Aksaray-Kırşehir Eczacı Odası Başkanı Ecz. Fatih Özçiftçi dergimizin sorularını yanıtladı. Özçiftçi, eczacıların sağlık zincirinin bölünmez parçası olduğunu belirterek, “Eczacı, sağlık hizmetlerinin kesintisiz devamı için olmazsa olmazıdır.” dedi.
43 Dönem 1. Bölgelerarası Toplantısı’nda eczacılık fakültelerinin sayısının gereğinden çok fazla olduğundan bahsettiniz. Sizce bu fakülteler neden bu kadar çok açılıyor. Bu kadar çok eczacılık fakültesi açılmasının mesleğe ne gibi olumsuz sonuçları olacaktır. TEB’in bu konuda neler yapması gerekir?
Önerileriniz neler olabilir?
Öncelikle 6 Şubat 2023 tarihinde yaşadığımız büyük felakette yitirdiğimiz vatandaşlarımızı, meslektaşlarımızı ve çalışma arkadaşlarımız eczacı teknisyenlerimizi yâd etmek istiyorum. Ruhları şad olsun. Allah hiçbir ülkeye böyle bir acı yaşatmasın diyeyim. Geleyim sorunuza; 2003 yılında 8 Eczacılık Fakültesi varken bugün eczacılık fakültesi sayısı 60’lara dayanmıştır. Bunlardan kaç tanesinin akademik kadrosu tam, kaç tanesinin laboratuvar imkânları eksiksiz, kaç tanesi akredite inanın bilmiyorum, takip edemiyorum. Eczacılık Fakültelerine fiziki şartlardan, laboratuvardan ve yeterli eğitim kadrolarından yoksun yenilerinin eklenmesi eczacılık eğitimine nitelik olarak katkı sağlamadığı gibi ülkemizdeki ilaç eczacılık hizmetlerinin etkin ve kaliteli bir şekilde sunulmasında ciddi sorunlara yol açacaktır.Artan Eczacılık Fakülteleri beraberinde istihdam sorununu da getireceğinden ülke kaynaklarının israfına neden olacaktır. Netice itibarıyla ilaç eczacılık hizmetlerinin kalitesini artırmayacak, bilimsel anlamda değer katmayacak sadece sayısal anlamda bir eczacılık fakültesi daha eklenmiş olacaktır. Eczacılık teorik ve uygulamalı eğitimlerin birlikte olduğu multidisipliner yoğun bir eğitimdir. İnsan sağlığı ile doğrudan bağlantılı olması nedeniyle eczacının iyi bir eğitim alması, laboratuvar eğitimlerinin yeterli olması ve tam akademik kadrolarıyla yeterli bilgiyle donanmış olması ilacın tek danışmanı olması için şarttır. Dört duvardan Eczacılık Fakültesi olmaz.
Türk Eczacıları Birliği ve eczacı odaları olarak örgütlü bir şekilde altyapı imkânları ve yeterli akademik kadrolarına göre Eczacılık Fakültesi kontenjanlarının düşürülmesi, Eczacılık fakültelerine girmek için belirlenen 100 bin başarı sıralamasının çok daha aşağılara çekilmesi için çalışmalıyız.
Bununla beraber şartları karşılamayan Eczacılık Fakültelerin AR-GE merkezlerine dönüştürülmesi için çaba sarf etmeliyiz.
Gıda takviyeleri konusunda yaşanan sorunların çözümü olarak da TEB’in Novajenix vasıtasıyla onaylı ürünler belirlenmesi konusunda da bir çözüm önerisi sunduğunuzu biliyoruz. Bu projeyi biraz daha detaylı anlatabilir misiniz?
Sonuçta öneriniz sizce niçin geçerlilik kazanmadı? Bu konuda neler yapılmalı?
Gıda takviyeleri özellikle son yıllarda, pandeminin de etkisiyle artan talep nedeniyle eczane raflarımızda hızla artmaktadır. Bununla beraber kontrolsüz şekilde farklı mecralardan da arz edilmektedir.
Öncelikle halk sağlığına katkı sağlayan, önceleyen bir sağlık meslek mensubu olarak şunu ifade etmeliyim; Gıda takviyesi kelime anlamı olarak kulağa hoş gelmekte, masum durmaktadır. Ancak ilaç-besin etkileşimleri, yan etkisi itibarıyla sınırları bilimsel olarak çizilmelidir. İlaç formundaki her ürün bitkisel kökenli de olsa ilaç olarak değerlendirilmeli ve ruhsatlandırılmalıdır.
Novagenix yılda 80’den fazla biyoeşdeğerlik çalışması yapan, miktar tayini yapan, kalitatif, kantitatif her türlü analizi yapan Türk Eczacıları Birliği Vakfı’nın yüz akı bir kurumdur. Açılışında dönemin Cumhurbaşkanı Sn. Süleyman Demirel Novagenix “ülkemizin bir ayıbını kapatmıştır” diyerek önemini o gün ifade etmiştir.
