Sağlıklı bir beden ve güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olmak için vücudumuzun gereksinimi olan vitamin ve mineralleri, mümkün olduğunca beslenme yoluyla
ve/veya eksik kaldığı noktada besin takviyeleri ile karşılamak gerekir. Mevsiminde beslenme, doğru pişirme yöntemleri, öğün saatleri, sebze ve meyvelerin parçalanma şekli yanlış olduğunda ise besinlerde vitamin ve mineral kaybı gibi çok önemli bir sorun
ortaya çıkar.
BESİNLERİN VİTAMİN ve MİNERAL DEĞERİ NASIL DÜŞER?
Sağlıklı beslendiğiniz halde vitamin ve meral eksikliği ile baş edemiyorsanız, pişirme ve besin tüketme alışkanlıklarınızı gözden geçirmenizde fayda var. Çünkü mutfak kültürünün gelişmesiyle birlikte yemek yemek sadece beslenmenin değil aynı zamanda sosyalleşmenin de önemli araçlarından birine dönmüş durumda. Yemek kültüründe, “göze hitap etmek”
daha önemli hale geldikçe, besinlerin vitamin ve mineral kaybının artması, yemek yemenin sosyal bir faaliyet olarak öne çıkmasının olumsuz bir sonucu olarak değerlendirilebilir.
Harika görünen ama yeterince faydalı olmayan öğünler tüketmek sürekli hale geldiğinde ise vücudumuzun günlük vitamin ve mineral gereksinimini beslenme yoluyla elde etmek giderek zorlaşmaktadır. Buna bir de tarım ve hayvancılıkta kullanılan birtakım yöntemler nedeniyle özellikle toprağın uğradığı mineral kaybı eklendiğinde, besinlerin vitamin ve mineral içeriğinin zayıflaması maalesef kaçınılmaz hale gelir…
VİTAMİN ve MİNERALLER NELERDİR?
Vitaminler:
Hücre yenilenmesinde kullandığımız ve vücudun belirli miktarlarda ihtiyaç duyduğu mikro besinlerdir ve suda çözünen vitaminler ve yağda çözünen vitaminler olmak 2 kategoriye ayrılırlar.
Suda çözünen vitaminler:
Başta C vitamini olmak üzere B12, B1, B2, Biotin, bir tür B vitamini olan Folik Asit, B5 gibi önemli yaşamsal vitamin gruplarıdır.
Suda çözünen vitaminler:
Gerekli olan miktar sağlandıktan sonra vücuttan atıldığı için günlük olarak karşılanması son derece önemlidir.
Yağda çözünen vitaminler:
A, D, E, K vitaminleri yağda çözünen ve bu özellikleri nedeniyle vücutta depolanabilen
vitamin gruplarıdır.
Mineraller:
Kalsiyum, Demir, Çinko, Bakır, Potasyum, Magnezyum, Selenyum, İyot, Manganez ihtiyacımız olan başlıca minerallerdir ve metabolizmanın fonksiyonlarını yerine getirebilmesi için gerekli olan vücut sıvıları ve dokularının temel bileşenlerini oluştururlar.
Toprakta ve suda bulunan mineraller, beslenme yoluyla vücuda alınır. Kas, kemik ve diş oluşumunda etkin rol almalarının yanı sıra enzimlerin sentezi ve sinir fonksiyonlarının sürdürülmesi için mineraller en önemli hücresel moleküllerdir.
BESLENMEDE VİTAMİN ve MİNERAL KAYBI NASIL ÖNLENİR?
Sağlıklı ve uzun bir yaşam sürdürmek için vitamin ve mineral değeri yüksek besinleri, doğru zamanda ve vitamin ve mineral kaybına neden olmayacak şekilde tükettiğimizde, beslenmeden maksimum fayda sağlamış oluruz.
Vitamin ve mineral kaybı; gıdanın tüketildiği zaman aralığı, doğrama işlemleri, pişirme yöntemleri ve saklama koşullarına bağlı olarak artar ve azalır. Peki, besinlerdeki vitamin ve mineral kaybını nasıl önleyebiliriz:
• Sebze ve meyveleri, mevsiminde, taze ve çiğ olarak tüketmeye özen göstererek.
• Pişirme sürelerini kısaltarak.
• Buharda pişirme, buğulama gibi pişirme yöntemlerini daha fazla kullanarak.
• Sebze ve meyveleri bıçakla değil mümkün olduğunca elle parçalayarak.
• Yemek pişirirken ya da salata yaparken kullandığınız sebze ve meyveleri çok küçük parçalara ayırmak yerine daha büyük parçalara bölerek.
• Pişirme sırasında buhar kaybının önüne geçecek şekilde, kapak kapalı olarak pişirerek.
• Tencere kapağını mümkünse yemek soğuyana kadar açmayarak.
• Yağda kızartmak veya kavurmak yerine az suda pişirip, yağı sonradan, çiğ ilave ederek.
• Günlük yemek pişirerek ve tekrar ısıtmadan taze taze tüketerek.
• Uzun süren hazırlık ve pişirme süreçlerinden kaçınarak.
• Sebzelerin rengi daha canlı olsun diye soda eklemek gibi yöntemleri çok sık
kullanmayarak.