Ülkemizde yaşanan deprem felaketi yakın tarihte örneği olmayan büyüklükteki bir doğal afet. Maalesef bu büyüklükteki bir depreme hazırlığımızın olmadığı böylesi acı gerçeklerle bir kez daha gözler önüne serildi.
Başka gelişmiş bir ülkede olsa daha farklı olur muydu sonuç? Sorusuna cevap olarak hemen ve her zaman Japonya örneği gelmektedir. Deprem ülkesindeki bu yıkım kader değil! Depreme hazırlıklı olma bilinci açısından, mimari tasarım ve inşaat olarak depreme bizden çok daha hazır oldukları muhakkak. Ancak insanlar kendi yaptıkları evlerinin altında kaldılar. Kendi oturacağın evi yaparken depremi düşünmeden yapman mümkün olabilir mi? Eğer
kaçak olursa evet. Eğer ruhsatlar verilirken kolaylıklar, yönlendirmeler ve denetlemeler yeterince yapılmazsa evet.
Söylenecek o kadar çok şey var ki.
Adıyaman Eczacı Odası Başkanımız Ecz. Hüseyin Kemal Taş’ın depremde göçük altında kalarak vefat etmesini büyük üzüntü ile öğrendik. Hepimizin başı sağ olsun. Tabii Hüseyin Kemal Başkan ismini bildiğimiz tanıdığımız bir eczacı. Kayıpların 10 şehri kapsadığı bu bölgede haber alamadığımız birçok eczacımızı, eczane çalışanımızı, sektörde hizmet veren firma çalışanlarını, mümessilleri de kaybetmiş olabiliriz. Hepsine Allah’tan rahmet diliyoruz. Tekrar hepimizin başı sağ olsun.
Kaybımız çok büyük dostlar.
10 ilde yıkılan 12 bin bina olduğu söyleniyor. Basit matematik hesap ile kayıpların 6 haneli rakamlarda olması muhtemel. İçimiz yanıyor.
Kaderciyiz. Bilmiyorlar, dinlemiyorlar, düşünmüyorlar, hayal edemiyorlar. Değil ardı ardına ve birbirine çok yakın iki depremin senaryosunu, dünyaya düşecek göktaşının dahi ülkemize düşme ihtimallerinin ve oluşturacağı hasar aşamasına göre de yapılması gerekenler hesaplanmalıdır, senaryolaştırılmalıdır ve buna göre de hazırlıklar en azından yapılmaya çalışılmalıdır.
Hiçbir zaman, hiç kimseden özeleştiri duyamıyoruz. En çok duyduğumuz; “bazı yerlerde yetersiz kaldığımız doğrudur”
Olası İstanbul depremi ile ilgili de bir hazırlık yok. Bütün eski evlerin ve yeni yapılacak evlerin kapılarına hangi şiddetteki depreme kadar dayanabileceği raporu plaka şekilde yazılmalı ve asılmalıdır. Hatta e-devletten herkese açık bir şekilde adrese girdiğinde, adresteki binanın deprem dayanıklılık durumu görebilmeliyiz.
Bunun için illa ki belediyeye veya ilgili kuruma gidip talepte mi bulunmalıyız? Devlet nasıl yol, su, elektrik, eğitim, sağlık gibi hizmetler de veriyorsa ve nasıl ki, bütün binalardan DASK adı altında deprem sigorta primi alıyorsa bu hizmeti de talebe gerek kalmaksızın vermelidir. Böylece oturacağın evi konumuna göre ve deprem dayanıklılık durumuna göre tercih etmek artık vatandaşın sorumluluğunda olacaktır.
Bu arada her zamanki gibi, Türk Eczacıları Birliği en kısa sürede ve örnek olacak şekilde gezici TIR eczaneleriyle olay yerinde olmuş, halkın ilaç ihtiyacı karşılanmıştır. Böylesi büyük bir afette TEB mesleğin gururu olmuştur.
TÜRK ECZACILARI BİRLİĞİ’NİN DEPREM BÖLGESİNDEKİ TIR ECZANE VE KONTEYNER ECZANE SAYISI 24’E ULAŞTI
Deprem bölgelerinin ihtiyaçları doğrultusunda 4 konteyner eczane daha bölgeye sevk edilecek.
Hepimiz çok üzgünüz. Hepimize geçmiş olsun ve başımız sağ olsun. Dilerim bir daha, böyle acılar böyle kayıplar yaşanmasın.
Meral Günay Öztürk
Eczacı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni