Dünya Tütüne Hayır Günü, her sene 31 Mayıs’ta Dünya Sağlık Örgütü (WHO) üye devletlerince 1987’den beri tüm dünyada kutlanmaktadır. Dünya Tütüne Hayır Günü; ‘Dünya Sigarasız Günü’, ‘Dünya Tütünsüz Günü’ ya da ‘Dünya Sigarayı Bırakma Günü’ olarak da bilinmektedir.
Sigara, gerek sigara kullanan gerekse kullanmayan ancak sigara içilen ortamda bulunma sonucu pasif olarak soluyan insanlarda yani pasif kullanıcılarda çok önemli bir hastalanma ve ölüm nedenidir. Sigara içenlerde %10-15 kanser gelişir ve bu kanserler %87 akciğer kanseri, ayrıca pankreas, böbrek, mesane, serviks ve mide kanserine yol açar. Sigara kronik tüketimde akciğer hastalığının ilerlemesinin temel sorumlusudur. Damar işlevlerinin korunması, beyin kan dolaşımının sağlıklı şekilde sürdürülebilmesi için en önemli sağlıklı yaşam hedefleri arasındadır. Sigara ve tütün ürünleri kullanımının önlenmesi çalışmaları, kalp-beyin damar hastalıkları ve ilgili hastalıkları önlemede en önemli mücadele alanlarından birini oluşturmaktadır.

Sigara içmek damar tıkanıklığına bağlı iskemik inme ve beyin dokusu ve beyni çevreleyen zar arasında meydana gelen bir tür beyin kanaması (subaraknoid kanama) için önemli bir bağımsız belirleyicidir. Hipertansiyon, obezite, diyabet, fiziksel aktivite eksikliği, kalp hastalıkları ve oral kontraseptif kullanımı gibi olumsuzluklar riski daha da artırmaktadır. Ayrıca, sigara kullanımı COVID-19 gibi akciğerler tutulumuna yol açan göğüs hastalıklarında yoğun bakıma yatış ve ölüm riskini artırmaktadır.
Sigaranın bağımlılık değil, alışkanlık olarak düşünüldüğü 1950’li yıllar, 1964 yılına kadar devam etmiştir. Bu yıldan sonra, bağımlılık açısından sigara ilgi odağı olmaya başlamıştır. Sigara içme veya dumanının solunmasının zamanla kişide psişik ve fiziksel bağımlılık oluşturduğu, esas bağımlılık yapan maddenin nikotin olduğu da açıklanmıştır. Nikotin sigara içindeki en önemli alkaloiddir. Vücutta noradrenalin, asetilkolin, dopamin, 5-hidroksi triptamin, gama-aminobütirik asit ve endorfin gibi çeşitli mediatörlerin salınımına neden olarak etki gösterir. Nikotin yoksunluğu iyi tanımlanmış bir sendrom olup, irritabilite, uykusuzluk, anksiyete, konsantrasyonda azalma, konfüzyon, açlık hissi, empotans, depresyon gibi bulgulara neden olur. Tüm sigara içicileri nikotin bağımlısı olurlar ve sigara içmedikleri zaman şiddetli istek duyarlar.
Sigara içme, özellikle nedenleri açısından önemli bir ruhsal-toplumsal sorun olup, toplumsal, ruhsal ve genetik faktörlere bağlı olarak ortaya çıkan sigara alışkanlığının daha çok çocukluk ve gençlik çağında kazanılan bir davranış olduğu, aile yapısı ve sosyal desteğin sigara ve diğer madde kullanımında etkili olduğu da bildirilmiştir.
Sigara kullanımı pekiştiricileri, aşerme, relaps, yoksunluğun fiziksel ve ruhsal belirtileriyle etkin mücadele önemli tedavi hedefleridir. Öncelikle sigara içiminde tedavi algoritması bulunmaktadır. Sigara bırakma tedavisinin ilk basamağı hastayı sigarayı bırakması konusunda motive etmek, bilgilendirmek ve desteklemektir. Ardından uygun farmakolojik tedavi planlanmalıdır. En yaygın kullanılan sigara bırakma ilaçları nikotin yerine koyma tedavisi (NYKT) ürünleridir. NYKT, vücuduna sigarada bulunan diğer tehlikeli kimyasalları vermeden küçük dozlarda nikotin vererek yoksunluk belirtilerini azaltır. Bu nikotin krizlerini tatmin eder ve sigara içme isteğini azaltır. Sigarayı bırakmanın ardından gittikçe daha az nikotin içeren NYKT ürünleri kullanılması, vücudunun nikotinsiz yaşamaya kademeli olarak alışmasını sağlayacaktır. Nikotin bantları, sakızlar, pastiller, solunum spreyleri ve burun spreyleri başlıca NYKT ürünleridir.
NYKT ürünleri etkili olmuyorsa, başka sigara bırakma ilaçları da mevcuttur. Bu ilaçlar da sigara krizlerini ve yoksunluk belirtilerini azaltır. Birincil seçenekler: Nikotin yerine koyma tedavileri Bupropion, Vareniklin; İkincil seçenekler: Nortriptilin, Klonidin; Araştırma aşamasında olanlar: Riminobant , Nikotin aşısı ve Selejilindir.
Vareniklin (Şekil 1) nikotin bağımlılığı tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Vareniklin bir nikotinik reseptör parsiyel agonistidir yani nikotin reseptörlerini nikotinin kendisinin yaptığından daha zayıf bir şekilde uyarır. Bu bağlamda, nikotin yamaları ve nikotin sakızı gibi nikotin replasman tedavilerinden, nikotin antagonistlerinden ve Bupropion’dan farklıdır. Kısmi agonist etkisi ile sigara içme isteğini, sigara ve diğer tütün ürünlerinin keyifli etkilerini azaltır. Bu mekanizma sayesinde sigarayı bırakmak isteyen kişilere yardımcı olabilir.
FDA tarafından sadece sigara bağımlılığında kullanımı için 2006 yılında onay verilmiştir. Vareniklin tedavisi hasta sigara içmeye devam ederken kullanılır, bu şekilde hasta sigara içmeye devam ederken gereksinimi azalmaya başlar.

Şekil 1. Vareniklin: 5,8,14 triazatetrasiklo[10.3.1.02,11.04,9]heksadeka-2,4,6,8,10-pentan.
Vareniklin minimum düzeyde metabolize olur ve %92’si değişmeden idrarla atılır. İlacın renal eliminasyonu, esas olarak aktif tübüler sekresyon ile birlikte glomerüler filtrasyon yoluyla gerçekleşir. İdrardaki minör metabolitler arasında vareniklin N-karbamoilglukuronit ve hidroksivareniklin, dolaşımdaki küçük metabolitler arasında vareniklin N-karbamoilglukuronit ve N-glikozilvareniklin bulunur.
Vareniklinin maksimum plazma konsantrasyonları tipik olarak oral uygulamadan 3-4 saat sonra ortaya çıkar. Çoklu oral vareniklin dozlarının uygulanmasını takiben, kararlı durum koşullarına 4 gün içinde ulaşılmıştır. Oral uygulamadan sonra vareniklinin emilimi hemen hemen tamamlanmıştır ve sistemik yararlanımı ~%90’dır. Vareniklinin oral biyoyararlanımı, yiyeceklerden veya günün belirli bir saatindeki dozlamadan etkilenmez. Vareniklinin plazma proteinlerine bağlanması düşüktür.
Vareniklin, hayvanlarda süte geçer. Vareniklinin insan sütüne geçip geçmediği bilinmemektedir. Bilinen psikiyatrik hastalığı olanlarda kullanılmamalıdır. Büyük çoğunluğu idrarla değişmeden atıldığı için karaciğer bozukluklarında kullanımı güvenli olup, orta ila şiddetli böbrek yetmezliği olan hastalarda ve hemodiyalize giren son dönem böbrek hastalığı olan hastalarda dikkatli kullanılmalıdır. Hamilelikte kullanımı ile ilgili bir çalışma mevcut değildir.
Sigara içme davranışında sosyal öğrenmenin önemli bir yeri vardır. Sigara bırakma birinci derecede kişinin kendi isteği, kararı ve iradesiyle ilişkilidir. Hekimlerin bu konudaki rolü sigaranın zararları ve bırakma yöntemleri konusunda bilgilendirici, özendirici ve destekleyici olmak, ortaya çıkan fiziksel ve ruhsal yoksunluk belirtilerini ortadan kaldırmaya yönelik gerekli tıbbi yardımlarda bulunmak ve bırakma eyleminin devamını sağlamak için bireyi desteklemektir. Gençlere yönelik eğitim ve önleme faaliyetlerine ve tıbbi uygulamalar içinde sigara bırakma tedavi birimlerinin yaygınlaştırılmasına önem verilmelidir.
KAYNAKLAR
https://pubchem.ncbi.nlm.nih.gov/compound/Varenicline
Mehmet Hamid Boztaş, Eren Abatan, “Sigara Bırakmada İlaç Tedavisi “Klinik Psikiyatri 2013;16:110-119.
Sibel Şahbaz, Dr. Oğuz Kılınç, Sigara Bırakmada Kullanılan Tedavi Yöntemleri, Sted, 14 (5), 98-102, 2005.