Ben de bir dönem Novagenix Yönetim Kurulu üyeliği yaparak icraatlarına yakından şahit oldum. Türk Eczacıları Birliği Vakfı’nın tüm iştirakleri için hep söylediğim bir şey var. İştirakler eczacılarına dokunmalı, fayda sağlamalı hatta maddi anlamda katkı sunmalıdır. Eczane raflarımızda her gün artan gıda takviyelerinin güvenirliği, içerik miktarları anlamında Novogenix bizim için en önemli referans kaynağı olmalıdır. Novagenix onaylı ürün ile eczacılarımız raflarına koydukları ürünleri güvenle hastalarına ulaştırabilir. Bu önerimizin ilk adımları aslında atıldı ve uygulanmaktadır. Ancak çokça artan gıda takviyelerinde uygulanması ve firmaların referansı olarak tercih edilen güvenilir onay mercii olarak Novagenix’i ön plana çıkarmak için daha fazla çaba sarf etmeliyiz. Bu durumda Novagenix’in eczacı meslektaşlarımız nezdinde bilinirliği ve örgütlü güce olan aidiyeti de artacaktır.
Eczacının sırtında bir kambur gibi duran KKİ konusunda da bir çözüm öneriniz var ancak geçmişte bu konuda yapılan örgütlü çalışmaların bazen yeterli olmadığını da biliyoruz. Sizce belirttiğiniz gibi pasife almak yeterli mi?
Başka neler yapılabilir?
Türk Eczacıları Birliği ve Eczacı Odaları olarak en önemli görevlerimizden bir tanesi de meslektaşlarımızın hak ve menfaatlerini korumaktır.
KKİ eksik veren, hiç vermeyen, sonradan fatura karşılığı ödeme yapan firmalar ve ilaç sayısı gün geçtikçe artmaktadır. Mevcut yasalar önünde KKİ eksik verilmesi, hiç verilmemesi tamamen mevzuata aykırı, sonradan fatura karşılığı eczacılarımıza iade edilmesi iş yükü, tamamen bir angaryadır.
KKİ kaynaklı oluşan bedellerin medula dökümüne yansımaması hasta-eczacı arasındaki güveni sarsmaktadır. Eczacı hiç muhatabı olmadığı bir konu üzerinden yıpranmaktadır.
Buradaki en etkin ve kesin çözüm geri ödeme kurumunun yasal mevzuat çerçevesinde sorumluluk alması ve KKİ lerin gerektiği gibi uygulanmasını sağlamasıdır. Daha önceden uygulamalarını gördüğümüz üretimi ülkemizde yapılmayan ilaçların pasife alınması, mix olarak tabir ettiğimiz ilaçların fiyat çekmemesi halinde pasife alınacağı duyuruları ile çözüm üretilebildiğine hep beraber şahit olduk.
KKİ konusunda sorun yaşanan ilaçların çoğunluğun muadilsiz olması belki de kurumu öncelik alma konusunda zorlamaktadır. Bu durumda KKİ’den kaynaklı oluşan bedeller medula dökümüne yansıtılmalı ya da bu ilaçlar için KKİ artık eczacı üzerinden değil firma ile geri ödeme kurumu arasında kurumun belirleyeceği alternatif bir modelle yürütülmelidir. Eczacı bu ilaçlar için aradan çıkarılmalıdır. Bu uygulamaların hayata geçmesi için mücadelemiz devam ederken hukuki olarak da eczacılarımızın hak ve menfaatleri için hakkımızı aramaya devam etmeliyiz.
Medula dökümüne yansımayan fiyat bedellerini enjektör, şeker stribi, insülin iğne uçlarında da görmekteyiz. SGK geri ödemesi güncel fiyatların çok uzağında kalmıştır. Bu kalemlerde de acilen fiyat düzenlemesine ihtiyaç vardır.
Eczacıların birinci basamak sağlık mensubu olduğunu söylüyoruz. Ancak bununla ilgili Bakanlık nezdinde eczacılık yeterince ilgi ve destek görmüyor. Eczacılık mesleği ile ilgili tanımlama sıkıntısı olduğunu düşünüyor musunuz?
Sizce Sağlık hizmetlerinde eczacının yeri ve önemi ne olmalı ve
nasıl belirlenmeli?
Eczacı sağlık zincirinin bölünmez bir parçasıdır. Bunu yakın zamanda yaşadığımız Covid-19 pandemisinde de, 6 şubatta yaşadığımız 11 ili etkileyen deprem felaketinden sonra bölgede verdiğimiz ilaç-eczacılık hizmetleriyle halk sağlığını korumak, fayda sağlamak adına yaptığımız tüm başarılı faaliyetlerle de gösterdik.
Eczanelerimizde yapabileceğimiz işlerle kâğıt üzerindeki 1. basamak sağlık mensubu hüviyetimizi somutlaştırmak gerekiyor. Birçok Avrupa ülkesinde de uygulanan enjeksiyon, aşı uygulama, tansiyon, şeker takibi uygulamaları eczanelerimizde yapabilmek için yasal mevzuat düzenlenmelidir.
Türk Eczacıları Birliği’nin ilk adımını attığı ve belli bir noktaya getirdiği Rehber Eczanem daha da geliştirilerek hayata geçirilmelidir. Bunlarla beraber eczacıya meslek hakkı verilmelidir.
Özellikle kamuda çalışan eczacılarımız için bakanlık eczacının yerini tanımlamıyor ya da tanımlamak istemiyor. Kamuda meslektaşlarımız malzeme temini, stok yönetimi gibi kritik alanlarda aktif görev almaktadır. Eczacı sağlık hizmetlerinin kesintisiz devamı için olmazsa olmazıdır. Bu anlamda eczacının yeri hekim, diş hekiminin yanıdır. EK ödemeleri ve ödeme dağılımları da buna göre değerlendirilmeli ve hak ettikleri değer verilmelidir.
Eczacılık en güvenilir mesleklerden biridir. Eczacılık mesleğinin geleceği için klinik eczacılık ve koruyucu ürünler konusunda yapılması gerekenler nelerdir? Eczacılığın geleceği için atılması gereken başlıca adımlar nelerdir?
Eczanelerimiz güvenilir ürünün, eczacılarımız da doğru bilginin kaynağıdır. Gelişen ve değişen dijital dünyada güvenli ürün ve bilgiye ulaşmada eczacılarımız kilit rol üstlenmektedir.
Bununla beraber eczacılık mesleğini sıkışıp kaldığı eczane eczacılığı bağlamından çıkarmak sağlığın, hayatın olduğu her alanda istihdam yaratmak gerekmektedir.
Klinik eczacılık bu anlamda ön plana çıkan en önemli alanlardan bir tanesidir. Hastalığı önlemek, hastanın sağlığını korumak, hastalığı iyileştirmek için ilaç tedavisinin en uygun şekilde düzenlenmesinde, akılcı ilaç kullanımının sağlanmasında ve hastanın tedaviye uyumunu sağlamada büyük önem arz etmektedir. Bu alanda eczacılarımız hekimlere, sağlık personellerine ve hastalara danışmanlık yaparak aktif görev almalıdır. Geçtiğimiz aylarda ilk defa klinik eczacı ataması yapıldı. Başlangıç olarak memnuniyet verici ancak çok yetersizdir. En azından 100 yataklı hasta başına bir klinik eczacı olacak şekilde istihdam sağlanmalıdır.
Yine değişen dünyada biyoteknolojik ürünler, kişiye özel ilaç uygulamaları, ar-ge çalışmalarında eczacılarımız tek sağlık perspektifinde bugünden konumlanmalıdır.
Eczacılığın ülkemizdeki geleceğini planlarken bugünkü yanlışlardan öncelikle dönülmelidir. Akademik kadrosu tam, akredite üniversitelerimize göre kontenjan planlaması yapılarak istihdam alanları genişletilmelidir. İstihdam edilecek alanlara göre eğitim içeriği detaylandırılmalı ve geleceğin eczacıları bu alanlara yönlendirilmelidir.
14 Mayıs Eczacılık Günü ile ilgili neler söylemek istersiniz?
Bu yıl Bilimsel Eczacılığın 184.yılını kutlayacağız.14 Mayıs biz eczacılar için çok önemli ve simgesel bir tarihtir. 6 Şubat’ta meydana gelen deprem felaketi nedeniyle 14 Mayıs Eczacılık Günü faaliyetlerimizi içimiz buruk kutluyoruz.
Depremin ilk gününden itibaren deprem bölgesinde ilaç-eczacılık hizmetlerini kesintisiz olarak devam ettirerek halk sağlığına katkı vermek anlamında tüm eczacı meslektaşlarım üzerine düşeni yapmıştır.
Aksaray-Kırşehir Eczacı Odası olarak bölgedeki eczacı meslektaşlarımızın normal hayata dönmelerine katkı sağlamak amacıyla 14 Mayıs Eczacılık faaliyetlerimizi kısıtlı tutarak bölgedeki eczacı meslektaşlarımızın yanında olmak için gayret göstereceğiz.
Mesleki sorunlarımızın çözüldüğü, eczacılarımızın hastalarımıza en yakın sağlık danışmanı hüviyeti ile mesleğimizi icra edebileceğimiz nice 14 Mayıslara diyorum.
Eczacılar günümüz kutlu olsun.
Ecz. Fatih Özçiftçi kimdir?
1982 yılında Aksaray’da doğdum. İlk, orta ve lise eğitimimi Aksaray da tamamladım. 2003 yılında Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nden mezun oldum. Sahra Sıhhiye Merkez Komutanlığı 100 Yataklı Askeri Hastanesi’nde askerlik hizmetimi tamamladıktan sonra 2004 yılı Aralık ayında eczanemi açtım.
Eczanemi açtıktan sonra eczacı odamızın komisyonlarında aktif görev aldım. 2013-2015 yılları arasında Aksaray-Kırşehir Eczacı odamızın Genel Sekreterlik görevini üstlendim. 2015 yılından bu yana 4 dönem Büyük Kongre Delegesi olarak seçildim. 2017 yılı Kasım ayından bu yana Eczacı Odamızın Başkanlık görevini büyük bir onur ve gururla yürütüyorum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım.