağımlılığın azalması için yerli ilaç sanayinin güçlendirilmesi ve desteklenmesi gerektiğini de vurguladı: “Tedavi ve ilaç parasının bütçeye vereceği yükün azaltılması ancak yerli ilaç desteklenerek mümkün olacak. Bu bağlamda eşdeğer ilacı yaygınlaştırmak için de reçetelerde bir önce etken madde yazılımına geçilmeli.”
TEİS’den aldığımız listeye göre 81 ilaç “yok”. Antibiyotiklerden, hipertansiyon ilaçlarına, hormonlardan ateş düşürücülere, kas gevşeticilerinden antivirallere kadar farklı hastalıkların tedavisinde sürekli veya reçete edildikçe kullanılan ilaçların temininde güçlük yaşanıyor.
https://www.diken.com.tr/ilac-kurundaki-artis-eczane-raflarini-doldurmaya-yetmedi/?fbclid=IwAR2ZFFF2dwmMBUJIEB5Piq1Qn1EhJlKhb3Qbl2ToQ9UrL5SxXnwGDLDR3Pg