Bu sayıda oda başkanı konuğumuz Konya Eczacı Odası Başkanı Uzm. Ecz. Ahmet Hakan Koru oldu. Koru ile bölge eczacılarının sorunlarını ve oda çalışmalarını konuştuk. Koru ayrıca, 14 Mayıs’ın Türk Eczacılığının bayramı olduğunu belirtti ve meslektaşlarının bayramını kutladı.
Pandemi döneminden en çok etkilenen mesleklerden biri de eczacılar oldu. Siz ne gibi zorluklar yaşadınız?
Pandeminin, ne denli büyük bir problem, unuttuğumuz bir kavram, insanlık ve medeniyetimiz için çok büyük bir yıkımın kökeni olduğunu ne yazık ki yeniden öğrendik. İnsanoğlunun tarihinde pek çok pandemi ile karşılaşmış olmasını tarihin tozlu raflarında görüyor, geçmişte kalan bilgi ve teknoloji yetersizliğine bağladığımız nostaljik bir
olgu olduğunu düşünürken bir anda Çin’in Vuhan kentinde çıkan bir virüs insanoğlunun çok savunmasız olabileceğini yüzümüze vurmuş ve iki yıla yakın bir süre dünyanın en önemli gündemi haline gelmiştir. İnsanoğlu tarihte pek çok pandemi ve benzeri salgın hastalıklarla mücadele etmiş, hastalıklara karşı çeşitli yeni teşhis, tedavi ve profilaksi yöntemleri bulmuş ve bilim ilerlemiştir.
Biz sağlık çalışanları ve meslek erbapları olarak her zaman bu tür salgınların yanı başımızda olduğunu unutmamak gibi bir görevimiz olduğunu, çok acı, pek çok kayıplar vererek öğrenmek mecburiyetinde kaldık. Salgın hastalıkların fiili sonuçlarının yanı sıra toplum psikolojisi üzerinde de etkileri olmaktadır. Özellikle algı yönetimi ile bunu kendine fırsat bilen şarlatanlardan tutun da, bu sıkıntıdan nemalanmaya çalışan ülkelerin turnusol kağıdı
gibi açığa çıkmaları gibi pek çok stratejik olguyu deneyimlemek zorunda kaldık.
Elbetteki olumsuzluklar, ders niteliğinde bazı kazanımları da yanında getirebilmektedir.
Özellikle ülkemiz açısından geçmiş yıllarda yapmamız gereken bilimsel çalışmaların başlaması, kaybettiğimiz bilimsel yetkinliklerimizin yeniden kazanılması gibi… Ülke genelinde yaşanan korona salgınının, genelden özele pek çok farklılıklar göstermesi, Türkiye gibi kalabalık bir nüfus ve büyük bir coğrafyada son derece tabiidir. Türkiye genelinde yaşanan sıkıntıları lokalize olarak biz Konya’lı eczacılar da bilfiil yaşadık. Konya Eczacı
Odası olarak öngörü ve tarihi hafızamızın yardımı ile bir şekilde meslektaşlarımıza hayatı kolaylaştıracak tedbirleri alma refleksini gösterdiğimizi düşünüyorum. Elbetteki meslektaşlarımızın tedirginlikleri oldu, bunlara maddi manevi desteklerimiz, konunun önemine binaen eğitim ve tavsiyelerimiz oldu. Özellikle Sağlık Bakanlığının talimatları, Türk Eczacıları Birliğinin rehberliği işlerimizi kolaylaştırdı. Meslektaşlarımıza pandemi döneminde gözlük, dezenfektan, bilgilendirme afişleri, maske gibi materyali temin ettik. Eczanelerimizi dezenfekte ettirdik. Konya ilinin yerleşiminin çok büyük olması Sağlık Bakanlığının vatandaşlarımız için göndermiş olduğu ücretsiz maskelerin eczanelerimize tevzi işlemini oldukça güçleştirdi. Ticaret Müdürlüğünün fahiş fiyatla ürün satışı gerekçesi ile eczacılarımıza yazdığı bizce haksız cezalar ve bunların ifşa edilmesi meslektaşlarımızı ve bizi çok incitti. Tabii olarak bu cezalara itirazlarımız ve mahkeme süreçleri gerçekten çok yorucuydu. Sokağa çıkma yasakları olduğu gün eczanelerimize sürekli olarak gündüz ve gece nöbetlerinin yazılması ve bunların koordinasyonu son derece zorlandığımız konulardandır. Halkımızın pandemiyi tam olarak algılayamaması ise bizleri ayrıca yordu.
Meslektaşlarımızın kendileri veya eczane çalışanlarının enfekte olması, eczanelerimizin devamlılığı açısından mesul müdür, vekil eczacı atamaları gibi rutinde karşılaşılmayan zorlukları oluşturdu. Her yeni deneyim, yeni tecrübeleri yanından getirdi. Tüm bu zorlukları meslektaşlarımız ve Eczacı Odamızın Yönetim Kurulunun fedakarlıkları ile aşabildik. Yönetim Kurulumuz günlerce olağanüstü toplantılar yaptı, meslektaşlarımızı devamlı olarak gece gündüz mesajlarla bilgilendirdik ve sonunda kazanan biz olduk.
Konya eczacılarının en çok yaşadığı mesleki problemler nelerdir? Çözüm için ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Eczacıların ülke genelinde yaşadığı tüm sorunları Konya’lı eczacılar da yaşamaktadır. Bunların başında fedakarca gece gündüz demeden çalışmalarımızın karşılığının tam olarak alınmaması gelmektedir. Yıllardır güncellenmeyen İlaç Fiyat Kararnamesi, anlamanın son derece güçleştiği, yamalı bohça haline gelmiş bir Sağlık Uygulama Tebliği yaşadığımız zorluklardan bazılarıdır. Bunların üzerine SUT’un farklı farklı sürpriz yorumları da işin cabası.
Yeni bir güne başladığımızda acaba bugün nasıl bir sürpriz bizi bekliyor düşüncesi
belki de yaşadığımız en büyük manevi zorluktur ve enerjimizi tüketen yeni projeler üretmemizi engelleyen bir unsur olarak bizi yormaktadır. Açılan her yeni eczacılık fakültesi ise tamamen umutsuzluk ortamı oluşturmaktadır. Bu açılan fakültelerden mezun olan meslektaşlarımız günden güne yepyeni sorunların habercisi olmaktadır. Mezun sayısı arttıkça yeni mezunlara yardımcı eczacılıklarını yapacakları eczaneleri bulmak ciddi manada bizleri zorlamaktadır. İstihdama yönelik çalışma yapmadan, öğretim elemanı temin etmeden, yeterli temel eczacılık becerisini kazandırmadan mezun veren fakülteler ne yazık
ki toplum sağlığını derinden etkileyecek büyük problemleri yanında getirecektir. Devletimizin bu fakülte açılışını belirli standartlara bağlama zorunluluğu vardır. Üniversite sınavında barajı yüksek tutmak büyük bir gerekliliktir. Mevcut fakültelerin standartları yakalayamayanlarının ivedilikle yeni öğrenci alımını durdurması, mevcut öğrencilerini
ise standartlara uygun fakültelere devretmelerinin sağlanması gerekmektedir.
Eczane yardımcı personelleri eczaneler için ve hastalara verilen hizmet için oldukça önemli bir konu. Bu konuda üniversite ile ortak yapılan eğitim programınız var. Bu programın detaylarını öğrenebilir miyiz?
Eczacılık, insan sağlığını doğrudan ilgilendiren, hata yapılması durumunda telafisi mümkün
olmayan mesleklerin başında gelmektedir. Eczacılık mesleği bütün sağlık meslek disiplinleri
ile aynı derecede bilgi ve beceriye sahip insanlar tarafından icra edilmesi gereken bir yapıya
sahiptir. Teknolojik ve bilimsel gelişmeler daha fazla bilgi ve beceriye ihtiyacın doğmasına yol açmaktadır. Eczanelerin yapısal özellikleri gereği eczacı ve eczane teknisyeni (eski tabirle eczacı kalfası) beraber çalışmasını gerektirmektedir. Eczanelerimizde çalışan personelimizin bilinçli ve yetkin insanlardan oluşması halk sağlığı açısından son derece önemlidir. Nüfus ve eczane sayısının artması eczane personellerine ihtiyacın artması
gibi lineer bir sonuç doğurmaktadır. Elbetteki eczanelerimizde meslektaşlarımıza istihdam alanı oluşturmak en büyük hedefimiz olmalıdır ancak ekonomik ve yapısal şartlar bu durumun oluşmasına uygun değildir.
Bu nedenlerden dolayı Konya Eczacı Odası, eczane teknisyenlerinin yetişmesi, bilgi ve becerilerinin artması için Necmettin Erbakan Üniversitesi ile önemli bir çalışma yapmıştır. Eğitim programı, bilimsel temeller üzerine kurulmuş, içerik olarak ise eczane eczacılığının günümüz şartlarına göre güncellenmiş bir yapıya sahiptir. İçerik olarak; eczacılık deontolojisi ve etiği, biyokimya, farmakoloji, farmasötik teknoloji, farmakognozi,
temel tıp ve eczacılık bilimlerinin terminolojisi gibi konular, bunların yanı sıra medula ve eczane otomasyon sistemleri hakkında temel bilgiler, hasta ilişkileri ve ahlak kuralları üzerinde ağırlık olarak durulmaktadır. İstihdamı artırmak, arz-talep bozukluğunu düzeltmek üzere hazırlanmış bir eğitim programı olma özelliğini göstermektedir.
Pandemi döneminde OTC ürünleri ön plana çıktı. Sizce OTC ürünlerinde eczacıların rolü nedir?
OTC, ingilizce Over the counter kelimelerinin ilk harflerinden oluşan “tezgah üzeri” anlamına gelen bir kavramdır. Hayatımızın bir parçası haline gelen önemli bir ürün grubunu oluşturmaktadır. Bu ürünler konvansiyonel ilaçlar ile ne yazık ki çokça karışmakta ve eczacılık disiplininden gelmeyen insanlarca suistimal edilmektedir. Besin takviyeleri,
nutrasötikler, vitaminler, dermokozmetik ürünler eczacının kontrolünde son kullanıcıya ulaşması gereken ürünlerdir. OTC ürünlerinin mutlaka ülkenin sağlık otoritesi tarafından denetlenmesi ve ruhsatlandırılması gerekmektedir. Ancak çok üzülerek ifade etmek isterim ki her önüne gelen ruhsat alıp ürün çıkarmakta ve ülkemiz OTC çöplüğü haline gelmektedir. Geri dönüşü mümkün olmayan halk sağlığı sorunları bizi beklemektedir. Eczacının danışmanlığı ile halka sunulması gereken, takip edilerek gerekli durumlarda hekim tavsiyesi
alınması gereken bu ürün grubu maalesef başıboş bir şekilde son kullanıcıya ulaşmaktadır. İvedilikle eczacının içinde olmak zorunda olduğu yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir.
Son olarak 14 Mayıs Eczacılık Günü ile ilgili, duygu ve düşüncelerinizi rica edebilirmiyiz.
Uluslararası Eczacılık Federasyonu 25 Eylül’de kurulduğu için aynı gün tüm dünyada “Dünya Eczacılık Günü” olarak karara bağlanmıştır. Ancak 14 Mayıs ülkemiz eczacılarına ait çok özel bir gündür. Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane’de (Askeri Tıp Mektebi) ilk ecza sınıfının açıldığı 14 Mayıs 1839 tarihi esas alınarak, 14 Mayıs “Eczacılık Günü” olarak kutlanmaktadır. Bizler için çok önemli bir milli değerdir. 14 Mayıs Türk Eczacılığının bayramıdır. Kendimizi
yenilediğimiz, geçirmiş olduğumuz yılın muhasebesini yaptığımız, başarılar ile coştuğumuz bize ait olan özel gündür. Bugünün anlam ve önemini, haftasında yaptığımız çeşitli etkinlikle tüm meslektaşlarımızla birlikte tekrar hatırlamaktayız. Yaşadığımız zorlu süreçlere belki bir virgül koyarak moral ve motivasyonumuzu takviye ettiğimiz gündür. 14 Mayıs’ı bizlere yakışan bir şekilde kutlamak, yeni nesillere bugünü iyi anlatabilmek en
önemli ülkümüz olmalıdır. Geleceğe umutla bakacağımız 14 Mayıslar en büyük hayalimdir.