Değerli Meslektaşlarım,
Ülkemizde ekonominin daraldığı ve buna bağlı olarak oluşan döviz krizi nedeniyle üretimin ve ithalatın sekteye uğradığı dönemlerde sağlık alanında ilaç bulmak zorlaşmaya başlar. Ve eczacılar, reçeteleri karşılamak için çokça benzer ilaç verme arayışına girerler. Aslında, bu eczacılara verilmiş yasal bir hak ve görev olsa da, sağlık sisteminde tedavi birlikteliği olmaması ve iletişim kanallarının oldukça zayıf olması nedeniyle eczacı-hasta ilişkilerinde sorunlara yol açar.
SGK, kendisine bağlı hasta kesimine tedavi ve ilaç prosedürlerini bildirmediği için hasta genellikle reçetede yazılı ilacın verilmesi hususuna takılır. Bu durum aslında büyük ölçüde tedavisini geciktirse de hasta, eczacı-doktor üçgeninde ortada kalır. SGK provizyon sisteminin eşdeğer ilaç konusunda eczacıya bu yetkiyi ve olanağı verdiğini bilmez ve inanmaz. Ve eczane, eczane gezerek ilaç aramaya devam eder. Bu olayın hasta boyutudur.
Firma boyutuna gelince, firmalar ne yazık ki çoğu zaman doktorlara ilaçlarının o an depolarda bulunmadığını bildirmezler. Doktorlar, bu durumu ancak ilaçlarını bulamadıkları için kendilerine geri dönüş yapmak zorunda kalan hastalarından öğrenebilirler.
Doktorların ve eczacıların birbirlerini bağlayan sağlık yasalarını iyi öğrenmelerinin hastaların tedavisi için ne denli önemli olduğu açıktır. Bir de bu işin ülke ekonomisi açısından önemi var ki, ithal hammaddenin akılcı kullanılması,
tarihi geçip çöpe atılan bir kutu ilacın bile döviz bazında bir kayıp olmasının göz önünde bulundurulması gerekir.
Bütün bunların dışında, konunun bir de bilimsel eczacılık yönü vardır. Jenerik ilaçlar gerçekten tedavi değeri eşit ilaçlar mıdır? Biyoyararlanım testleri doğru ve etkin merkezlerde mi yapılmıştır? Terapötik indeks değerleri orijinal ilaca eşdeğer midir? Bunu en doğru değerlendirmesi gereken sorumlu otorite Sağlık Bakanlığı olsa da, ilaç danışmanı konumunda olan eczacının da bu konuda mutlaka gereken bilgiye sahib olması gerekir.
Orijinal ilaçlar, ilk kez bir ilaç firması tarafından keşfedilip geliştirilen ve patenti alınan ilaçlardır. Jenerik ilaçlar ise, orijinal ilacın patent süresi dolunca, aynı etken maddeyi içeren ve aynı dozajda olan, ancak farklı marka adları altında üretilen ve genellikle daha uygun fiyatlı olan ilaçlardır. Etkin madde ve dozajları aynı olduğu için jenerik ilaçlar, orijinal ilaçlarla aynı terapötik etkiye sahiptirler.
Bu anlamda Avrupa’da üretimlerinin tüm safhaları sıkı bir kontrol altındadır. Dediğim gibi, burada kullanılan hammadde kalitesi, biyoyararlanım testleri ve ilacın terapötik indeks eğrisi önem taşımaktadır. Ülkemizde orijinal ilaç ile jenerik ilaç arasında etkinlik farkı olduğuna ilişkin tartışma ve kaygıların çok sık gündeme gelmesi sağlık hizmet sunumunda çok ciddi bir sorun olmaya devam etmektedir. Mesleki görevleri icabı eczacılar bu
konuya hassasiyet göstermeli ve ilaçlar konusunda toplum sağlığı savunucuları rolleri gereği mutlaka bu konunun en yakın takipçisi olmalıdırlar.
Yaşanan ekonomik kriz nedeniyle ilaç yokluğunun gündemde olduğu bu günlerde, konunun esas muhatabının ilaç otoritesi yani T.C. Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) olduğu açıktır. Bununla birlikte, eczacılık fakültelerimiz ve Türk Eczacıları Birliği’nin (TEB) bu konuda görev ve sorumlulukları uyarınca mutlaka proaktif bir rol oynamaları gerektiği açıktır.
Saygılarımla
Eczacı Dergisi Editörü: Ecz. Vecihi Özerdemli – Eczacı Pusulası